Seçmen çantada keklik değil…

14 Mayıs’a doğru süratle giderken, Ramazan derken bayram ve partiler sahayı karış karış arşınlamaya başladılar.

Elbette yaklaşan seçimleri İzmir ölçeğinde değerlendirmek istiyorum. 

Öncelikle bir tespitle başlamak istiyorum. Seçimlerin başat iki partisi, ilk sıralarını değiştirdiler. Bu vitrin değişikliği AK Parti’de seçmeninden çok fazla tepki almaz iken, CHP’nin tercihleri ‘ilkesel sebeplerle’ yüksek sesli bir itiraza maruz kaldı. Bu itirazın sonuçları olacağına inanıyorum, bunu yazımın devamında anlatacağım. İttifakların ikinci partileri durum ve konum değişikliğine gitmediler diyebiliriz. MHP birinci sıralarda görevdeki vekillere yer verirken, ikinci sıraları teşkilatları tarafından yüksek kabul gören isimlerle güçlendirdi. İYİ Parti’de aslında ilk sıra 2. Bölgede her ne kadar değişti gibi gözükse de, 'olmayan biri kaybedilemez' mantığıyla baktığımızda vitrin korundu diyebiliriz.

Bu tespitlerin ışığında birazda sahaya bakmak lazım.

Seçime girecek bütün partiler, organizasyon kabiliyetleri nispetinde sahada varlık göstermeye çalışıyorlar. Ancak çok ilginç şekilde CHP’de ‘seçilecek yer şımarıklığı’ ve ‘seçilmeyecek yer küskünlüğü’ ruh halinin hüküm sürdüğü vekil adayları seçimi kafalarında çoktan bitirmişler. Öyle ki katıldığım bir çok organizasyonda ‘Acaba yerel seçime mi gidiyoruz’ diyecek kadar büyükşehir belediye başkanının baş aktör olduğu sahnelere maruz kaldım. Tabi ki seçmenin bu durumla ilgili bir fikirleri var ve ‘adamcılık’ ile başlayan cümleler kuruyorlar. Ve devamında ‘Burası İzmir Atatürk’ün partisinde Altı Ok’un anlamını unutanlara hatırlatmak gerekir’ duruşuyla bıçak biliyorlar.

Atatürkçülük gölgesinde yaşamınlarını sürdürenlerin; Erdoğan karşıtlığından beslenerek, Cumhuriyet’le, Atatürk’le ve Anadolu insanının değerleriyle sorunu olan ithal adayları seçmenin gözüne gözüne sokarak sürdürdükleri ‘odunu koysak kazanır’ tavırları seçmenden ağır bir tokat yiyecek gibi görünüyor. 

Zira, her iki bölgede 9'ar milletvekili çıkarıyoruz iddialarını yalanlayan anketler ve 7. sıralardan sonra yer alan adayların küskünlüğü aslında resmi görmemize yardımcı oluyor.
Bu tespitler ışığında Memleket Partisi'nin oyunun İzmir’de yüksek olması hiç te tesadüf değil. Bütün bu olanlara ortak itirazın tezahürü gibi. Tasfiye edilen ve yerlerine getirilen profillere yakından bakarsanız, yaşanan sancılı süreci daha net anlarsınız.

Bir parantezde Milliyetçi Hareket Partisi için açmak istiyorum. 

İzmir özelinde, Cumhuriyet değerleri ve Atatürk ilkeleri ile en barışık parti Milliyetçi Hareket Partisi gözüküyor. Biraz daha açayım konuyu, isterseniz  tek tek yazalım. Cumhuriyetçilik, halkçılık, devletçilik, milliyetçilik, laiklik ve inkilapçılık. Kuruluşun bu saydığımız temel ilkeleri ile sorunu olan tek bir MHP’li duymadım, görmedim, okumadım. Sizce de tesadüf mü? Bir şehir efsanesi gibi ‘MHP bitti’ dendiğinde hep mecliste olması. İzmirli her ne kadar göstermese de bu seçimde sürpriz bir destek verecek diye düşünüyorum. İzmirli seçmenin anayasada tarif edilen Türk’ün partisine temsil sorunu yaşatacağını zannetmiyorum. Milliyetçi Hareket Partisi'nin anketlerde gözüktüğünden çok daha fazla oy alması hiç kimseyi şaşırtmasın.

Seçim sandıkta kazanılacak. Sosyal medyada ya da internetin popüler ortamlarında estirilen hava bugüne kadar hiç gerçeği yansıtmadı, bugünden sonra da yansıtmayacaktır.

Ez cümle, gözlemim o ki 14 Mayıs'ta da seçmen çantada keklik değil.