TARAFSIZ BİR ANALİZ
Yayınlanma :
03.02.2023 10:47
Güncelleme
: 03.02.2023 10:47
Malazgirt savaşı, Abbasiler zamanında durma noktasına gelen cihad ve fetih ruhunun milletimiz eliyle yeniden hayat bulması olarak da değerlendirilebilir. Bazı Batılı tarihçilerin 1.000.000 askerden oluştuğunu yazdıkları Bizans ordusunun karşısında 20.000-30.000 kişilik Türk ordusunun elde ettiği zafer, gerçek manada tarihin olağan akışını değiştirmekle kalmamış, hristiyan dünyasının ebedi düşmanı olmamızın da fitilini ateşlemiştir. Bu savaş sonrası panikleyen Papa, yeni Haçlı seferlerinin başlamasını emretmiş, ve bu Haçlı seferleri zaman içerisinde şekil ve boyut değiştirmiş olsa da, günümüze kadar da devam etmiştir. Bugün de hız kesmeden devam ettiğinde şüphe yoktur. Sadece mahiyet olarak farklı bir savaş yürütülmektedir o kadar.
Batı, bin yıldır bizim ilerleyişimizin önünü kesmek için olmadık senaryolar üretmeyi ve bu senaryolara içimizden bulduğu figüranları dahil etmeyi becerebilmiştir. Tarihimize baktığımızda Hristiyan Haçlı zihniyetinin bizzat organize ettiği binlerce isyan hareketi olduğunu görürüz. Hepsini burada yazma imkanımız olmadığından birkaç örnekle maksadın hasıl olmasını sağlamaya çalışalım.
Tanzimat’la birlikte Avrupa’ya eğitim için gönderilen öğrencilerin oluşturduğu Jöntürk hareketi, organize şekilde Osmanlı’yı yıkmayı hedefleyen ilk harekettir. Yenilikçilik, değişim, medenilik gibi söylemlerle ortaya çıktıklarında bu söylemlerin, Haçlı efendilerinin Osmanlıyı parçalama planı olduğundan habersiz, bilerek yada bilmeden ihanet içine girdiler. Temelini Jöntürk’lerin oluşturduğu ittihat ve terakki partisi de bu ihanetin parçası olmayı sürdürmüş oldu. Batı devletleri kendi sınırları içinde bugün dahi izin vermedikleri ayrılıkçı hareketlere, imparatorluk sınırları içinde nihayetsiz destek vererek, sonuçta bu toprakların çocuklarına, kendi devletlerini yıktırmayı başardılar.
Osmanlı’yı yıkmayı başardıktan sonra kendi aralarında ülkemizi parselleyip işgal eden Haçlılara karşı başlatılan kurtuluş hareketi sonrasında, bu topraklarda tutunamayacaklarını anlayınca, kendi emellerine uygun kişileri ve kendi idare sistemlerini bize bırakarak gitmiş gibi yaptılar. Cumhuriyet döneminde gerek kültürel, gerek ekonomik ve çoğu zaman da siyasi olarak bizi kontrol altında tutmayı başardılar. Son yıllarda milli bir duruş sergilemeye başlayan, savunma sanayiini, ekonomisini ve finans sistemini Batı’nın kontrolünden çıkarma gayreti gösteren, deyim yerindeyse küresel güçlere kafa tutan bir Türkiye cumhuriyeti ortaya çıkınca, eski oyunlarını yeniden sahnelemeye başladılar.
Küresel aktörlerin Türkiye’yi kontrol etmek için kurdukları mekanizmaları esasen hepimiz biliyoruz. Başta bizi de alın diye yalvardığımız Katolik Hristiyan dünyasının koruma kalkanı olan NATO olmak üzere, PKK ve FETÖ terör örgütleri de, Demokles’in kılıcı misali, her kendimize gelme gayretimizde başımızda bir tehdit olarak kullanıldı. Yeri geldi, askeri darbeler yapılarak hizaya getirildik. Yeri geldi, devlet adamlarımıza, gazetecilerimize, bilim insanlarımıza suikastler düzenlendi. Terör faaliyetleri organize edilerek ülkemize gözdağı verildi. 15 Temmuz darbe girişimi başarısız olup, Türk milletinin devletine sahip çıkması sonucunda planları bozulan Batı ne yapacağını şaşırdı.
ABD ve Avrupa Ülkemizde yapılacak seçimleri, bu topraklar üzerinde ki hakimiyetinin devamı açısından bir varoluş mücadelesi olarak görüyor. Çünkü biliyor ki, bu seçimi de CUMHUR ittifakının alması durumunda son üçyüz yılda elde ettiği kazanımların büyük kısmını kaybetmiş olacak. Muhalefete, daha doğrusu kendi beslemelerine verdikleri desteğin başka bir açıklaması yoktur.
At gözlüğünü çıkarıp şöyle aklı selim düşünürsek, hakikati bütün çıplaklığıyla görürüz. Şu anda muhalefette bulunanların ve CUMHUR ittifakına karşı olanların en belirgin özellikleri, Emperyalist devletlerin destekliyor olması ve aynı zamanda terör örgütlerinin desteğini almaları. Batı’nın alkışına ihtiyaç duyanlar ve PKK ile FETÖ terör örgütlerine tek laf edemeyen, hatta iktidar olduklarında bütün teröristleri serbest bırakma sözü verenlere destek olanlar, bu toprakları bize vatan yapan ecdadımıza, şehitlerimizin hatırasına ihanet etmiş olurlar. Ya devletimizin ve bin yıllık Türk-islam mirasını koruma gayretinde olanların yanında olacağız, ya da bin yıllık hayali Türk milletini yok etmek olan Hristiyan dünyası ve onun maşası konumundaki PKK-FETÖ terör örgütlerinin hamisi olan muhalefete destek vererek Haçlıların değirmenine su taşıyacağız. Manzara tam anlamıyla budur.
Selam ve dua ile.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: