Beş yılda bir yaşadığımız ilin, ilçenin, mahallenin sorunlarına çözüm getireceğine inandığımız, vizyoner, dürüst, çalışkan, ulaşılabilir ve bilgi birikimi olan birilerini göreve getirmek için sandık başına gittiğimiz seçimlerdir. Burada siyasi partilerden ziyade adaylar ön plana çıkar. Ama durum Türkiye’de böyle değil. Önümüze siyasi partiler bir aday koyar herkes takım tutar gibi siyasi partiye oy atar. Sonra da şikayetler başlar falan başkan iyi değil, filanca başkan iyi değil. Halkın kafasında zaten yıllardır oturmuş önyargı baştan tüm yöneticileri potansiyel hırsız, üç kağıtçı, lüpçü, tarafgir olarak yaftaladığı için her başkan ilan edildiğinde, seçildiğinde göreve 1-0 yenik başlar. Bir de halen mevcut başkan aday gösterilmişse kimin işine gelmeyen işler yaptıysa; “verdik az buldu”, “başka beklentileri vardı, ulaşamadık”, “yedi yedi doymadı”, “göreve geldiğinde donu yoktu şimdi atlar, yatlar, katlar” diye nice karalamaları duymayanınız yoktur. Sözüm ona Ankara’dan gelen heyetler her partinin aday adaylarını mülakata alır, ilçe/ilin gerçek yaşayanları yerine kendi siyasi partilerinin üyeleri ile görüşüp sözüm ona şehrin nabzını tuttuklarını sanırlar. Bunlar yalancı pehlivan gibi peşrev çekerler, kayıkçı kavgası görünümünü başarırlar ama sonuçta gerçekten uzak kanılara varırlar. Bugüne kadar 100 yıldır İzmir’de yaşayan bir ailenin üyesi ve İzmir’in her değerine dokunan, en az 100 bin kişi ile sosyal, ticari, sportif, ailevi, mesleki yakınlığı olan biriyim, telefonumda 10 bin kişi kayıtlı, bu temayül yoklayanlardan bir kişi bile fikrimi sormadı. Eminim sizlerden de bu kişilerle karşılaşanlar yoktur. Kent Konseyi yürütme Kurulu üyesi olarak şahsi gözlemlerimi sizinle paylaşacağım, ben İzmir ve İzmir değerlerine aşık bir vatandaş olarak İzmir özelince mevcut yönetimin artı ve eksileri konusunu sizlere aktarmaya çalışacağım.
- İzmir 30 Ekim 2020’de İzmir’de 7 şiddetinde bir deprem oldu. Resmi kayıtlar ne kadar gerçekçi bilmiyorum ama 117 kişi hayatını kaybetti, 1035 kişi yaralandı. 731 bina ağır, 598 bina orta düzeyde hasar aldı. Bayraklı her gün işime ve evime giderken içinden geçtiğim bir semt. 3,5 yıl oldu onlarca binanın yeri hala yıkıntı artıklarıyla duruyor, yüzlerce bina da yıkılmak üzere hayalet şekilde risk saçıyor. Hükümet ve Yerel yönetim arasında kopukluğun cezasını İzmir çekiyor. Burada kim haklı, kim iyi niyetli, kim çalışıyor, kim kaçak dövüşüyor buna İzmirli karar verecek. Bu depremde her aşamada rol alan biri olarak yakinen gördüm AFAD, Belediyeler ve halk çok büyük fedakarlıklar ve masraflar yaparak yaraları sarmaya çalıştı. Ciddi emek, iş günü ve kaynak tahsisi yerelde yapılması gereken pek çok projeye fırsat vermedi.
- İkinci büyük felaket dünyayı ezip geçen pandemiydi. 2019 yılının sonundan bugüne kadar etkileri sürüyor. COVID-19’dan belki bine yakın İzmirli hayatını kaybetti, neredeyse tüm iyi niyetli aşılama çabalarına rağmen şehrin en az yarısı COVID-19 pandemisi ile tanıştı. Hükümet ve yerel yönetimler maske, eldiven, antiviral malzeme, evden çıkamayana ayağına sağlık hizmeti ve gıda tedariği için büyük yük altına girdiler. Ne yazık ki depremle beraber İzmir için daha da vahim bir tablo ortaya çıktı.
- Son olarak da 6 Şubat depremi, tüm ülkenin canını yakarken, altından kalkılması çok zor ekonomik bir darbe daha vurdu. Tüm Türkiye, AFAD, Kızılay, Belediyeler elindeki avucundaki her kuruşu bu bölgede kalbimizin yandığı vatandaşlarımıza derman olacak şekilde seferber ettiler. İzmir 2,5 yıl önce canı yandığı deprem nedeniyle deprem bölgesindeki tüm illerde, ama özellikle Hatay, Adıyaman, Osmaniye’de tüm Türkiye ile bir bütün olarak insanüstü bir çaba ile yaraları sarmaya çalıştı. Sorun lokalde yara sarmakla bitmedi, orada evsiz, barksız kalmış, yaralanmış, ruhen çöküntüye uğramış, ailelerini kaybetmiş on binlerce vatandaşımıza da güvenli bir çatı, iş, aş, psikolojik destek ve eğitim sağlamak için Valilik, Belediyeler, Emniyet teşkilatı, İzmir kent konseyi ve tüm STK’lar ile hummalı bir faaliyet yürütüldü. Ne yazık ki üst üste gelen doğal afetler insan yaşamı tehdit altında olunca tüm diğer yapılması gerekli projelerin önüne geçti, top yekûn (valilik, belediyeler) İzmir’i depreme ve afetlere dirençli hale getirmeye yoğunlaştılar. Hal böyle olunca alt yapıdaki aksaklıkların birçoğu önem sıralamasında geriye düştü. Trafik, otopark, yeşil alan, sokaktaki can dostlarımız, ulaşım konusunda vatandaşları tatmin eden işler yapılamadı. Bugün halen devam eden bir çok sorun çoğumuzun fark etmediği planlarda aslında çözülmek üzere planlanıyor. Şehrin onlarca yıllık sorunları aslında bunlar. Yağmur suyunun ayrıştırılmaması, arıtmanın yetersiz kalması, çöp toplama alanları, tıbbi atık bertaraf tesisi, deniz kirliliği, daha sizin aklınıza gelen benim şu an bahsetmediğim onlarca sorun. Bunları çözmek için devlet bütçesi yetmez, yani hangi parti gelse bu sorunlar bu kadar beklenmedik afet etkisi altında çözülemezdi.
