"4. GÖÇMEN OYUNLARI"NIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Yayınlanma :
30.09.2022 10:46
Güncelleme
: 30.09.2022 10:46
29 Eylül akşamı 19.30’dan itibaren TRT AVAZ’da “Canlı Yayın” diye verilen 4. Göçmen Oyunlarının Açılış Törenini izliyorum.
29 Eylül-2 Ekim arasında yaşanacak olan, Bursa’nın İznik ilçesinde İznik Gölü kıyısında gerçekleştirilen oyunlara 102 ülkeden üç binin üzerinde sporcunun katıldığı bilgisini öğreniyoruz.
Ekranlara yansıyan konuşmalar ve görseller izleyicileri, destanlar çağından Altaylar’dan Tuna’ya bir kültür gezisine çıkarıyor. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin geleneksel dansları ile atlı oyunları insanı mest ediyordu doğrusu.
Malazgirt’ten Türkiye Cumhuriyetinin bugününe uzanan çizgide sergilenen halk oyunları oyuncuların özgün giysileriyle sundukları gösteriler insana hem heyecan veriyor, hem de ruhen dinlendiriyordu.
1071Malazgirt Savaşından 10 yıl sonra elde edilen ve başkent yapılan İznik, Hrıstiyanlık açısından da MS 325’te 1. İznik Konsili’nin toplandığı ve yaptırım kararları aldıkları önemli bir merkezdi İznik.
2014’te ilk kez Kırgızistan’da Issıg Göl kenarında yapılan Göçmen Oyunları bu yıl bu sefer ülkemizde yine bir göl kenarında İznik Gölü kenarında yapılmaktadır.
Oyunların danışmanı Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, göçmenlik ve oyunlar hakkında bir ön bilgilendirme anlamında soruları cevaplandırıyor ve şunları söylüyor:
“Eski Türk toplulukları su ve otlakları takip ederek yaşardı. Yaz ve kış mevsimine bağlı olarak otlak ve barınma alanları tespit edilir, boyların her biri kendi otlaklarına göre göç ederek hayatlarını sürdürürdü. Bozkırlarda yaşam, zor şartlardan ötürü sağlıklı, kuvvetli, dayanıklı ve dinamik bünyelere sahip olmayı da gerektirirdi. Uçsuz bucaksız bozkırlarda hayatta kalmak için spor yapmak çok önemliydi. Spor sayesinde de çoğu meydan savaşı kazanıldı.”
Taşağıl, “Oyunlar, zaman içinde toplumda herkesin ilgiyle takip ettiği -festivaller, büyük eğlenceler, yarışmalar düzenlenerek kültürel boyut kazanmıştır. Bu durum toplumda her yaştaki insanı sağlıklı, mutlu yaşamaya sevk ettiği için her zaman değer görmüştür. Göçebe oyunları etrafında gelişen Türk kültürü etnografik, folklorik, inanç, mitolojik vs. açılardan nesilden nesle aktarılarak 21’inci yüzyıla kadar gelmiştir. Sadece bir spor oyunu değil büyük bir kültürel hazinedir”
Dünya Göçebe Oyunları ilk kez Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla 2014’te Kırgızistan’da Issık Gölü çevresinde gerçekleştirilmişti. İkinci etkinlik 2016’da, üçüncüsü ise 2018’de yapılmıştı.
4.sü Göçmen Oyunları bu sefer Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayesinde ve Dünya Etnospor Konfederasyonu öncülüğünde gerçekleştirilecek olan oyunların açılışında TC Cumhurbaşkanı baştan sona belki de ilk kez siyasetten uzak, kültür ve sanatla bezeli bir konuşmayla sporculara ve ekip sorumlularına “Hoş Geldiniz!” diyordu.… Konuşmanın bitiminden itibaren süren coşkuyu yerinde yaşamak vardı diye de hayıflanmadım dersem yalan olur.
Değerli okurlarım, göçmen: 1-Kendi yurdunu bırakıp yerleşmek üzere başka bir ülkeye göçen kimse; aile, topluluk: Ör: Kavimler Göçü 2- Ekonomisi hayvancılığa bağlı olan yerlerde mevsime göre yer değiştiren kimselere denir: Yörükler
Muhacir: Hicret eden, göç eden; göçmen demektir.
Son yıllarda bir de mülteci kelimesi girmiş bulunmaktadır günlük hayatımıza ki, ülkesinde can güvenliği olmadığı için bir başka ülkeye sığınan kimselere denmektedir ki göçmen/muhacir ile mülteci kelimesi arasında dağlar kadar fark vardır.
Bizim Denizli’nin Güney ilçesinde de motorlu araçlar devreye girinceye kadar her yıl ilçe insanının çoğu ilçeden üzüm bağlarına göçerdi; hatta, beş, altı, yedi ayını bağlarda geçiren kimseler olurdu.
Ayrıca Bodrum, Köyceğiz, Marmaris taraflarında kışı geçiren Yörükler günlerce sürüleriyle Güney üzerinden yayan yürüyerek Afyonkarahisar ya da Uşak taraflarına giderlerdi. Dolayısıyla bu insanlar nereye göçerlerse göçsünler, hayat devam ettiği için zaman içinde toplumda herkesin ilgiyle takip ettiği festivaller, büyük eğlenceler, yarışmalar düzenlenmesine ve kültürel boyut oluşmasına vesile olurlardır.
Göçmenlik olgusu yüz yıllar içerisinde hep ola gelen sosyal bir vakıa olduğu için gittikleri yerlere kendi kültürel değerlerini taşırken aynı zamanda da kendileri karşılaştıkları toplumların kültüründen etkilenmişlerdir. Bu da sürekli bir kültürel yenilenme gibi bir sonuç oluşturmuştur.
