13 Ocak 2025 Pazartesi günü “Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi”nde “Aile Yılı” Tanıtım Programı düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın katılımıyla gerçekleşen toplantıda tema: "Ailemiz Geleceğimiz" olarak belirlendi…Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41. Maddesinde şu ifadeler yer alır aile konusuna dâir:
Madde 41 – Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.
Şimdi aile konusuna anayasanın 41. Maddesinin ruhuyla bakalım:
Öncelikle 3 evladın babası 2 torunun dedesi 70+1 yaşındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak konuya ilişkin görüşlerimi paylaşmak istiyorum kamuoyuyla:
Ülkemizde herhangi bir motorlu aracı, kullanmak için “Sürücü Kursları” vardır. Oralarda belli eğitimleri gördükten ve sınavları başardıktan sonra size araç kullanabilmeniz için “ehliyet” dediğimiz bir yeterlik belgesi verilir.
Oysabir ömür boyunca yol/hayat arkadaşlığı/yolculuğu yapacağınız bir kurumsal yapı olan aile kurumu konusunda hiçbir eğitim verilmez, ehliyet aranmaz… İsteseniz de kendinizi eğiteceğiniz bir kurum bulamazsınız. Tam da bu noktada çözüm ne?
Çözüm: ”Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı” uhdesinde ve ülke genelinde evlenmek isteyen gençlerin eğitim ve yeterlik belgesi alacakları; bir eğitim süreci yaşayacakları kurumsal yapıların oluşturulmasıdır.
Ör: Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından 2012 yılında hayata geçirilen ve 2023’e kadar yüzlerce kursiyere hizmet veren “Sağlıklı Evlilik Okulu”nda 50 döneme varan eğitimlerden yüzlerce kişi yararlanmış oldu.
“Bir Yastıkta Kocayalım” ve “Boşanmada Psikolojik İlk Yardım” kitaplarının yazarı Gülay KORKUT’un yönettiği kurslarda başlangıçtan itibaren epey süre ben de “Evlilikte Tatlı Dil” başlıklı sunumum ile yer almıştım. O eğitimler sırasında aynı grupta sözlüler, nişanlılar, evliler, boşanmış olanlar, eşini kaybetmiş olanlar, anne babalar, dedeler ve büyük annelerin yer aldığına tanık olmuş ve epey şaşırmıştım.
Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin kendi inisiyatifi ile yapmış olduğu bu hizmetin ne kadar önemli ve değerli olduğunu zaman geçtikçe daha iyi anlıyorum değerli okurlarım…
Geleneksel aile yapılarının, egemen olduğu geniş ailelerde, özellikle kapalı toplumlarda; ataerkil, aşiret vb yapıların egemen oldukları zamanlarda gençlerin evliliklerine büyükler karar verir ve yönetirlerdi. Doğrusuyla yanlışıyla küçük yaştan itibaren şakalarla, kız çocuklarına yakınlarının düğünlerinde gelinlik giydirilerek, erkek çocukları sünnet ettirilerek vb yöntemlerle psikolojik olarak evliliğe hazırlanırlardı..
Günümüzde geniş ailelerden çekirdek aileye geçilmesi, anne babaların çalışma koşulları sebebiyle en düşük ücretli bakıcıların ellerine teslim edilen yavrularımız kreşlerde, ana sınıflarında devamında da test ve tost dönemlerinden dolayı; üniversite sonrasında da kariyer ve akademik beklentilerden dolayı evlilik konusunda hep ötelenen ve ertelenen küçük yaşlarda alması gereken konuya ilişkin duygulardan mahrum bırakıldıkları için âdetâ evlilik denildiğinde konuya hep soğuk bakmaktadırlar.
Konunun bir başka yanı da kuşak çatışması kavramının ve kuşaklar arasındaki mesafelerin geçmişe göre baş döndürücü bir hızla açılması ve birbirinden kopmasıdır.
Tarih boyunca çocuk çocuktu, genç genç, büyükler de büyüktü. Dünyaya gelen her birey bu süreci sabırla yaşar idi. Çocuklar büyüklerin meclisine giremez, onların sohbetine izin verilmediği sürece katılamazlardı. Hatta kahveye babalar çağırılmaya gidilirse, kahveciye söylenir o içerideki babayı dışarıya çağırır, babanızla dışarıda görüşebilirdiniz…
Oysa şimdi aileye katılan çocuk bebekliğinden itibaren büyüklerin dünyasında olanı biteni, TV’siyle , cep telefonuyla, bilgisayarıyla, tabletiyle birlikte yaşamakta ve çok erken yaşlarda beynine yüklenen kendisini ilgilendirmeyen bilgiler, ruhuna yüklenen taşımaması gereken negatif duygularla büyümektedir… İyi mi kötü mü? Tartışılır elbette.
Bir de iletişim teknolojileri ve sosyal medya hesapları konusunda eğitim yetersizliğinden dolayı anneyi babayı geride bıraktıkları dönemden başlayarak bambaşka bir dünyaya doğru hızla yol alırken aynı hızla anne babanın değerlerinden de uzaklaşmaktadırlar.
Yeniden Anayasanın 41. Maddesine gelirsek:
“Madde 41 – Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.”
İfadelerinin bir açıklaması olan Cumhurbaşkanının konuya ilişkin açıklamalarındaki:
"Aile, bizim en kadim, en köklü müesseselerimizden biridir. Sosyal ve kültürel dokumuzun örülmesinde, asırlar ötesinden süzülüp gelen değerlerimizin bugüne ulaşmasında aile daima hayati rol oynamıştır. Toplumun özünü, cevherini, çekirdeğini teşkil eden aile kurumu, milli manevi değerlerimizin muhafazasında, bizler için vazgeçilmez bir yere ve öneme sahiptir. Tarihimize göz attığımızda, aile kurumu etrafında şekillenen toplumsal bilincin yüksek olduğu dönemlerde, devletin de milletin de güçlü bir konumda olduğunu görürüz.
Güçlü fertlerin güçlü aileye, güçlü ailenin güçlü millete, güçlü milletin de güçlü devlete giden yolun taşlarını döşediği yalnızca sosyolojik bir tespit değil aynı zamanda tarihi bir hakikattir. Bu hakikatin ışığında aile yapımızı korumak, tahkim etmek ve bizden sonraki kuşaklara zengin bir miras bırakmak, hepimizin görevidir. Tabii eğer aileyi güçlü kılmak istiyorsak, işe evvela aile fertlerinden başlamamız gerektiği de açıktır." Sözlerinin hayata sağlıklı geçirilebilmesinin sorumlusu yine devlettir.
"Türkiye, genç ve nitelikli nüfus bakımından kan kaybetmektedir"
"Öyle talepler öne sürülüyor ki gençlerimiz yuva kurmaktan korkuyor"
“Amacımız, ailelerimizi günümüzün tehlikelerine karşı daha dayanıklı kılmaktır”
"İdealimizi, güçlü aile ve güçlü nüfus yapısıyla gerçeğe dönüştüreceğiz"
Deniyorsa konunun sağlıklı bir şekilde yönetilebilmesi ve yönlendirilebilmesi devletin oluşturacağı kurumsal yapılarla mümkün olacaktır ve olmalıdır da!..
Bu duygularla “2025 Aile Yılı”nı kutluyorum ve Türk aile yapısına hayırlar ve güzellikler getirmesini diliyorum…
KARŞI/YAKA’DAN… SEVGİLERİMLE…
Yorumlar
Kalan Karakter: