MİLLET-I SADIKA'DAN TEHCİRE, ERMENİLER

       Osmanlı döneminde zanaat ve becerileriyle öne çıkmış olan Ermeniler, ayrıca devlete bağlılıkları ve sadakatleri ile de gayrimüslim tebaa içinde en sevilen kişilerdi. Köylerimizde, mahallelerimizde birlikte yaşar, sevincimizi, acımızı birlikte paylaşırdık. Biz onların hristiyan olmalarını dert etmez,  onlarda müslüman Türklerin arasında yaşıyor olmaktan hiçbir rahatsızlık duymazlardı. Ta ki 1828 Osmanlı-Rus savaşı ve daha sonra 1878 Osmanlı-Rus savaşında Ermenilerin çeşitli yollarla Devlet-i Ali’ye aleyhine Ruslar tarafından kışkırtılmasına kadar. Çarlık Rusya’sının Doğu Anadolu ve özellikle de Erzurum üzerinde ki işgal hayalleri, Ermenilerle kurdukları ilişkiler neticesinde gerçekleşti. 1.Dünya savaşından önce Osmanlı’yı parçalamak adına ortaya atılan bölücülük tohumları, ne yazık ki savaşla birlikte Ermenilerde de etkisini gösterdi ve o zamana kadar birlikte yaşadıkları müslüman Türk ve Kürtlere karşı husumetle davranmaya başladılar. Devletin zayıf düşmesi ve savaşların getirdiği kaos ortamında Ermeniler Anadolu coğrafyasında eşi görülmemiş bir mezalime giriştiler. 
        Rusların 1830 lardan sonra Anadolu’nun çeşitli vilayetlerinden götürüp Rusya’da özellikle Ahıska ve Erivan bölgelerine yerleştirdikleri Ermeniler bugünkü Ermenistan’ın temelini oluşturmaktadır. 1. Cihan harbinde Ermenilerin çoğunlukla yaşadıkları şehirlerde ortaya çıkan Ermeni terör örgütleri yüzünden özellikle Erzurum, Van, Bitlis, Maraş, Adana ve Halep illerinde bulunan Ermeniler hem devletin güvenliği hemde kendi emniyetleri açısından başka bölgelere taşınarak yerleştirildiler. Rusların kışkırtmasına aldanan Ermeniler, iki yüz yıla yaklaşan dönemde her geçen gün Türk düşmanlığını arttırarak devam ettirmektedirler. 
        1970’li yıllarda yurt dışında bulunan elçilik mensuplarımıza düzenledikleri suikastlerle adını duyuran ASALA terör örgütü,
yerini görünüşte ayrılıkçı Kürt terör örgütü olmasına rağmen, hakikatte Ermeni diasporasının finanse edip yönettiği PKK terör örgütüne bırakmıştır. 
        Biz öylesine hoşgörü sahibi bir milletiz ki böylesine problemli bir coğrafyada yaşamamıza rağmen, ve maksat ve gayeleri herkes tarafından bilindiği halde yüce meclisimizde hem açıktan Ermeni olan vekiller bulunmakta hem de Kürt ve Alevi görünümlü Ermeni vekiller arzı endam etmektedir. 
        Azerbaycan ordusunun Ermeni işgali altında ki Dağlık Karabağ’ı kurtarmak için başlattığı mücadele Türkiye’mizin de desteğiyle kısa zamanda zaferle sonuçlanacak gibi görünüyor. Batılı devletlerin ve Rusya’nın yalnız bıraktığı Ermeniler geçmişte olduğu gibi masum sivillere saldırarak alçaklıklarını ortaya koyuyorlar. Hainliklerini bizim ve Azerbaycan Türklerinin çok iyi bildikleri Ermeniler aslında yüz yıllarca kardeşçe yaşadıkları Anadolu insanına ihanet etmenin bedelini ödüyorlar. Batıya ve Rusya’ya bel bağlayarak, Osmanlı aleyhine faaliyetlere girişmek geçmişte kendilerine nasıl acılar yaşatmışsa, Türk’e düşman olmanın aynı acıları yaşamaya devam edecekleri anlamına geldiğini de bilmeleri gerekir. 
        Allah Teala’nın seçtiği bu Necip millet artık yeniden dirilişin arifesindedir. Biz inanıyoruz ki Ortadoğu’dan Balkanlar’a, orta Asya’dan Avrupa’ya adalet ve istikamet üzere bina edilmiş yeni bir Türk imparatorluğu doğuyor. Milletimizin hem fiziken hem de manen gafletten uyanıp, aslına rücu edeceği günler uzakta değildir. Dünyada rahat etmek isteyen milletler Türk’le iyi geçinmek zorundadır. Yoksa herkes bilmelidir ki ATİLLA’dan bu yana bu millet Allah’ın(c.c.) kılıcıdır. 
Selam ve dua ile.