AZICIK ONURUNUZ KALDIYSA

      Diyarbakır anneleri diye bildiğimiz, çocuklarının HDP tarafından dağa kaçırıldığını iddia edip geri getirilmelerini isteyen aileler, farkındalık olması için Ankara’daki HDP genel merkezi önünde eylem yapmak istemiş. Bu sırada ailelere engel olmak isteyen HDP’liler ile aileler arasında tartışma çıkması üzerine olaya polis müdahale etmiş. Buraya kadar her şey normal görünüyor öyle değil mi? Ancak bundan sonra yaşananlar hiç normal değil. 
       Polise mukavemet gösterip hakaretler yağdıran HDP Batman milletvekili Ayşe Acar BAŞARAN ile,  şehit çocuğu olduğunu söyleyen bir polis arasında tartışma çıkıyor ve sözde milletvekili kadın polise kendisinin de şehit çocuğu olduğunu haykırıyor. Bu sözde milletvekilinin babası 1990’ların karanlık şahsiyetlerinden biri. 1993’te kimliği belirsiz kişiler tarafından öldürülüyor. Bölücü Kürt siyasetinin önde gelen isimlerinden olan bu zatın ölümünden sonra, bu kez annesi bölücü Kürt hareketindeki mücadeleyi devralıyor. Yani bende şehit çocuğuyum dediği babası, PKK terör örgütüne destek veren bir hain. 
       Sonra polisle çıkan tartışmada HDP’liler “katil polis defol” diye slogan atıyorlar. Polisimiz sükunetle sabredip olayı yatıştırıyor mesele kapanıyor. Ancak sonrası daha vahim. CHP Grup başkanvekili Özgür ÖZEL, polisin Ayşe Acar BAŞARAN’a yönelik tavrı kabul edilemez açıklaması yapıyor. CHP Ankara milletvekili Yıldırım KAYA HDP’ye destek ziyaretinde bulunuyor. Demokratik siyaset yapan bir partiye bu şekilde davranılması olacak şey değil diyerek esip savuruyorlar. Yahu bu memlekette HDP’nin demokratik siyaset yapmadığını, eli kanlı terör örgütü PKK’nın temsilcisi değil, bizzat kendisi olduğunu herkes biliyor. Eminim durumun böyle olduğunu CHP’de çok iyi biliyor. Demokratik siyaset yalanını CHP’li seçmende dahil hiç kimsenin yutmadığını herkes bildiğine göre, üç maymunu oynamanın anlamı var mı? 
       Bakın beyler ben sizlere bir daha hatırlatayım. İdeolojik olarak muhafazakar siyasete karşı olsalar da, bazı marjinal sol görüşe sahip azınlıklar hariç, söz konusu ülkemizin bütünlüğü olduğunda CHP seçmeni de son derece hassastır. Kaldı ki HDP’ye oy veren Kürtlerin büyük ekseriyeti de, asıl hedefin ülkemizi bölmek olduğunu bilseler, asla ve kat’a bu bölücülere alet olmayacaklardır. Ancak hem CHP, hem de HDP, demokrasi, barış, özgürlük, eşitlik gibi içi boş vaatlerle seçmeni etkilemek peşindedir. Sözü eveleyip gevelemeden, bir hakikati ortaya koyalım. HDP eşittir PKK terör örgütüdür. Ve PKK’da vatanımızın, milletimizin, birlikteliğimizin düşmanı, emperyalist devletlerin maşası bir terör örgütüdür. Kemal KILIÇDAROĞLU’nun genel Başkan olmasından sonra iyice şirazesinden çıkan CHP’de, oy kaygısıyla ve siyasi ikbal uğruna, HDP ile aynı söylemleri ortaya koymaktadır. 
       Kimseye oyunu nereye vereceğini, kimin yanında yer alacağını tavsiye etmek haddimiz değildir. Biz sadece etrafımızı saran ve vatanımızı tehdit eden tehlikelere karşı, devletimizin yanında olmamız gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. 
        Sebebi ne olursa olsun, ekonomik sıkıntılardan dolayı milletimizin büyük ekseriyeti bunalmış haldedir. Ancak biz millet olarak çok büyük badirelerden geçmiş ve hepsinden alnımızın akıyla çıkmayı başarmışızdır. Bu sıkıntıların da üstesinden birlikte geleceğimizden kimsenin kuşkusu olmamalıdır. 1918’den başlayan bağımsızlık mücadelemiz kesintisiz devam ediyor. Allah’ın izniyle tam bağımsız ve dünyaya yön verecek bir devlet oluncaya kadar da
 bu mücadele devam edecektir. 
         HDP ve CHP için bir tavsiyede bulunayım. Bu millet, Türk’üyle, Kürt’üyle ve bütün etnik unsurlarıyla bir gün her şeyin asıl yüzünü görecek ve size de avucunuzu yalamak kalacaktır. Azıcık haysiyetiniz varsa çıkıp adam gibi, maksadınızın ülkemizi bölmek ve emperyalist ülkelerin çıkarları doğrultusunda siyaset yaptığınızı milletimize anlatırsınız. Çareniz yok. milletimizin iradesi ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin yükselişi karşısında kademeli olarak eriyip bitmek durumundasınız. 
        Selam ve dua ile.