NASIL BİR SEÇİME GİDİYORUZ. 

 Türkiye, büyük ihtimalle 14 Mayıs’ta hem Cumhurbaşkanı, hem de parlemento üyelerinin belirlenmesi için seçime gidecek. AKPARTİ, MHP ve BBP’nin meydana getirdiği CUMHUR ittifakının adayı çok önceden belliydi. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ismi kararlı bir şekilde hem kendisi, hem MHP lideri sayın Devlet Bahçeli, hem de BBP lideri sayın Mustafa Destici tarafından kamuoyuna açıklanmıştı. Buna karşılık muhalefet partilerinin oluşturduğu Millet ittifakının Cumhurbaşkanı adayı henüz belirlenmedi. 
       Tek hedefleri Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek olan 6’lı masada bulunan liderler ve masanın tam ortasına çökmüş olan HDP elbiseli terör örgütü PKK ile, ABD’nin kucağındaki FETÖ, Türkiye’yi milli devlet olma yolundan en kolay şekilde kimin çıkarabileceği konusunda anlaşamadıklarından olsa gerek, adaylarını belirleyemediler. Şu konu artık tartışmaya kapalı bir hakikattir. ABD, AB ülkeleri ve diğer küresel güçler Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek için içerideki piyonlarıyla işbirliği yaparak Türkiye’nin önünü kesmenin hesabını yapıyorlar. Hedefe koydukları zatın Recep Tayyip Erdoğan olmasına bakmayın. Asıl hedef 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, ordusunu, güvenlik kuvvetlerini emperyalist beslemesi ayrık otlarından temizlemeye çalışan Türkiye cumhuriyeti devletidir. 
        Akdeniz ve Karadeniz’de son derece gelişmiş teknolojilerle petrol ve doğalgaz için harekete geçen, üstelik denizlerdeki haklarımızı sonuna kadar koruyacağımızı dünyaya haykıran, savunma sanayiinde dünyanın en önemli ülkelerinden birisi olma yolunda dev adımlar atan, Türk dünyasının en azından belli konularda birlik olması için gayret gösteren bir Türkiye devleti emperyalistlerin uykusunu kaçırmaya yetmiştir. Geçmişin silik, ABD ve AB’nin emir eri konumundaki Türkiye’nin uyanmaya başlaması Haçlı coğrafyasının en büyük korkusudur. Türkiye’nin enerjisini tüketmek için kurulmuş olan PKK terör örgütünün bitme aşamasına gelmesi, aynı şekilde FETÖ yapılanmasınında darbe girişiminde başarısız olması, Batı’nın Türkiye düşmanlığını daha ileri bir merhaleye taşımasına sebep olmuştur. Önceden terör örgütlerine verdikleri gizli desteği açıkça yapar hale gelmişlerdir. 
       Türkiye’de yapılacak seçim, ABD için, ABD başkanlık seçimlerinden daha önemlidir. Hakeza İngiltere, Fransa, Almanya ve diğer emperyalistler için de durum farklı değildir. Ekonomimizi perişan etmek adına yaptıkları hamleler tam başarıya ulaşmayınca, şimdi de uluslararası medya organları aracılığıyla topyekün bir operasyon başlattılar. İngiliz, ABD ve Alman medyası Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye aleyhine yaptığı yayınlarla seçimlere etki etmeye çalışıyor. 
       Peki hal böyleyken, bizdeki muhalefet, meselenin ne olduğunu niye görmek istemiyor. Bize yıllarca emperyalistlerin en büyük düşmanı olarak anlatılan M. Kemal ATATÜRK’ün kurduğu CHP, hükümeti yıkmak için niye ABD ve İngiltere’den destek alıyor. Biz öyle olmadığını bilsek de, milliyetçi olduğunu söyleyen Meral AKŞENER hangi amaçla PKK ve FETÖ ile aynı söylemleri dile getirmekten çekinmiyor. Aynı şekilde AKPARTİ hükümetlerinde üst düzey görevlerde bulunmuş, bakanlık yapmış Ali BABACAN, Abdullah Öcalan ve Selahattin Demirtaş’ın dahi dile getirmeye cesaret edemediği şeyleri kamuoyu önünde niye söyleme ihtiyacı duyuyor. Milli görüşçü olduğunu iddia eden Temel Karamollaoğlu bu kadar gayri milli unsurun arasında hangi sebeple bulunuyor. 
      Benim durduğum noktadan, yani Türkiye cumhuriyeti devletinin bekası, Türk ve İSLAM dünyasının lideri olacak bir Türkiye noktasından bakınca bir tek şey görüyorum. Türkiye düşmanlarının tamamı bir safta, vatan millet sevdalısı olan, çocuklarımın geleceği ancak bu topraklardadır diyen Anadolu çocukları da diğer safta bir seçime giriyoruz. Fotoğraf çok nettir. Bin beşyüz yıllık Haçlı zihniyeti hiç değişmeden en büyük düşmanı olarak müslüman Türkleri görüyor. Ona göre tedbir alarak bizi takatsiz bırakmaya uğraşıyor. Bizde buna karşılık kenetlenip mücadele edecek yerde, onların emellerine hizmet edecek davranışlar sergiliyoruz. 
       Unutulmaması gereken bir şey varsa, Batılılar asla değişmemiştir. Selahaddin Eyyubi’ye, Kılıç Aslan’a, Alparslan’a ve Osmanlı ordularına karşı birleşen Haçlılar, bugün de Türkiye cumhuriyetine karşı topyekün bir Haçlı seferi başlatmıştır. Hedef sadece Cumhurbaşkanı değil, Türkiye cumhuriyeti devletidir. Seçimleri bu açıdan okumak gerekir. 
       Selam ve dua ile.