- Bu arada çok sıkıntılı bir genel seçim süresi yaşandı, muhalefet bu süreçte çok yara aldı, rezil pazarlıklar, ithamlar, başarısızlıklar, küslükler, 6’lı masayı kumar masasına benzetecek kadar halkın midesini bulandıran bu süreç seçim sonrasında da Ana muhalefet partisini darmadağın etti. Yüzde yarım oyu olmayanlara toplam 40 MV, verilmesi, 6’lı masa dışındaki siyasi kişilerle gizli kapaklı görüşmeler, doğruların hiçbir zaman mertçe konuşulmaması İzmir yerelinde CHP adına şok dalgaları yarattı. Zaten 1. Bölgede gösterilen adayların yarattığı kızgınlık okları bu sefer Tunç Soyer özelinde eleştirilmeye başlandı. Sonuçta gerçek sorumlu demokratik süreçle tasfiye dildi ama şimdide taşlar halen yerine oturmuş değil. Süreçte ahte vefa gösterenlerle, yenilikçi kanat arasında su sızdıran bir çatlak oluştu. BAL’dan kardeşim Özgür Özel, uzun yıllardır tanışıklığım olan Ekrem İmamoğlu önderliğinde CHP yeniden Atatürk’ün kurduğu bir parti olmak üzere Milliyetçi, Halkçı, Demokrat, Laik, Cumhuriyetçi ve Devrimci çizgisine dönmeye çalışıyor. Umarım bunları özde başarırlar, sözde kalmaz. Hep Ak Partiyi eleştirdikleri konularda, geçmişi tekrar etmez ve liyakatli kadrolarla çalışırlar.
- Düşünün büyükşehir belediye başkanısınız, ben bir dönem daha yokum dememişsiniz ama takımızdaki pek çok ilçe belediye başkanı yol arkadaşınız yerinize göz dikmiş. Ben olsam çok rahatsız olurdum, yol arkadaşlarıma güvenim kalmazdı ve onları tasfiye etmek için elimden geleni yapardım. Tunç Soyer yakından tanıdığım naif kişiliği ile benim gibi davranmayacaktır. Başkasına ve çevreye zarar vermediği sürece hırs güzel bir motivasyon kaynağıdır. Aklımdaki soru şu; Tunç Soyer’in İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde yapamadığı hangi işleri küçük ilçelerinizde başardınız, ilçenizle ilgili tüm projelerinizi tamamladınız da mı daha üst makama adaysınız? Büyükşehir sizin hangi projelerinizi engelledi de kendisine destek yerine rakip oluyorsunuz? Bazı adaylar ne genel seçimde ne de belediye başkanlığı yaptığı ilçelerde geçen seçimde ikinci kez aday gösterilmedi, ne değişti de veya hangi başarınızla büyükşehir belediye başkanlığına adaysınız? Mevcut başkan ben aday olmayacağım demiş olsa belki bu tasarruf normal karşılanabilir. Şahsi fikrim CHP içindeki değişim sürecinden bir fırsat yaratmaya çalışıyorsunuz. Konunun halka hizmetten ziyade koltuk olduğunu hissettiriyorsunuz. Sizleri yakından tanıyan ve dostunuz olarak inanın şaşırmaktan öteye üzüldüğümü ifade etmek isterim. CHP seçmenini bilmem ama bu bende ihanet duygusu yaratıyor. Yılardır çok ihanete uğramış, verdiğim onca emeğe rağmen zarar verilmeye çalışılmış biri olarak ben dimdik ayaktayım. Bu büyük lokmaya talip olmanız bana geçen süreçte takımın bir parçası olamadığınız, kendinizi ilçenizin ikinci döneminden ziyade mevcut başkanın yerine taşıyacak işler yapmışsınız kaygısını yaratıyor.
Son söz İzmir iyi yönetilmeyi hak ediyor. İzmir 8500 yıllık tarihi, kültürü, insan kaynağı, hoşgörüsü, medeni yaşamı ile batıya en açık yüzünü kimsenin yere düşürmeye hakkı yok. AK parti takımını sahaya sürdü, rakibini bekliyor. CHP’nin adayları halen açıklamamış olması da bu sıkıntıları katlıyor. Siyasette sular bir an önce durulmalı. Kaos küslükleri, kırgınlıkları arttırır. İzmir için en hayırlısı olmasını diliyorum. Gelecek yazımda da Cumhur ittifakının stratejisi ile ilgili fikirlerimi paylaşmak ümidiyle.
Yorumlar
Kalan Karakter: