Uzun yıllardır İzmir CHP’nin yıkılmaz kalesi olarak biliniyor. Aslında İzmir yoğun Balkan göçmeni nüfusu ile genellikle DP, AP tandanslı geniş bir seçmen kitlesine sahiptir. Zaman içinde DP, AP DYP, ANAP gibi partilerin etkinliğinin kalmaması üzerine seçmenler MHP, AK parti ve CHP arasında geçiş göstermişlerdir. İlk 8 belediye başkanı (1923-1950) 1945-50 arası hariç tek partili dönemin başkanlarıdır. Bunun dışında 10 yıl DP, 10 yıl AP, 5 Yıl ANAP, 5 yıl da DYP olmak üzere 30 yıl sağ tandanslı partiler ile 60 ihtilalinde 3 yıl, 80 ihtilalinde de 4 yıl siyasi parti dışından belediye başkanları tarafından yönetilmiştir. Yani Cumhuriyette bu yana 100 yıllık süreçte 22 yıl tek partili dönemi ki bu dönemi Atatürk’ün partisi CHP olarak bugünkü CHP’den çok ayrı bir yere koymak gerekir ve 37 yıl da askeri ve sağ parti yönetimlerini çıkarırsak 41 yıldır kendilerini sol parti olarak tanımlayan partilerin idaresinde geçirmiştir. Anlaşıldığı gibi İzmir sağ partiye oy vermez demek olanaksızdır. İzmirli kendine dayatma yapan partileri seçmez, hükümetlerin yanlı tutumlarına hep dik ve ters durur. Ne de olsa hak arama ve haksızlığa isyanı temsil eden NEMESİS tanrıçasının bilinen iki tapınağından biri İzmir’dedir. NEMESİS ayrıca ÖÇ ALMA, cezalandırma tanrıçasıdır. Yani kimse İzmir’e haksızlık yapmaya kalkmasın derim!
Soru şu; 2002’den beri tek başına güçlü bir hükümet pozisyonuna sahip AK parti neden adayını seçtiremedi?
AK parti Binali Yıldırım, Nihat Zeybekçi gibi çok birikimli adaylarla seçime girdi. Binali Yıldırım, Aziz Kocaoğlu’na karşı 350.000 oyla (%49,6 ya %35,9); Nihat Zeybekçi de, Tunç Soyer’e karşı 520.000 oyla kaybetti (%58,1- %38,7). Son seçimde İzmir’in 2019 nüfusu yaklaşık 3 milyonken, bugün 4,480 milyon olarak gözüküyor. Bu %50 artışı doğum hızıyla açıklamak mümkün değil, çünkü İzmir’in normal yıllık nüfus artışı %0,8’dir. 6 Şubat 2023 depremi sonrası İzmir’e gelen 400.000 bin kişiyi dahil etmek de mevcut nüfusu açıklamaya yetmez. Peki bu nüfus böyle ne arttırmış olabilir? Çok net; Yaşam tarzına mevcut hükümetin yaptığı dayatmalar nedeniyle yaşadıkları şehirleri terk edenler, iş-aş kaygısıyla İstanbul’a giden belli bir birikim yapıp medeni bir yaşam için İzmir’e geri dönenlerden dolayı yükselmektedir. Bunun dışında bir kısmı iş, bir kısmı eğitim nedeniyle Anadolu’nun her köşesinden İzmir’e sığınan 500.000’ne yakın yeni İzmirliler var. İzmir’in yaş ortalaması 37,7, yani şehirde yaşayan çok sayıda insan AK parti iktidarının değişimleri ile büyüdü. Gençleri ve kadınları yeterince içselleştirmeyen politikalar İzmirli üzerinde giderek artan bir AK parti karşıtlığı yarattı. İzmir’de CHP’ye verilen oyların en az % 40’ı CHP dışı partilere gönül verenlerden geliyor, bunun nedeni Ak parti politikalarının ve dayatılan dini atmosferden rahatsız olunmasıdır. Ne yazık ki talihsiz beyanatlar, İzmirli’nin yaşam felsefesine uymayan parti ve hükümet politikaları safları daha da ayırıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın “Bitaraf olan, bertaraf olur” açıklaması ve “Gavur İzmir” cümlesini sarf etmiş olması en ılımlı İzmirlilerin bile hafızasında duruyor. İzmir’de Hükümet sadakası olarak verilen devlet bütçesi katkıları, kamu kurumlarının, yerel yönetimleri görmezden gelen yaklaşımları, sorunları çözmekten ziyade bırakalım debelensinler şeklinde algılanmaktadır. İzmir futbol kulüplerinin pırasa gibi doğranması, diğer şehirlerdeki kulüplerin belediyelerden aldığı inanılmaz desteklerle kıyaslandığında İzmir kulüplerinin amatör branşlar için bile yardım alırken tedirgin edilmesi tabii ki sandığa olumsuz yansıyor.
Yani Ak parti adayının kim olduğu ne yazık ki önemli değil. Binali beyi de, Nihat beyi de yakinen tanıyan birisiyim. Kişisel dostum olduğu için Nihat beyin seçim öncesi 2 İzmir toplantısına katıldım, birine de ev sahipliği yaptım. Son derece donanımlıydı, İzmir’e yakındı, belediyecilik tecrübesi vardı, Hükümette etkindi ve İzmir BB başkanlığı için çok hazırdı. Binali bey ile bir fırsatta konuştuğumuzda kıymetli eşi Semiha hanım ile bir yemek masasında ayrı köşelerde yemek yerken çekilmiş fotoğrafın İzmirli kadınlar üzerinde olumsuz bir algı yarattığını, haddim olmayarak İzmir’de siyasette kadınların çok etkin olduğunu, seçimde başarılı olmak için bu fotoğrafı hafızalardan silinmesinin önemini vurgulamıştım. Nitekim seçim öncesi Yıldırım ailesinden çok güzel kareler basına yansıdı. Binali beyin de İzmir projeleri çok anlamlıydı. Hamza Dağ ile de Ege Üniversitesinde yapılacak işlerle ilgili görüşme şansım oldu. Her zaman telefonlarıma büyük bir nezaketle kendi veya yardımcıları dönüş yaptılar. Hamza beyin İzmir’i iyi tanıdığına eminim. Ama İzmirli onu tanımıyor, daha doğru deyişle basına yansıyan olumsuz haberlerle özdeşleştiriyor. Ak parti adayları hep partinin en yüksel profilli kişilerinden seçiliyor. Esas sorun; güçlü bir hükümetin İzmir’ e kazandırabileceği projelerin hayata geçirmek için illa belediye başkanlığını kazanması mı gerekiyor? Sayın Cumhurbaşkanımız seçim sonralarındaki yaptığı balkon konuşmalarında dile getirdiği gibi tüm ülkemizin her karış toprağının sorumlusu değil midir? Her vatandaş onun ülkesinin bir bireyi değil midir? Ya da en azından İzmir’de AK partiye gönül verenleri mutlu ve başarılı gösterecek projeler için niye bu kadar isteksizdir? “Almadan vermek Allah’a mahsustur” diye biline bir söz varken, Ak parti nasıl hiçbir şey yapmadan, şunu yaptım demeden İzmir’de seçim zaferi bekliyor. Karşılıksız yaparsın, vatandaş görür, inanır, güvenir ve seçimde memnuniyet ankete yansır. İzmir’de eski Konak ilçe emniyet binası Küçükyalı’da berduş yatağı oldu, yıllardır yıkılacak diye bekliyoruz, 30 Ekim depremi sonrasında Bayraklı’ da yıkılmayı bekleyen yüzlerce bina hala ortada duruyor, yüzlerce yıkılmış bina için bir tuğla konulmamış durumda. Her yıl TOKİ’nin yaptığı binalarda kura ile çok az sayıda mesken ve iş yeri teslim ediliyor. Ne yazık ki pandemi, afetler, dünyadaki ekonomik kriz, ülkenin terörle mücadelesi, komşu ülkelerdeki savaşlar, batılı devletlerin hasmane tutumları hükümetin de yeteneklerini azaltıyor. Ama yine de bazı gerçekler göz ardı ediliyor; Ödediğimiz vergilerden İzmir hak ettiği geri dönüşümü olsa bugün can yakan pek çok sorun çözüme kavuşurdu. Yukarıdaki risklere rağmen yaptım denilebilseydi AK parti adayları seçime çok daha güçlü girerdi. Ama planım var, projem var, seçilirsem yaparım deniliyorsa Hükümetin ve Cumhurbaşkanı makamının tarafsızlığına uygun düşmeyen bu tip söylemler İzmirli tarafından tehdit veya seçim rüşveti olarak algılanmakta ve küskünlük yaratmaktadır. Hatay’da geçen gün seçim öncesi dile getirilen talihsiz beyan acılı insanların kalbindeki beklentiyi karşılamaktan çok uzaktı. CHP adayına olan tepki, Ak parti için umut olacakken, bence seçmen üzerinde büyük olumsuzluk bıraktı. Yani seçim sadece yerelde başarı ile kazanılmaz, Ak parti kendine uzatılan elleri bu bizden, bu değil diye sınıfladığı için büyük hata yapıyor. Siyaset herkesle barış içinde yaşayabilme sanatıdır. Küserek, kavga ederek, üst perdeden konuşarak aile içinde bile sevgi bağları kırılırken, vatandaş haydi haydi kırılır. Önce merkezin dili ve tavrı değişmeli ki, yerelin tadı yerine gelsin.
İzmir’in nasıl cezalandırıldığını görmek için devlet verilerine bakalım 2004-2019 arasında İstanbul, Ankara’ya yapılan devlet yatırımları her 3 yılda bir neredeyse 2’ye katlanarak artarken, İzmir’e gıdım gıdım yatırım yapılmıştır https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2020/11/Tablo-Son_Yillarda_En_Cok_Yatirim_Yapilan_Iller.svg).
2021’de İzmir 133 milyar lira vergi ödemesine rağmen merkezi yönetim bütçesinden sadece 3.5 milyar liralık yatırım almıştır. 2022’de Ankara 2022’de 260 milyar, İzmir 248 milyar vergi ödemiştir. 2023’de İzmir %76 vergi tahsilatı oranı ile Kocaeli’nin arkasından 2. sırada yer almış, 30 Ekim depremi, Pandemi, Kahramanmaraş depremindeki yardımlarına rağmen devlet borcuna sadık kalmıştır. Ankara’nın 597 projesi için 2021 yılında 88,5 milyar devlet katkısı verilmiş, 2022 için de 20 milyarlık ek bütçe desteği planlanmıştır. (http://ankara.gov.tr/kurumlar/ankara.gov.tr/Ankara2022/Duyurular/2022_yatirim_programi.pdf). Basına yansıyan haberlerdeki İzmir projelerine bütçeden ayrılan payların 1000-3000 TL gibi çok komik rakamlardır, bunlar proje devam etsin amacıyla bütçeye konulan ama 8-10 yıldır bir taş konmayan projelerdir. İzmirliler bunları takip etmiyor mu diye düşünmesin kimse İzmir’de okur yazarlık oranı İzmir’de de erkeklerde % 99,77, kadınlarda % 99,05’dur. İzmirli bağımsız bireydir, ayni aileden farklı partilere oy atılır. Aşiret düzeni yoktur. Onun için her kalbi kazanmak gerekir.
Yıllardır neredeyse tüm AK Parti il başkanları (Ali Aşlık, Bülent Delican, Aydın Şengün, Kerem Ali Sürekli) çeşitli ortamlarda siyaset konuştum. Ortak fikir parti teşkilatlarının İzmir’deki seçimlerde hep isteksiz olduğu, yönetim dışında kalanların taşın altına elini koymadıkları yönündeydi. Seçim böyle kazanılmazdı ve kazanılamadı da. Bilal Saygılı il başkanı olduğundan beri teşkilata belirgin bir heyecan artışı var. Bilal beyin sempatisi mi, yoğurdu farklı yiyişi mi bilinmez ama bu seçim öncesinde hava biraz farklı. AK partililer, partili olmayanlarla daha sıcak dostane ilişkiler kurmaya özen gösteriyor. Seçimde bir başarı elde edilirse bence Hamza Dağ’dan çok Bilal Saygılı ve ekibinin işi daha sıkı tutması bunu sağlayacaktır. İzmir devletin tüm diğer kentleri gibi vazgeçilmez bir parçasıdır. İzmir ilinde kadın ve erkek sayısı birebir eşittir., Türkiye nüfusunun yaklaşın % 5,23 İzmir’de yaşamaktadır. Aramızda 200 bin Manisalı, 175 bin Mardinli, 150 bin Erzurumlu, 130 bin Konyalı, 95 bin Ağrılı, 94 bin Aydınlı, 94 bin Afyonlu, 89 bin Diyarbakırlı, 86 bin Karslı huzurla yaşamaktadır. Üniversite mezunu sayısı %22,2 ile Türkiye ortalamasının 4 puan üzerindedir. İthalat-ihracat dengesi 3,5 milyar TL artıdadır. Yüzölçümü bakımından ülkenin yirmi üçüncü büyük ilidir. Knight Frank "Küresel Konutlar Şehir Endeksi"2021 yılı 2. çeyrek araştırmasına göre İzmir, dünya genelinde konut fiyatlarının en fazla değer kazandığı ikinci şehir olmuştur. İzmir yüzde 30’luk artışla ikinci sırada bulunurken İstanbul yüzde 26,4 ile dokuzuncu ve Ankara yüzde 25,8 ile 10. sırada listelenmiştir. Son bir yılda fiyatların en çok arttığı şehirlerin zirvesinde yüzde 30,8 ile Kanada’nın Halifax şehri yer almaktadır. İzmir ile Güney Kore’nin başkenti Seul yüzde 30 artış ile ikinci sırayı paylaşmaktadır. İzmir, 2021 yılında 30,3 milyar dolar ihracat ile Türkiye’nin toplam 2021 yılındaki 225,3 milyar dolarlık ihracatın % 13,4’üne katkı koymuştur, 53 milyar dolarlık dış ticaret hacmi yaratılmıştır (https://www.izto.org.tr/tr/tg/izmir-ekonomisi).
Yani İzmirsiz bir Türkiye DÜŞÜNÜLEMEZ…
Yorumlar
Kalan Karakter: