Bilindiği üzere son haftalarda, siyasi kulislerde en çok konuşulan konulardan birisi İzmir Büyükşehir Belediyesi CHP Grup Başkanvekili kim olacak meselesi.
Tabiki siyasi çevrelerde konuşulan iki isim var. Birisi, ben adayım diyen Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü. Bir diğeri ise adaylık konusunda icazet bekleyen Karşıyaka ve İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi Üyesi Murat Aydın.
Elbette ‘iki aday’ arasında kıyaslar yapılıyor partililer tarafından. Büyükşehir Belediyesi CHP Grup Başkanvekili olacak kişinin; örgüt geçmişi, siyasi mücadelesi, örgütün hissiyatına hâkimiyeti, örgüt üzerindeki ağırlığı ve hangi duygularla bu göreve talip olduğu gibi bir takım sorular partililerin kararında rol oynayacaktır.
Eğer partililerin karar verebileceği demokratik bir ortam sağlanırsa!
Burada, demokrasinin altını kırmızı kalemle çizmek lazım. Siyasilerin zannettiğinin aksine, seçmenin gözlemlediği bir hususa dikkat çekmek istiyorum.
Türkiye'de 16 Nisan 2017 Referandumu'yla kabul edilen ve 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, beraberinde ülkemizde demokrasi tartışmalarının odağı oldu.
Öncelikle CHP ve diğer muhalefet partileri sistem karşıtlığını ifade ederken, anti demokrat ‘tek adam’ rejimi olarak tarif ettiler. Sistem; yöneticinin iki dudağı arasında işleyen, liyakatin aranmadığı, halkın fikrinin alınmadığı “ben ne dersem o” sistemi olarak tarif edildi. Hatta biraz daha ileri giderek bir halkın kaderinin bir kişinin inisiyatifine bırakılmaması gerektiğini her yerde anlattılar.
Birçok yazımda ve katıldığım TV programlarında hep şunu söyledim. Aslında bu ülkedeki en büyük sorunlardan birisi; demokrasi talep edenlerin, demokrat olmamasıdır.
Her konuda olduğu gibi, demokrasi konusunda da ümit vermek istediğiniz halka referans uygulamalarınız olmalı. Eleştirdiğiniz hükümetin bütün uygulamalarını, yerel ölçekte siz uygularsanız; halk farklı bir sistemi değil, sistemi kimin yöneteceğini oylar. Uzun süredir de böyle oluyor.
Dönelim tekrar Büyükşehir Belediyesi CHP Grup Başkanvekili seçimine.
Ülkeye demokrasinin sağladığı özgür bir yaşam vaat eden CHP İzmir yöneticileri;
- Oy kullanacak meclis üyelerinin önüne müdahalesiz bir sandık getirip demokrasiyi işletecek mi?
- Oy kullanacak mevcut meclis üyelerinin aklına güvenecek mi?
- CHP örgütünün iradesini, bir yöneticinin kişisel isteğine tercih edecek mi?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gayretlerinin aksine, CHP’nin İzmir’de nasıl yönetildiğine dair ipuçları, genel merkezin yaptırmış olduğu anketlerde bariz olarak gözükmekte.
İlkesel olarak bir fikir vermesi açısından tekrarlıyorum…
Adalet talep edenin, adil…
Demokrasi talep edenin, demokrat…
Samimiyet talep edenin, samimi… olması lazım.
Aksi takdirde; hayalle gerçek arasındaki farkı anlayamaz, gerçekleşmeyecek hayaller kurmaya devam edersiniz…
Yorumlar
Kalan Karakter: