Bugün 3 Mayıs Türkçüler Günü!..
Türkçülük Günü, 3 Mayıs 1944 tarihinde yaşanan “Irkçılık-Turancılık Davası”nın gerekçelerinden biri olarak gösterilen Hüseyin Nihal Atsız - Sabahattin Ali davasının 3 Mayıs 1944 tarihli duruşmasından sonra yaşanan "Ankara Nümayişi"ni anmak amacıyla, ilk defa 3 Mayıs 1945 tarihinde Tophane Askerî hapishanesinde Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan, Nejdet Sançar ve Reha Oğuz Türkkan vb arkadaşlarınca kutlanan, sonraki yıllarda da gelenekleşen bir gündür.
Türkiye Cumhuriyeti’mizin 100 yıllık döneminde yaşanan sayısız toplumsal olaylardan birisi olduğu gerçeği ve kabulüyle konunun asıl büyük ve derin anlamı üzerine dikkatinizi çekmek istiyorum değerli okurlarım.
542-745 arasında yaşayan GÖKTÜRK devletimizin ardından adında Türk kelimesi geçen ikinci devletimiz olan TÜRKİYE CUMHURİYETİ’mizin de 100. Yılını yaşıyoruz.
Tarihte Türklerin yaşadığı yörelere Türkiye tabiri ilk olarak Bizanslılar tarafından kullanılmıştır. 12. Yüz yıldan itibaren 2. Haçlı Seferinden itibaren de Anadolu topraklarına Türkiye tanımı Latince yazılan kaynaklarda görülmüştür.
Şu anda Orta Asya diye bizlere kabul ettirilen coğrafyanın adı da tarih boyunca hep Türkistan’dır. Nitekim 1093-1166 arasında yaşayan mutasavvıf şâir Ahmet Yesevî’yi tanıtan en yaygın lakabı da “Pîr-i Türkistan”dır…
Şu anda dünyada 300 milyon civarında insan Türkçe konuşmaktadır. İspanyol Üniversitelerinin yaptığı bir araştırmaya göre bu sayıyla Türkçe dünyada en çok konuşulan diller sıralamasında da 5. Sıradadır. En yaygın coğrafyada konuşulan diller sıralamasında da ilk sıralardadır.
Babür İmp. Büyük Selçuklu İmp, ve Osmanlı İmp. Gibi çok milletli, çok inançlı, çok dilli toplum yapısına sahip bütün imparatorluklar gibi Osm. İmp, da Türk ve Türkçülük kavramlarını öne çıkarmadan ümmet esasına göre devleti yönetmiştir.
- Dünya Savaşı sürecinde imparatorlukların çöküş sebepleri içerisinde ulus devlet yapılanmasına geçiş vardır.
Bu sosyal değişimle nasıl ki Çin, Alman, İtalyan, Fransız, İngiliz vb adıyla devletler kurulmaya başladıysa bunlara misal İstaklâl Harbi’nin ardından kurulan devletimize de Türkiye Cumhuriyeti adı verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyetine gelişteki süreçte 1912’de kurulan “Türk Ocakları” ve “Türk Yurdu” dergisinin konumunu hatırlamak gerekiyor haliyle…
Sözün burasında İstiklâl Harbi’nin başarıyla sonuçlanmasının ardından yeni kurulan devletimize “Türkiye Cumhuriyeti” adı verilirken, 2525. Sayılı kanunun : 21/6/1934’te kabulüyle 2/7/1934 tarih ve 2741 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmasının ardından Mustafa Kemal’e Türk’ün atası anlamına gelen ATATÜRK SOYADININ verilişi de devlet yapılanmasındaki Türklük kavramının belirleyici olduğu ilkesinin bir yansımasıdır…
Atatürk’in Türkçülüğünü ortaya koyan en önemli sözü de Sovyetler Birliği’nin dağılacağı hakkındaki sözüdür:
“Bugün Sovyetler Birliği, dostumuzdur; komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bu günden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir… Bizim bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır. Manevi köprüleri sağlam tutarak. Dil bir köprüdür… İnanç bir köprüdür… Tarih bir köprüdür… Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Onların (Dış Türklerin) bize yaklaşmasını beklemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli…”
Ve Atatürk’ün tarihe altın harflerle yazdırdığı sözü:
“NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!..”
KARŞI/YAKA’DAN… SEVGİLERİMLE…
Yorumlar
Kalan Karakter: