FRANSAYA NE OLUYOR ?
Yayınlanma :
25.09.2020 13:30
Güncelleme
: 25.09.2020 13:30
Malumunuz olduğu üzere donanmamızın Akdeniz’de bulunması, kendisini dünyanın hakim gücü olarak gören batı ülkelerini ve özellikle de Fransa’yı rahatsız etti. Ecdadımızın batı milletlerine verdiği korku öylesine büyüktü ki, yüz yılı aşkın bir süredir hiçbir şey yapmamamıza rağmen, hala geçmişin korkusuyla titremekten kendilerini kurtaramıyorlar.
Batı’nın, bizimle ilişkilerinin tarihi seyrine baktığımızda dönem, dönem değişkenlikler görürüz. Kimi zaman İngilizlerle, kimi zaman Fransızlarla, kimi zamanda Almanlarla işbirliği içine girdiğimizi görürüz. Ancak Osmanlı’nın yıkılış sürecine kadar ilişkilerde hakim olan taraf hep biz olmuşuzdur. Hiçbir batılı devlet adamı ecdadımızın razı olmayacağı bir davranış içine girmeye cesaret edememiştir 1520’den sonra, Kanuni ile başlayan Fransa ilişkileri aslında iki devletin birbiriyle ilişkisi değil, bir devletçik olan Fransa’nın, Türk imparatoruna biat etmesidir. Kanuni sultan Süleyman Han’ın Fransa kralı, François’i bir mektupla Almanların elinden kurtarmasından sonra ilişkilerimiz son yüz elli yıla kadar, Fransa’ya bize bağlı bir vilayet muamelesi içinde geçmiştir. François’in ölümünden sonra yerine geçen 2.Henry ile yapılan anlaşma gerçekten bizim açımızdan bir gurur vesilesi, Fransızlar açısından da bir utanç vesikasıdır. Fransa’nın İstanbul büyükelçisi ile Osmanlı devleti arasında yapılan anlaşmaya göre, Almanlara karşı Osmanlı’nın Fransa’yı himaye etmesi karşılığında yıllık 300.000 altın ödeyecek olan Fransa’nın, ayrıca para ödeninceye kadar donanması rehin tutulacaktı. 2.Henry Kanuni’yi Avrupa’nın tek imparatoru olarak tanıyor ve Osmanlı himayesini kabul ediyordu. Ayrıca padişaha gönderdiği mektupta şöyle diyordu.
Şu anda Fransa’nın hiçbir çaresi kalmamıştır. Padişah hazretlerinden başka hiçbir ümidi de yoktur. Daha önce birçok kez yaptığı gibi eğer biraz para ve mal yardımı yapılırsa Fransa buna ebediyen minnettar kalacak, Osmanlı’nın cömertliği bir kez daha dünyaya nam salacaktır.
Bu anlaşmanın üzerinden yaklaşık 250 yıl geçtikten sonra, Sezar’dan sonra Avrupa’nın en büyük komutanı kabul edilen Napolyon, Osmanlı’nın zayıf durumundan istifade ederek 1798 yalında Mısır’ı istila eder. Memlük beylerinin Osmanlı’ya karşı isyan başlatmasını sağlar. Kahire ve İskenderiye gibi şehirlerin kontrolünü ele geçirir. Daha sonra, doğuya yönelerek şu anda İsrail sınırları içinde bulunan AKKA kalesini muhasara eder. Askerlerine iki gün içinde kaleyi zapt edip şehre girecekleri sözünü veren Napolyon, kale kumandanı olan yetmiş yaşındaki Cezzar Ahmet Paşa’nın müthiş savunmasıyla 64 gün süren muhasara sonunda, top atışları ile kalede açılan gediklerden giren Fransız askerinin yarıdan fazlası öldürülür. O güne kadar Avrupa’da yenilmez komutan olan Napolyon yetmiş yaşındaki bir ihtiyar tarafından hayatının en büyük dersini almıştır. Bundan sonra Mısır’a döner. Ancak Mısır’da da işler tersine dönmüştür. Mısır halkı Fransızlara karşı çok kuvvetli bir isyan başlatır ve Napolyon bir gece iki parça gemiyle Mısır’dan kaçmak zorunda kalır. Daha sonraki zamanlarda bu yenilgiyle ilgili hatıralarında şöyle yazmaktadır. AKKA’da yenilmeseydim bütün Doğu’yu fethedebilirdim. Ama orada bir ihtiyarın oyuncağı oldum ve bütün hayallerim son buldu. O günden sonra Napolyon Türklerle hiçbir savaşa girmedi.
Napolyon’dan 150 yıl sonra Avrupa’nın en kuvvetli iki donanması olan İngiliz ve Fransız donanması bu kez Çanakkale önünde büyük bir hezimete uğrayarak çekilmek zorunda kaldı. Yani anlayacağınız, şu anda Yunanistan’ı arkadan pohpohlayarak üzerimize salan Macron efendinin dedeleri, Akdeniz ve Ege’nin sularına gömülmüşlerdi.
Geldiğimiz noktada yapmamız gereken her şartta dirayetli olmak ve haklı mücadelemize sonuna kadar devam etmektir. Bugüne kadar geri adım atmadığımız devletler karşısında bugünde dik durmaktan başka çaremiz yoktur. Selam ve dua ile.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: