SUÇLU KİM ?
Yayınlanma :
07.11.2020 09:41
Güncelleme
: 07.11.2020 09:41
Geçtiğimiz haftayı, tabii afetlerin en acımasızı olan depremi yaşayarak geçirdik. Merkez üssü Ege denizindeki Sisam adası olan 6.6 şiddetindeki deprem, ne yazık ki 70 km. uzaktaki Bayraklı da büyük can ve mal kaybına sebep oldu. İşin uzmanı olan bilim adamlarının konuyu enine boyuna irdeledikleri televizyon programlarını hep beraber izliyoruz. Genel kanaat müteahhitlerin malzemeden çaldıkları, dükkanlarda kolonların kesilerek yer açılmasının, binadaki taşıyıcı sistemi devre dışı bıraktığı ve binaların yaşlı olduğu şeklinde ortaya konuyor. Ancak dikkat ederseniz binaların yapıldığı dönemde uygulamada olan mevzuat tamamen gözardı ediliyor. Bir kere 90,lı yıllarda inşaatların denetimi tamamen belediyelerin kontrolünde bulunuyordu. O tarihlerde jeolojik etüt yaptırmanın ne olduğunu hiç kimse bilmiyordu. Zaten imar mevzuatında da böyle bir şey yoktu.
İzmir’imizin bina stoğunun ne durumda olduğu ortada. Ancak diğer semtlerde ki binalar sanki daha sağlammış gibi, meseleyi sadece Bayraklı da yıkılan binalar üzerinden değerlendirirsek, asıl üzerinde durulması gereken noktayı yine atlamış oluruz. Başta Alsancak, Hatay, Güzelyalı ve Karşıyaka olmak üzere İzmir’in en eski semtlerinde bulunan özellikle çok katlı binaların tamamına yakını en az kırk, elli yıllık binalardır. 1950 ve 60,larda, henüz doğru dürüst mühendislerimizin bile olmadığı bir dönemde, çimentonun, demirin karaborsa zamanında yapılmış olan binaların, Bayraklı’da yıkılanlardan daha depreme dayanıklı olduğunu iddia etmek en hafif tabiriyle bilgisizliktir.
Yıkılan binaların müteahhitleri o dönemde inşaatları yapmaları gerektiği gibi yapmamış ve kaba tabirle malzemeden çalmışlarsa, elbette en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Ancak o tarihlerde uygulamada olan mevzuata uygun hareket edilmişse müteahhitleri suçlamak, büyük haksızlık olur. Bizde 1999 Gölcük depremine kadar devletin ciddi bir deprem yönetmeliği bulunmuyordu. Yapı denetim yönetmelikleri o tarihten sonra bile defalarca değiştirildi. Kaldı ki şu anda yürürlükte olan kanun ve yönetmeliklerinde mükemmel olduğunu söylemek mümkün değil. Meslektaşlarımı savunmak adına söylemiyorum. Ancak yapı sistemimizden tutun, imalat ve denetimde büyük yeniliklere ihtiyaç var. Şu anda yapılan jeolojik etütlerin ne işe yaradığını bilen varsa bize de anlatsın. Ben şimdiye kadar yapılan etütlerde şu arsaya inşaat yapılamaz denildiğini duymadım. Yan yana iki arsanın bile zemin yapısı farklı veriler arzederken, şu anda yapılan işlem ne kadar sağlıklıdır.
Geçen sene çıkarılan imar barışı ile onbinlerce kaçak binanın resmileştirildiğini göz önüne alırsak, ve bu kanundan hepimiz elimizden geldiği kadar faydalandıysak hem devlet hemde millet olarak samimiyetsizliğimizi ortaya koymuş olmuyor muyuz. Kanunun çıktığı tarihten itibaren binalarımızın üzerine yeni katlar çıkıp, belediyelerden numarataj alırken, hem biz durumdan çok mutlu olduk. Hem de belediyeler ve devlet kurumları aldıkları harçlar sebebiyle ses çıkarmadılar. Hatta serbest çalışan mimar ve mühendislerimiz bile yaptıkları ilave projelerden dolayı meseleyi kamuoyu önünde tartışmaktan kaçındılar.
Kâğıt üzerinde onsekiz bin, ama gerçekte çok daha fazla insanımızın öldüğü 1999 depreminden sonra, imara uygun olmadığı için yıkılan bir bina göreniniz var mı? Öyle bir felaket yaşamışken çok daha sert tedbirler alıp, devlet, vatandaş işbirliği ile o güne kadar yaptığımız yanlışları telafi edecek çözümler bulunamaz mıydı?
Her yıkıcı depremden sonra, üç beş tane müteahhiti cezalandırmakla bu meselenin çözülemeyeceği ortada. Hiç vakit kaybetmeden, önce devlet, sonrada vatandaş üzerine düşeni fazlasıyla yapıp mümkün olan en kısa zamanda dönüşümü sağlamak zorundayız. Yoksa daha çok yüreğimiz yanacak ve enkaz altından yaralı çıkarabildiğimiz canların tesellisiyle avunacağız. Selam ve dua ile.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: