Türkiye'de Seçimler niçin Ölüm-Kalım meselesidir?
Yayınlanma :
12.05.2023 10:45
Güncelleme
: 12.05.2023 10:45
Seçim güvenliği kadar önemli bir diğer büyük sorunumuz devlet baskısı ile bıçak sırtında tutulan ekonomiyi serbest piyasa satın almıyor. İhracatçı firmalar önümüzdeki hafta için USD kurunu 22,5 TL baz alarak siparişlere cevap veriyor. Ekonomistler Mayıs sonu kim iktidar olursa olsun doların 27 TL civarında olacağı beklentisini pompalıyorlar. Malum bir yıl önce bu seviyenin tadını alan USD bu konuda iştahını kabartıyor. Esnaf ile konuşuyorum herkesin yüzü mutsuz, cepleri delik, bu yıl kör topal 5. Aya geldik ama birkaç ay sonra yine yeni okul ücretleri, servis ücretleri, malum evlilik aylarına girdik takı fiyatları ve kiralaraltından kalkılabilecek gibi değil. Mutfak özellikle et, süt, yumurta, peynir fiyatları ile kepenk indirmiş durumda. Çorba, makarna, ekmek ile gün kurtarılmaya çalışılıyor. Kahvaltı yapmak bile büyük sorun. Özellikle depremzedelerden aldığım yardım kayıtları yüzlerce acıyı satırlara taşımı durumda. Hepsini devlet kademesi içindeki yetkili dostlarıma iletiyorum. Ama her mesaj içimi cız ettiriyor. İktidar değişikliği olunca bu sorunların hiçbiri bugünden yarına çözülecek dertler değil. Rusya ile gaz borcunu ötelendi, bu tutar 2024 yılına 3-4 milyar USD’yi bulacakmış. Yani borcumuz borç. Günü kurtarmak adına can simidi. İktidarlar ile muhalefetler arasında sanki yapılan hiç doğru iş yokmuş gibi biz yapmadıysak yanlıştır, hırsızlıktır anlayışı bizi böldü ve bölünme gittikçe de derinleşiyor. Doğru olanı söylemekten imtina edenler ağızlar dilsiz şeytanlıklarına devam ediyor. Eskisi gibi çantada keklik görülmeyen seçimlerde kazanmak için dokusu uysun-uymasın ortaklıklar kuruluyor. “Düşmanımın düşmanı dostumdur” anlayışı yapılan iş birlikleri için ödenen tavizleri bilmiyoruz. Şahsım adına da bilmek de istemiyorum aslında. Sosyal medyada doğruluğu tartışmalı onlarca paylaşım adiliğin ötesi işlerin ifşaatlarını içeriyor. Özgür iradesi ve 100.000’nin üzerinde imza ile yola çıkan, bence hiçbir şansı vermediğimi daha önceki yazımda yazmıştım, bir cumhurbaşkanı adayı tam bir iğrençlikle sistem dışına itildi. Mecliste desteği olamayacak bir adayı bu halk desteklemez. Sayın Sinan Oğan için de benzer düşüncelerdeyim. Kendisinin seçimden sonra hiçbir ittifaka yanaşmadan Türklük adına dimdik ve her iki kesime de uzak durmasını tercih ediyorum.
Halen kamu düzeni ve yaşamsal tüm işlerden sorumlu yetkililerin ağzında bir tane yapıcı laf çıkmıyor. Bakanlar makamlarının sorumluluğu gereği olmaları gereken tarafsızlıktan çok uzaklar. Dilleri çok acı, ayrışmayı kaşıyarak saflarını sağlamlaştırmayı hedefliyorlar. Hepsi millet vekili adayı olabilir ama seçilene kadar benim, onun, senin bakanı olarak davranmaları gerekiyor. Bir partinin sempatizanı, millet vekili adayı olabilirler ama işgal ettikleri koltuklar nedeniyle asli sorumluluklarını göz ardı edemezler. Bunu beceremeyeceklerdiyse, sayın Cumhurbaşkanımız bu makamlara seçime kadar başka yetkinleri atasaydı bazı söylemleri bu kadar rahatsız edici olmazdı. Bu nedenle zaten karşı tarafı temsil eden Millet ittifakının ekmeğine yağ sürülmezdi. Cumhur ittifakı içinde çok sayıda bu ittifaka oy vermemeyi düşünen gizli küskünler deşifre olmamak için susuyorlar. Malum Sayın Erdoğan çok karizmatik ve kararlı bir kişilik, yeniden seçilirse bu gemiyi terk edenlere Türkiye’yi dar eder. Bunlar AK partiliymiş gibi davranıyor ama akıllarında bin türlü cinlik dönüyor. Sermaye sahipleri ise tavşana kaç, tazıya tut misali her iki ittifakı da destekleyici unsurların arkasındaki gizli gücü oynuyor. Yeter ki çarkları bozulmasın.
Hükümet geleceğe vadeli umutlar pompalanıyor. Bu umutlar gerçekçiyse o zaman yanan yüreklere su serpmek adına seçimden önce bu refahı hayata geçirmeliler. Samimiyet sınavı burada. Maaş zamlarını 15 Mayıs itibariyle ödemeli, Temmuz’a bırakmamalılar. Bu hamleler seçim öncesi yapılırsa karasızlardan ciddi bir pozitif dönüş alabilirler. Ama her iki cephe seçime öyle odaklanmış ki bu gerçekleri görmüyor veya önemsemiyor. Varsa yoksa seçilelim, ne olursa olsun diyenlere büyük resme baktıracak akil adamlarını dinlemelerini öneriyorum. Her partide akil insanlardan çok var ama duyması gereken kulaklar sağır ve görmesi gereken gözler kör gibi davranıyor. Partilerin şahinleri diğer tarafı ne kadar pençeleyip, kanatırsam o kadar doğru yapıyorum sanıyor. Biz biriz ve tek yürek olursak güçlüyüz. Bu bölünme, ayrışma hayra gidişat değil. Koca imparatorluktan bu kıymetli coğrafyaya küçüldük. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları bugüne benzer bir ayrışmayı körükleseydi bugün Ankara çevresinde kırsal bir ülkede sıkışmış zavallı bir ulus olurduk. Seçim sonucu ne olursa olsun laik Türkiye Cumhuriyeti ve şanlı Türk soyu sonsuza kadar yaşayacaktır. Seçimler bitse de bu sıkıntılı atmosfer dağılsa diyorum. Şimdiden güzel bir hafta sonu diliyorum.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: