Çok zengin bir adam hayatta para ile yaşanabilecek tüm heyecanları yaşamış. Bir arkadaşı poker diye çok heyecanlı bir oyundan bahsetmiş. O da kendine en ünlü kumarbazı para karşılığı bir oyun oynamaya ikna etmiş. Oyunu hiç bilmediği için bir gün boyunda kumarbazdan ders almış. Hangi kartlar bir araya gelince o el kazanır iyice öğrenmiş. Ertesi gün ciddi oyuna geçmişler, tabii kumarbaz hep kazanıyorken adamın eline kupa as, papaz, kız, vale ve onludan oluşan pokerin en büyük dizilişi gelmiş. Adam büyük sevinçle masanın üzerine yüklü bir miktar sürmüş, kumarbaz görmüş. Ellerini açmışlar zengin adam kazanacağından kesin emin, paralara uzanmış ama kumarbaz elini tutmuş, dur bakalım demiş, sonra hiç alakasız 5 kartı masanın üzerine açmış ROKOKO demiş. Zengin bu ne diye sorunca bu çok nadirdir ve floş ruvayelden büyüktür demiş. Oyuna devam etmişler bu sefer zengin adamın eline 5 benzemez gelmiş, kumarbaz büyük bir pot sürmüş, zengin adam emin rest demiş, kumarbaz 4 as, bir papaz açmış, zengin adam da elini açmış ROKOKO demiş ve paralara uzanmış tam alacakken, kumarbaz ROKOKO’nun tek kuralı vardır ve aynı gecede yalnız bir kez çıkar demiş ve tüm parayı almış.
Kıssadan hisse CHP İzmir’de rokoko ile seçimi kazanmaya çalışıyor. Rokoko 2002 yılında AK parti tarafından bir kez kullanıldı ve sonucunda 22 yıldır, çoğunluğunda tek başına, iktidar. Yani siyaset masasında çok tecrübeli. Kimseye ROKOKO ile kazanma şansı vermezler. Hemen her seçim bölgesinde adaylarını en erken açıklayan Ak parti oldu, dünya laf edildi, geri adım atmadan adaylarını sahaya sürdüler. Çünkü ne olursa olsun partilerine ve başındaki Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a güveniyorlar. Diğer partiler acemice hatalar yapıyorlar, biri diğerinin eskisini, küskününü aday yapmaya çalışıyor, siyasetle uzak yakın ilgisi olmayan sanatçılara teklifler götürülüyor, resmi teklif yok/var tartışmaları yapılıyor, her parti demokrasiden uzak 3-5 ismi teslim olmuş onlar kendi adamımı koyacağım diye yırtınıyor, aday açıklanıyor kıyamet kopuyor. Ana muhalefet partisinin başında çok genç bir kardeşim geçince umutlanmıştım. Aynı okuldan olduğumuz için adalet, hoşgörü, liyakat konusunda çok güvenmiştim. Gençleştirme adına yapılan budamanın bu kadar kısa sürede filiz vermesi, çiçek açması, meyveye dönmesinin olanaksız olduğunu anlatacak siyasi bir rehberin olmaması çok kötü. Öyle derin bir budama yaptılar ki sonuçları tam ROKOKO, İzmir’de sevgili dostum Dr. Cemil Tugay haricinde hiç kimseyi, CHP’li olmayan değil, CHP’liler bile tanımıyor. Kaldı ki, Ben Tunç Soyer’e büyük haksızlık yapıldığını düşünen ve bunu her yerde dile getiren birisiyim. Bu konuda Sayın Özgür Özel’e, Sayın Hikmet Çetin’e, Sayın Ekrem İmamoğlu’na görüşlerimi ilettim. Tunç Soyer’den beklenen performans alınamamış olabilir, başarısız olabilir, sorunların tamamını çözememiş olabilir ama sorunlar en az 50 yılın sorunu, üzerine 30 Ekim depremi, Pandemi, 6 Şubat depremi gibi İzmir’e çok büyük darbeler indiren afetlerle yoğruldu. Buna rağmen halkın öz kaynakları ile yapılan işleri saymaya sayfalar yetmez. CHP İzmir’de birçok ilçede (Konak, Karşıyaka, Buca, Karabağlar, Bornova, Bayraklı, Karşıyaka gibi) son 5 yerel seçimde hiçbir başkanını 2. Kez aday gösteremedi. Bu hizmette devamlılık açısından bir kaos değil mi? Demek ki yıllardır uygun adayı seçemiyorlar, ya da siyaseti/belediyeciliği bilmeyen kişilerden medet umuyorlar. Her ilde ve ilçede yaşanan sancı seçim gününe kadar sürecek, seçim sonrası ise tufan. Bu yıl kaç aday gösterildikten sonra istifa etti, kaç aday baskılar sonucu değişti herkes biliyor. Bu halkın kafasını karıştırdığı kadar, diğer adayların da sistemi zorlamasına yol açtı. Halbuki adaylar tüm yönleriyle açıklanmadan çok önce sağlam zemine oturtulmalıydı. Nihai adaylar sözüm ona anketlerle veya kendilerince bilinen verilerle saptanmış. Bana veya çevremdeki binlerce kişiden birine anket yapıldığını görmedim, duymadım.
Bu ROKOKO yansıması seçmeni derinden üzmüş durumda ve kararsızlık oy kabinine girene kadar da devam edecek gibi. Bir de küskünlerin bağımsız veya başka bir partiden adaylıklarını açıklaması süreci olumsuz etkileyen faktörlerden biri. İzmir’de 1999 seçimlerinde %45,44 ile DSP en düşük oyla seçilen Büyük Şehir Belediye başkanlığı kazandı, Tunç Soyer ise %58,1 ile CHP’nin bugüne kadar İzmir genelinde aldığı en yüksek oyla seçildi. Karşısındaki Ak parti adayı Sayın Nihat Zeybekçi’de Ak partinin en yüksek oyunu (%38,7) alan adaydı. Kanımca CHP bu seçim %50’ nin altında bir oy ile adayını başkan koltuğuna oturtacak.
Genel seçimde sorun olmayacak bu gençleştirme yerel seçimlerde tolere edilemez. Bazı ilçelerde 30-40 kişinin aday olması bence sıkıntının büyüklüğüne aday oldu. Aday olmak sorun değil ama 1 kişi seçime girecek, bu da listeye girmeyen adaylar arasında rekabete ve küslüklere, dedikodulara yol açarak muhalefetin elini zayıflatıyor. CHP çantada keklik gördüğü İzmir’de, İstanbul, Ankara’da, Antalya’da, Hatay’da hata üstüne hata yapıyor. Elindeki tüm kartlar masaya açık vaziyette saçıldı, bazı adaylardan ciddiyetten uzak beyanatlar duyuldu. Adaylarla eşgüdüm toplantısı yapılmamış, iller özelinde stratejik hedefler belirlenmemiş, propaganda şartları düzenlenmemiş. Eline sazı alan bir şeyler söylüyor, kararlar mehter takımı gibi bir ileri, bir geri, koskoca partini maestrosu yok bence. Sözüm ona siyaset okulu olan bir parti ama neye yarar, tablo ortada. Amaç sadece AK partiye çatmak, eleştirmek. Altılı masadakilerle köprüleri atmışlar, Meral Akşener’in sataşmalarına, kötü üslubuna gülüp geçiyorlar ama ne yazık ki vatandaşta bu eski tip sevimsiz siyasetin hala bir karşılığı var. DEM partiyi öcüleştirenlere bir makul cevap verilemiyor. Eleştirenlere sormak lazım, kim sınırda eli kaleşnikoflu teröristlere af çıkardı, Peşmerge liderini VIP ağırladı, Avrupa başkentlerinde gizli toplantılar yaptı diye.
AK parti adayları vaatlerini sıralıyor. Çok güzel, hepsi heyecan verici ama siz hükümet değil misiniz, diye sormak istiyorum. Bu seçim vaatlerini verdiğiniz yerler sizlerin hükümet olarak sorumluluğunu taşıdığınız vergisini topladığınız ülkemizin toprakları değil mi? Vergiye gelince 40 alıp, 1 verilen birçok yerleşim yerine bu yatırımları niye esirgediniz? Aldığımız S 400’ler ne oldu? Halk bankasının ABD’de deki davası ne durumda? Gri listeye neden girdik, ne zaman çıkacağız? Irak özerk yönetimine petrol ithalatından dolayı ceza ödemek durumunda kaldık mı, ne kadar ödendi veya ödenecek? Çöken madenlerde izinleri kim ve nasıl verdi? Madenleri çıkarak teknolojimiz varken niye yabancı ülkelere bu imtiyazı veriyoruz? Fay hattı nasıl haritada kayboldu? Kanal İstanbul projesi ne oldu? Atatürk havaalanı ile ilgili mahkeme neye karar verdi? Anayasa mahkemesi ile yaşanan sorunlar için ne düşünüyorsunuz? Kentsel dönüşüm için niye tüm fay hattı geçen yerleşim yerlerine aynı şekilde yaklaşılmıyor? Şeriat isteriz diye ortalarda dolaşanlara kim izin veriyor? Yerel yönetimlerde tüm partililerin mevcut başkanları veya adaylarla ilgili bir sürü usulsüzlük iddiaları dolaşıyor, bunları yargıya taşımayı düşünüyor musunuz? Bu ve benzer sorular karasız seçmen sayısında artışı neden olurken partilerin tabanı iyice sıkışıyor. Hal böyle olunca miting alanlarında kavgada söylenmeyecek laflar ediliyor. Bu çağdaş, medeni Türkiye Cumhuriyeti’nin siyaset yüzü olamaz.
Her ne kadar 22 yıllık iktidar bir siyasi partiyi yıpratsa da halkın gönlündeki Recep Tayyip Erdoğan aşkı bu erozyonu engelliyor. Ayrıca bazı gerçekleri kör bile görebilir, AK parti özellikle savunma sanayiinde müthiş başarılı işler yaptı, şahsen takdirle ve tebrik ederek izliyorum ama ATAK helikopterlerinin Fas’a satışında ne oldu da satış gerçekleşmedi merak ediyorum. Bunun dışında Sağlıkta aşı, ilaç ve teçhizat konusunda TÜBİTAK, Sanayi Bakanlığı, TÜSEB inanılmaz destekler veriyor ve işi yapacak olana güveniyor yani liyakati esas tutuyor bunu takdirle karşıladığımı belirtmek isterim. Çünkü dışa bağımlılık, yerli ve milli olmayan sanayi zincirsiz köleliktir. Ak parti buna “dünya 5’ten büyük” diyerek altına imza atacağım mottoyu da hayata geçirmiştir. Yapılan duble yollar da güzel işerin cabasıdır.
Yerel seçimlerde 3 büyük ildeki AK parti adaylarının hiçbirinin AK partinin oylarına yaklaşan bir oy potansiyeli olmadığını düşünüyorum. Sadece Sayın Cumhurbaşkanının sarsılma iradesi ile derli toplu durarak puan topluyorlar. Ben bir siyasi partiden aday gösterilmiş olsam, o partinin logosu, rozeti benim onur madalyam olur. İzmir’de Sayın Hamza Dağ’ın her gün önünden geçtiğim İl başkanlığı binasındaki hariç, hiçbir tanıtım afişinde AK parti logosunu veya yazısını görmedim. Bunu haftalardır vurguluyorum, bugün Sayın Cemil Tugay bu durumu gündeme taşımış. Ak parti 22 yıldır bu ülkenin hakim hükümeti, gidiyorlar denilen genel seçimde bile MHP ve diğer destekçi partiler haricinde yaklaşık % 40’ın üzerinde oy aldılar. Bugüne kadar AK parti İzmir’de böyle bir oy alabildi mi? Hayır. Bu oyu parti logosu olmadan alabilecek tek kişi Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Halkın ona sevgisi ve bağlılığı partiye olan bağlılığın üzerindedir. Logosuz ve Ak parti yazısı olmayan seçim afişlerinin sebebini benim gibi çok kişi merak ediyor. Mutlaka vardır kerameti. Basına yansıdığı kadarıyla İsrail’li bir firma AK partinin seçim danışmanlığını yapıyormuş. Bu onların stratejisi ise onlar Türkiye ve İzmir’i tanıyamamışlar derim. İzmir’in insanı mertlikten hoşlanır. Efeleri böyledir, Nemesis kültü böyledir, tarihi böyledir. İlk kurşunu atanı, düşmanı denize dökeni unutmaz. İzmir GAVUR değildir, bir mertlik destanıdır. Sayın Hamza Dağın tabii ki İzmir’de belli bir karşılığı var ama bu seçimdeki en büyük şansı bence Sayın Bilal Saygılı’ dır. Bilal beyi sık aralıklarla sosyal ortamlarda hep güler yüzü gören birisiyim elimi sıkarken dostluk hissini veren yaklaşımı ile başarılı bir iş insanı, akıllı bir siyasi figür, sözünü tutan ve hayırsever biri olarak tanımlıyorum kendisini. Bilal Saygılı yönetimi bugüne kadar ilk kez İzmir’i kucaklamayı, partili olmayanları ötekileştirmemeyi başardı. Bence bu diğer illerde olmayan bir artı puan olacak Ak parti için. İzmir’in kazandığı bir seçim olmasını diliyorum. Bazı ilçeler el değiştirecek gibi, Bayındır, Bayraklı, Kemalpaşa bunlar arasında gördüğüm kadarıyla.
Yorumlar
Kalan Karakter: