ASIL MAKSADI GÖRMEK İÇİN BİRAZ FERASET LAZIM
Yayınlanma :
12.11.2021 11:25
Güncelleme
: 12.11.2021 11:25
ABD ve Avrupa Birliğinin ülkemizde görmek istedikleri siyasetçi modeli, düşük profilli, Batının sözünden çıkmayan, hiçbir konuda pazarlık etme cesareti gösteremeyen ve kendisinden istenen her şeye kayıtsız şartsız teslim olan tiplerdir. Cumhuriyet tarihi boyunca bir, iki istisna hariç, bu profile uygun insanları başımıza getirip, bizi uzaktan kumanda ile idare etmeyi becermişler, buna taş koyan, bu profilin dışına çıkmaya kalkan devlet adamlarını da, ellerinde bulundurdukları kartları iyi oynayarak hizaya getirmeyi başarmışlardır.
Rahatsızlığı sebebiyle, 1933 yılından sonra devlet idaresinde fazla bulunamayan ve bir çok yetkisini İsmet İNÖNÜ’ye devreden M.Kemal ATATÜRK’ten sonra, Batının bu planı kusursuz işlemiştir. İNÖNÜ dönemi bütün kurumlarımızla emperyalistlere teslim olma dönemidir. Bu dönem, kalkınma hamlelerimizin rafa kaldırıldığı, milletimizin açlığa ve sefalete mahkum edildiği, dini ve ahlaki müesseselerin yozlaştırıldığı ve ülke yönetiminin hristiyan batının dümen suyuna girdiği yıllardır. 1950 seçimlerine kadar süren İNÖNÜ dönemi, Cumhuriyetin ilk yillarında elde edilen kazanımların dahi heba edildiği yıllardır. 1950’den sonra iktidar olan DEMOKRAT PARTİ, tarımda ve sanayide yaptığı kalkınma hamleleri ile milli devlet olmaya çalışmanın bedelini, devrin başbakanı olan Adnan MENDERES’in idam edilmesiyle ödemiştir.
Dünyanın tamamını kendi istedikleri şekilde dizayn etmek isteyen emperyalistlerin hep daha fazla ve hep bizim olsun şeklinde özetlenebilecek maksimalist politikaları sebebiyle, kendilerinin dışında hiçbir zümrenin ve devletin, zenginleşmesini ve söz sahibi olmasını istemezler. Türkiye Cumhuriyeti devleti de Batının bu düşünce tarzından nasibini almıştır. Batı medeniyeti denilen, tümüyle maddenin hakimiyeti altındaki sistem sadece hakim güç olanların refah ve huzurunu tesis etme üzerine kuruludur. Batı kendi sistemine çomak sokmaya kalkan, ve bu sistemin içinde yer almak istemeyen hiçbir ideolojiye müsamaha göstermez.
1974 Kıbrıs Barış Harekatından bu yana gizli ve açık ambargolarla terbiye etmeye çalıştıkları Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu kıskaçtan kurtulmanın mücadelesini verirken, ne yazık ki muhalefetimiz topyekün emperyalist emellerin hizmetçisi durumuna düşmüştür. Türkiye’nin tam bağımsızlık yürüyüşüne engel olmak için kırk senedir sınırsız destek verdikleri FETÖ ve PKK terör örgütleri ABD ve Avrupa ülkelerinin istekleri ile aynı paralelde hareket etmek durumundadır. Türkiye düşmanlıklarını, demokrasi ve insan hakları gibi argümanlarla süsleyerek asıl niyetlerinin millet nazarında anlaşılmasına engel olmaya çalışıyorlar. Ancak o kadar pervasızlar ki, bu milletin içinden çıkan ne kadar hain varsa, hepsini yanlarına alıp, biz bu ülkenin birliğine ve kardeşliğine, bağımsızlığına, gelişip büyümesine karşı çıkanlarız fotoğrafı vermekten çekinmiyorlar. Türkiye’deki muhalefeti de iktidara getirmekle heveslendirip, kendi emelleri doğrultusunda politikalar üretmesini sağlıyorlar. Düşünebiliyor musunuz, PKK’nın sözde liderleri ile, muhalefette olan CHP, İP ve diğer gayriresmi ortakları aynı dili kullanıyor. Düşmanımın düşmanı dostumdur prensibiyle hareket edenler, CUMHUR ittifakı karşısında blok halinde geleceğimizi emperyalistlerin ipotek altına alması için var güçleriyle uğraşmaktadırlar.
Şehitlerimizin kanı ile yoğrulmuş bu AZİZ vatanda şehidimizin ağabeyine alçakça küfür eden İP milletvekiline sahip çıkıp, şehidimizin ağabeyini provakasyon yapmakla suçlayan, bu alçağı partisinden ihraç etmeye dahi cesaret edemeyen Meral AKŞENER, ne gariptir ki, şehit ve Gazi olmanın anlamını en iyi bilen ülkücülerin lideri olduğunu iddia etmektedir. İktidar hırsı ile, terör baronlarının maşası olduklarının, emperyalist Batı ülkelerinin ülkemiz üzerindeki planlarına hizmet ettiklerinin farkında olmayanlar, basiret sahibi ülkücülerin oylarına talip olamazlar.
AZİZ vatanımızın yer aldığı bu kadim coğrafyada, etrafımız gerçek anlamda Türkiye düşmanları ile çevrilidir. Bu yetmezmiş gibi, bu ülkeyi bölüp parçalamak için kurulan terör örgütleriyle ittifak yaparak millete ihanet edenler, bir kısım insanımız tarafından ne yazık ki hala itibar görebilmektedir. Milletimizin ekseriyeti hakikati görse de, siyasi ve ekonomik değerlendirmelerle, gayri milli düşüncelere destek veren bir kısım insanımız mevcuttur. Meseleye sadece ideolojik açıdan bakarsak, tabii ki herkes istediği siyasi partiye destek verebilir. Ancak mesele vatan ve milletin selameti olunca, terör örgütleriyle ve o terör örgütlerinin banisi olan emperyal güçlerle iş tutanların yanında yer almak en hafif tabiriyle gaflettir. Selam ve dua ile.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: