İnsanlığın var olduğu günden bu yana savaşların, büyük yıkımların yaşandığı, peygamberlerin öldürüldüğü, kardeş kavgalarının büyük katliamlarla sonuçlandığı Ortadoğu coğrafyası, yeni bir savaşın eşiğinde gibi görünüyor. 1. Cihan harbi sonunda emperyalist hristiyanların hegemonyasını, müslüman Osmanlı hakimiyetine tercih edip, İslam Halife’sine baş kaldıran ve sonuçta koca bir imparatorluğun paramparça olmasına sebep olan Ortadoğu milletleri, daha doğrusu kabileleri yüz yılı aşkın bir süredir, Batı emperyalizminin
uşağı olmaktan bir türlü kurtulamamıştır. Bu meseleyi sadece Araplar ve müslümanlar olarak düşünmek de doğru bir analiz yapmamızı zorlaştırır. Balkanlar ve Doğu Avrupa da ki milletler de Osmanlı imparatorluğunun dağılma süreci sonrasında, asla devlet olmayı becerememişlerdir. Doğu Avrupa ülkeleri Sovyet Rusya egemenliği altında inim inim inlerken, Ortadoğu devletçiklerinin vatandaşları da BAAS rejimleri kanalıyla soyulmanın dışında devlet olma yolunda hiçbir ilerleme göstermemişlerdir.
Yukarıdaki girizgahtan sonra gelmek istediğim konunun ne olduğunu az, çok tahmin etmişsinizdir. Evet konumuz Suriye, Irak, Filistin, Lübnan ve şimdi olmasa da, yakın bir gelecekte kargaşa ve kriz ortamı olması kaçınılmaz görünen diğer Ortadoğu ülkeleri. 1. Körfez savaşı ile başlayan, hatta daha geri gidersek, 1980’ler de ki İran-Irak savaşı ile start alan ve neredeyse yarım asırdır süregelen Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırma sürecinin nihai hedefinin, İsrail’e ve siyonistlere alan açmak ve buradaki zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmek olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Irak’ı parçalayıp, bütün zenginliklerini yağmalayan küresel eşkiyalar bugünde aynı tezgahı Suriye topraklarında uygulamaya koyma derdindedir.
Beynelmilel siyonistlerin ellerinde bulunan en önemli argüman, para ve bu parayla besledikleri, kendi yanaşmaları ve uşakları olan terör örgütleridir. Bizim coğrafyamızda da bu ihanet şebekeleri hiç eksik olmamıştır. Müslüman ülkelerin, özellikle de Türkiye’nin enerjisini boşa harcamak İçin başımıza bela ettikleri bu terör örgütleri, ağa babalarından aldıkları silah ve sınırsız para desteğiyle vekalet savaşı yürütmeye devam ediyorlar. Hali hazırda Suriye’de olanlar da esasen terör örgütlerinin marifeti değil, emperyalist güçlerin yüz yıl önce yarım kalan hesaplarını bitirme gayretidir.
Türkiye cumhuriyeti devleti, tam seksen yıl bütün hesabını Batı’dan alacağı silah ve para yardımına göre yapmıştır. 1923 ten sonra başlatılan sanayileşme hamleleri 1932 yılı sonrasında yerini, Batı emperyalizminin hegemonyasına bırakmış, Batı’nın jandarmalığını yapma karşılığında yapılan silah ve ekonomik yardımlara bel bağlanmıştır. Dünya görüşünü sevip sevmeme bağnazlığından kurtulursak son yirmi yılda yapılan büyüme hamlelerinin, savunma sanayiinde gelinen göz kamaştırıcı noktanın ne olduğunu daha iyi anlamış olacağız.
Atalarımızın bize vatan olarak bıraktığı bu kadim coğrafya üzerinde emperyalist emeller hiç eksik olmamıştır. Haçlı seferleri ile başlayıp hala devam eden bir saldırganlıkla karşı karşıyayız. Etrafımızda olup biteni iyi okumak zorundayız. Bir tarafta İsrail, vadedilmiş topraklar masalının peşinde müslüman halkı yerlerinden yurtlarından edip, çoluk çocuk demeden katlederken, müslüman ülke liderleri de dahil, Türkiye dışında kimseden ses çıkmıyor. 13 yıldır süren Suriye iç savaşında milyonlarca insanın ölümüne, çok daha fazlasının yersiz yurtsuz kalıp mülteci durumuna düşmesine sebep olanların asıl hedefleri de İsrail’e alan açmaktır. PKK ve onun uzantısı olan terör örgütlerini kuran, besleyen Batılı ülkeler, bizim ve islam aleminin ezeli ve ebedi düşmanımızdır. Kimse kendisini aldatmasın İngilizlerin cetvelle bölerek ortaya çıkardıkları kabile devletlerinden kahraman çıkmaz. Bugün Katar haricinde hiçbir Arap ülkesinin başında İngilizlerin değirmenine su taşımayan lider yoktur. Yüz yıl önce bu coğrafyayı dizayn eden İngilizler, bölüp parçaladıkları her toprak parçasının başına kendi yanaşmalarını yerleştirip öyle gitmişlerdir. Burada bizden koparamadıkları bir tek Kürtler kalmış, onları da PKK eliyle, Türk devletine düşman etmek için hala uğraşmaya devam etmekteler.
Türk, devlet aklı şimdiye kadar uyguladığı hamlelerle emperyalistlerin planlarını bozmayı başarmış görünüyor. Bundan sonrası İçin çok daha büyük hamleler göreceğimizi ümit ediyorum. Zira bırakın bölünmeyi, gönül coğrafyamızı yeniden fethedeceğimize inancımız tamdır. Yeni Türk-İslam medeniyeti kuruluyor. Bekleyip göreceğiz. Selam ve dua ile.
Milli Devletin yanında olmak
Yayınlanma :
06.12.2024 09:54
Güncelleme
: 06.12.2024 09:54
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: