Ülkemizde Futbol birçok insan tarafından çok iyi bilindiği düşünülen, anlatma kısmına gelindiğinde sınırlı kelimelerle, bilindik cümlelerin tekrarlarını dinlediğimiz bir şekle büründü.
Maalesef ki bu tanım sektörün içindeki Futbolculardan, Teknik Adamlara, mesleği bırakmış Hakemlerden, kariyerlerini sonlandırmış Futbolculara kadar profesyonelleri kapsadığı gibi, Futbola olan ilgisini bilgi ile buluşturmaya çalışan yazarlara, meslek haline dönüştürme çabasında olan futbol yorumcularına kadar geniş bir kitlede görülmekte.
Futbol, Johan Cruyff’un “Futbol basit bir oyundur, zor olan onu basit oynamaktır.” sözü gibi sade, ancak derin anlamlar yükleyebileceğimiz kadar ince detaylara sahiptir.
İşte bu yazıda o detaylara değinmek istiyorum.
Futbol da belirleyici unsur toptur. Topun oyun alanındaki konumu, birey olarak almamız gereken pozisyon tekniğimizle ilişkiliyken, takım olarak almamız gereken pozisyon taktikle ilişkilendirilebilir.
Top ile ilk temas, sonrasında yapacaklarınızın habercisidir. Futbol teknik çalışmalarına başlarken de ilk olarak “Top Kotrollerini” öğrenmeli/öğretmeli/konuşmalıyız.
Aksi halde, Top Kontrolünü yapamayan sporcularımız olduğu gibi, Topa sahip olamadan şut atmasını isteyen antrenörlere, kontrol edilmeyen top ile atağa çıkamadığımızdan bahseden yorumculara sahip oluruz.
KONTROLLER dediğimizde;
*Ayak İçi ile Kontrol,
*Ayak Tabanı ile Kontrol,
*Ayak Dışı ile Kontrol,
*Ayak Üstü ile Kontrol,
*Diz Üstü ile Kontrol,
*Göğüs ile Kontrol,
*Kafa ile Kontroller her biri ayrı ayrı çalışılmalı. Tüm bu teknik becerilerin çok sık tekrarları ile, doğru öğrenme yöntemleri ve tanımları seçilerek mükemmelleştirilmesi amaçlanmalıdır.
Topu kontrol etmenin tek başına yetmediği, ardından da topa tek başına sahip olarak yapabildiğimiz, çevre kontrolü ve kısa mesafe/ uzun mesafe kat ettiğimiz top sürme çalışmalarını öğrenmeli/öğretmeli/konuşmalıyız.
Aksi halde topa sahip olmayı başaran, ancak sonrasında ne yapacağını bilemeyen, top kaybı yaşayan sporcularımız olduğu gibi, hemen top kaybına öfkelenen antrenörlerimiz, istatistiklere farklı anlamlar yükleyen yorumcularımız olacaktır. İşte bu durumda ;
VURUŞLAR dediğimizde;
*İç Vuruş,
*Dış Vuruş,
*Üst Vuruş,
*İç Üst Vuruş,
*Kafa Vuruşu diğerleri gibi tüm vuruşlar da ayrı ayrı çalışılmalıdır. Tüm bu Teknik Becerilerinde çok sık tekrarı ile, doğru öğrenme yöntemleri ve tanımları seçilerek mükemmelleştirilmesi amaçlanmalıdır.
Çalışmalar sadece günlük değil, haftalık, aylık programlar şeklinde, yıllık plana dahil edilmeli. Çalışan takımların yaş gruplarına uygun seviye ve drillerle çalışma programı zenginleştirilmeli. Tek düze çalışmalardan kaçınılmalı. Yapılacak tüm çalışmalar Futbolun doğasına uygun, dinamik hale getirilmeli.
Top ile yapabildikleriniz tekniğinizin seviyesi ile şekillenecektir. Dolayısı ile top ile ilk temasınız ne kadar kusursuz ise yapmak istediklerinizi yapma ihtimaliniz artacak, takım arkadaşlarınızı paslaşma ile oyuna dahil ettiğiniz anda da taktiğiniz oyunun bir parçası olacaktır.
Taktik kimi zaman “Santradan Oyun Başlangıcı” kimi zaman bir “Serbest Vuruş” için belirlenir. Kimi zaman bir “Korner” taktiği vardır. Kimi zaman bir “Taç Atışı” taktiği belirlersiniz. Yapmış olduğunuz analizlerden çıkardığınız sonuca göre, rakibinizin zaafına yönelik belirlediğiniz “Atak Yönü Değiştirme” de bir taktiktir. Eskilerin yaklaşımı ile “Kontra Atak” günümüzün moda tabiri ile “Geçiş Oyunu” bir taktik olarak kullanılabilir. Savunmadan Hücuma geçmek kadar, Hücumdan Savunmaya geçebilmekte hafta içi yapılacak Taktik çalışmaların bir parçası olmalıdır. Tabi ki bu çalışmalara cevap verebilecek Psikolojik Hazırlık ve Fiziksel Yeterlilik de önemli bir detaydır. Dolayısı ile oyuncuların yapabileceklerini, isteyebilme becerisi ve ön görüsüne sahip Teknik Ekipler de bu noktada farkı yaratmaktadır.
Kısaca “Taktik” ard arda telaffuz edilen dört/beş rakamın toplamının 11 etmesi ile (1:3:5:2 / 1:4:2:3:1 / 1:4:3:3 vb.) açıklanacak bir olgu da değildir. Telaffuz edilen bu rakamlar, oyun formasyonu ve genel hatları ile takım dizilişi hakkında bilgi verir.
Futbolda iki temel durum vardır. Top Bizde ve Top Rakipte. Bu iki hal de Hücum ve Savunma durumumuzu ortaya koyar.
Topun Bizde Olması hali ile hücum organizasyonlarımızı şekillendirmeyi amaçlarız. Topu kazandığımız noktada yapacaklarımız tüm takım tarafından genel hatları ile bilinmelidir. Kale çizgimizden dışarı attıkları top veya kalecimize ulaşan top ile Kalecimizin oyuna başlama şekli yapılacak taktik çalışmanın temelidir. Sonrasında belirlenen opsiyonlar oyunun seyrini şekillendirecektir. Günümüzün bir başka moda tabiri ile Geriden Oyun Kurma alışkanlığı olan takımlar kısa paslaşmaları tercih ederken, uzun pas opsiyonlarını küçümseyen yorumları garipsiyorum. Oysa ki bir çok defalar, savunmadan doğru zamanda, doğru yön ve şiddetle, rakip takım savunmasının arkasına atılan uzun pasların asist olduğuna şahit olmuşken.
Dolayısı ile hücum aksiyonlarımızda yaratacağımız çeşitlilik, kimi zaman geriden oyun kurma, kimi zaman kanat organizasyonları, kimi zaman merkezden hücum, savunma arkasına atılacak derin pasların denenmesi, sıfır çizgisine inen bireysel becerisi yüksek oyuncularımızın çıkardığı toplara verdiğimiz destek, hareketlilik, ceza sahası içi ve çevresinden yarattığımız şut fırsatları, duran top organizasyonları gibi birçok opsiyonu öğrenmeli/öğretmeli/konuşmalıyız.
Topun Rakipte Olması hali ile de savunma organizasyonlarımızı şekillendiririz. Son zamanlarda yine sıklıkla duyduğumuz bir tanım haline geldi “Topu Rakibe Bırakmak”. Oyunun doğasına aykırı bir tanım olarak geliyor benim kulağıma. Sizdeki etkisini bilmiyorum ama bendeki etkisi şu. Sanki hakemin ilk düdüğü ile son düdüğü arasında topun sizde olma ihtimali vardı da, topu rakibe bıraktınız. Şimdi şöyle düşünelim top bizdeydi, atak yaptık ve top auta çıktı. Biz topu rakibe mi bırakmış oluyoruz. Zaten top rakibe geçecekti. Aynı durum gol attığımız zamanda geçerli. Yani takım olarak bir hücum hakkımız var, atak ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın top rakibe geçecek.
İşte bu noktada bizim ne yapacağımız önemli. Futbolun Savunma Prensiplerini bilmeli ve topun rakibe geçtiği alan ve anda “Toparlanma- Oyalama” aksiyonlarımızı devreye sokmalıyız. Hemen ardından “Kademe-Destek” pozisyonuna takım halinde uyum göstermeliyiz. “Yoğunlaşma-Sıkıştırma” savunma yaptığımız alanı daraltmalı, tehlikeli olabilecek bölgelerde adam markajını ön planda tutmalıyız. Tüm bunlardan sonraki konsantrasyonumuz “Kontrol-Sınırlama” olurken zihinsel olarak hazır, odaklanmış, rakibin hareketliliğine cevap verebilen, gelişecek pozisyona göre vücudumuzu hazır tutabilmeliyiz. Savunma Prensiplerinin sonuncusu “Denge” yi sağlayarak bulunduğumuz alanın farkında, tehlikeli bölgelerde sayısal üstünlüğü sağlayabilen bir takım birlikteliğine ulaşmalıyız.
Özetle,
Futbolcu adaylarımız ve Futbolcularımız doğru ÖĞRENMELİ ki, önümüzdeki maçlara bakacağız demekten kurtulsun.
Antrenörlerimiz, Teknik Adamlarımız doğru ÖĞRETMELİ ki, futbolumuz artık yukarı doğru bir ivme yakalasın.
Yazarlarımız, Yorumcularımız doğru KONUŞMALI ki, izleyenler, dinleyenler, okuyanlar da gerçeği görsün.
En önemlisi her alanda LİYAKAT kelimesinin anlamını bilen yönetimlerimiz olsun ki, haklar sahiplerine kavuşsun.
Serhat GALİMANE
18.03.2022
Yorumlar
Kalan Karakter: