Her şartta devletimizin yanındayız. Ancak...

    14-28 Mayıs tarihlerinde devletin varlığını ve milletimizin geleceğini doğrudan ilgilendiren önemli bir seçim yaşadık. Türkiye düşmanlarının hep birlikte blok halinde destek verdiği Kemal KILIÇDAROĞLU karşısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN yeniden seçilmeyi başardı. Ekonomideki dalgalanmalara, fiyatların aşırı yükselmesine ve devlet mekanizmasının aksayan yönlerine rağmen, milletimiz tercihini yine de güven ve istikrardan yana kullandı. Ancak seçim öncesi verilen sözlerin ve vaadedilenlerin yerine getirilmesi için ardı ardına yapılan zamlar ve hayat pahalılığının bir türlü kontrol edilememesi, dar gelirli insanımızın tahammül sınırlarını zorlamaya başladı. 
     Ev kiralarının anormal yükselişi başta olmak üzere, temel ihtiyaç maddelerine yapılan zamlar, düşük gelirli vatandaşlarımızı zor durumda bırakıyor. Bunun yanında dolar ve Euro’nun TL karşısında aşırı değerlenmesi, hammadde fiyatlarını ve dolayısıyla bütün kalemleri etkileyerek toplumun tüm kesimlerinin yaşam standardını düşürdü. Bir kısım mutlu azınlık hariç, toplumsal bir sıkıntı yaşanıyor. Bunun yanında gün geçmiyor ki, vergi, harç ve prim ödemeleri ile ilgili yeni bir zam haberi almayalım. 
     Evet milletimiz seçimleri bir beka meselesi kabul ederek, oylarını kullanıp, CUMHUR ittifakını yeniden iktidar yaptı. Fakat seçim sonrasında karşılaştığı ekonomik yükü kaldıramayacak durumda olan insanlarımızı görmezden gelemeyiz. Devletin varoluş mücadelesinin arkasından, vatandaşların adalet ve hakkaniyet ölçüleri ile idare edilmesi asıl olandır. Tabii ki devlet, memurunu, işçisini, çiftçisini, esnafını ve işverenini hiçbir ayrım yapmadan kuşatmakla mükelleftir. Ancak bugüne kadar gelen yığınla sorunu bir çırpıda çözmeye çalışmak da çok net bir ifadeyle devletin imkanlarını aşmıştır. 2022 yılı başında 13 TL olan dolar kuru şu anda tam iki katı fiyatla 26 lira civarında işlem görüyor. İhracatçıyı korumak adına, kurun yükselmesi, beraberinde bütün emtia fiyatlarına zam olarak yansımıştır. 
     Bir devletin vatandaşlarının refahının artması dışarıdan gelen döviz miktarı ile doğru orantılıdır. Ancak içeride olan biteni de iyi okumak gerekir. Dışarıya çimento, demir satıp, içeride bu ürünlerin fiyatlarının aşırı yükselmesine sebep olacağından iç piyasada ciddi bir daralmaya sebep olacaktır. Piyasanın istikrarı açısından, fiyat kontrolü çok önem arzeder. Mesela ülkemizin en önemli sektörü olan inşaat piyasasında ne yazık ki, bir çok müteahhit iş yapma cesaretini kaybetmiştir. İmalatın az olması beraberinde fiyatların yükselmesini getirir. Zaten alım gücü düşük olan dar gelirli vatandaşlarımız için ev sahibi olmak çok daha zor bir hale gelecektir. 
     Seçim öncesinde vaadedilen sözlerin yerine getirilmesini zam yaparak çözmeye çalışmak toplumun büyük çoğunluğunun sırtına büyük bir yük olmaktadır. 2 milyon insanı bir anda emekli edip, bu işin yükünü diğer vatandaşların sırtına vurmak, adalet ölçülerine sığmaz. AKPARTİ hükümetlerinin 22 yıllık icraatlarına baktığımızda, hizmet merkezli bir siyaset anlayışını benimsediğini görüyoruz. Yollarımız, hastanelerimiz, okullarımız hakikaten hayal bile edemeyeceğimiz duruma geldi. Savunma sanayiinde ve dış politikada göğsümüzü kabartan gelişmeler yaşıyoruz. Uluslararası alanda ilk defa söz sahibi bir devlet konumuna gelmiş olmayı çok sevdik. Ama vatandaşın ekonomik refahını sağlayamadığımız takdirde yaptığımız doğruların bir anlamı olmayacaktır. Bu anlamda bizim, milletimizin teveccühünü kaybetmemiz demek, şimdiye kadar seçimle iktidar olamayan CHP’nin iktidar olmasına ve eski Türkiye’ye geri dönmemize sebep olacaktır. 
    CHP ve türevlerinin iktidar olması demek, daha fazla yokluk, daha fazla ümitsizlik ve çok daha az refah demektir. İktidarı CHP’ye bırakmak, terör örgütlerine, uluslararası istihbarat örgütlerine ve Türkiye düşmanlarına teslim olmaktır. Önümüzde ki beş yıl boyunca hükümetin öncelikli yapması gereken şey, milletin tüm katmanlarını kapsayacak bir refah seviyesi sağlamaktır. Biz millet olarak sizleri seçerek vazifemizi ifa ettik. Hükümetten de, sosyal, içtimai, ekonomik ve ahlaki anlamda güçlü ve güvenli adımlar atmasını bekliyoruz. 
     Selam ve dua ile.