Dar alandaki göçebelikten tarih boyunca durmadan yer değiştiren Türk milletinin yer yüzü göçlerinde karşılaştıkları büyük medeniyetler, inançlar ve güçlü kültürlerden neler alıp verdiğinin muhasebesi yapılsa bilmem içinden çıkılabilir mi?
Bu oyunların açılışını ekranlardan seyrederken bir kere daha şu gerçeği gördük ki, dijital çağın Türk milletine ufak tefek kültür erozyonlarının yanında çok büyük katkıları olmaya başladığı bir gerçektir:
Yer yüzüne yayılmış bulunan üç yüz milyon civarındaki Türk milletinin mensupları birbiriyle buluşmakta, kucaklaşmakta, tarih boyunca hiç olmadığı kadar birbirine yakınlaşmaktadır.
İşte Türkiye Cumhuriyetinin ve Türk dünyasının en büyük şansı da budur. Göçler nedeniyle bin yılı aşkın süredir birbirinden kopuk yaşamış olan dünya Türklüğü birbiriyle buluşmaktadır. Teknolojiyi ve dijital çağı işte bu nedenle seviyorum.
Dileğimiz 4. Göçmen Oyunlarının 44. Ve 444.cülerinin yapılması ve yaşanmasıdır.
Atatürk’ümüzün bizlere kazandırdığı ruh ile:
Ne mutlu Türk’üm diyene!..”
SEVGİYLE…
29 Eylül-2 Ekim arasında yaşanacak olan, Bursa’nın İznik ilçesinde İznik Gölü kıyısında gerçekleştirilen oyunlara 102 ülkeden üç binin üzerinde sporcunun katıldığı bilgisini öğreniyoruz.
Ekranlara yansıyan konuşmalar ve görseller izleyicileri, destanlar çağından Altaylar’dan Tuna’ya bir kültür gezisine çıkarıyor. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin geleneksel dansları ile atlı oyunları insanı mest ediyordu doğrusu.
Malazgirt’ten Türkiye Cumhuriyetinin bugününe uzanan çizgide sergilenen halk oyunları oyuncuların özgün giysileriyle sundukları gösteriler insana hem heyecan veriyor, hem de ruhen dinlendiriyordu.
1071Malazgirt Savaşından 10 yıl sonra elde edilen ve başkent yapılan İznik, Hrıstiyanlık açısından da MS 325’te 1. İznik Konsili’nin toplandığı ve yaptırım kararları aldıkları önemli bir merkezdi İznik.
2014’te ilk kez Kırgızistan’da Issıg Göl kenarında yapılan Göçmen Oyunları bu yıl bu sefer ülkemizde yine bir göl kenarında İznik Gölü kenarında yapılmaktadır.
Oyunların danışmanı Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, göçmenlik ve oyunlar hakkında bir ön bilgilendirme anlamında soruları cevaplandırıyor ve şunları söylüyor:
“Eski Türk toplulukları su ve otlakları takip ederek yaşardı. Yaz ve kış mevsimine bağlı olarak otlak ve barınma alanları tespit edilir, boyların her biri kendi otlaklarına göre göç ederek hayatlarını sürdürürdü. Bozkırlarda yaşam, zor şartlardan ötürü sağlıklı, kuvvetli, dayanıklı ve dinamik bünyelere sahip olmayı da gerektirirdi. Uçsuz bucaksız bozkırlarda hayatta kalmak için spor yapmak çok önemliydi. Spor sayesinde de çoğu meydan savaşı kazanıldı.”
Taşağıl, “Oyunlar, zaman içinde toplumda herkesin ilgiyle takip ettiği -festivaller, büyük eğlenceler, yarışmalar düzenlenerek kültürel boyut kazanmıştır. Bu durum toplumda her yaştaki insanı sağlıklı, mutlu yaşamaya sevk ettiği için her zaman değer görmüştür. Göçebe oyunları etrafında gelişen Türk kültürü etnografik, folklorik, inanç, mitolojik vs. açılardan nesilden nesle aktarılarak 21’inci yüzyıla kadar gelmiştir. Sadece bir spor oyunu değil büyük bir kültürel hazinedir”
Dünya Göçebe Oyunları ilk kez Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla 2014’te Kırgızistan’da Issık Gölü çevresinde gerçekleştirilmişti. İkinci etkinlik 2016’da, üçüncüsü ise 2018’de yapılmıştı.
4.sü Göçmen Oyunları bu sefer Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayesinde ve Dünya Etnospor Konfederasyonu öncülüğünde gerçekleştirilecek olan oyunların açılışında TC Cumhurbaşkanı baştan sona belki de ilk kez siyasetten uzak, kültür ve sanatla bezeli bir konuşmayla sporculara ve ekip sorumlularına “Hoş Geldiniz!” diyordu.… Konuşmanın bitiminden itibaren süren coşkuyu yerinde yaşamak vardı diye de hayıflanmadım dersem yalan olur.
Değerli okurlarım, göçmen: 1-Kendi yurdunu bırakıp yerleşmek üzere başka bir ülkeye göçen kimse; aile, topluluk: Ör: Kavimler Göçü 2- Ekonomisi hayvancılığa bağlı olan yerlerde mevsime göre yer değiştiren kimselere denir: Yörükler
Muhacir: Hicret eden, göç eden; göçmen demektir.
Son yıllarda bir de mülteci kelimesi girmiş bulunmaktadır günlük hayatımıza ki, ülkesinde can güvenliği olmadığı için bir başka ülkeye sığınan kimselere denmektedir ki göçmen/muhacir ile mülteci kelimesi arasında dağlar kadar fark vardır.
Bizim Denizli’nin Güney ilçesinde de motorlu araçlar devreye girinceye kadar her yıl ilçe insanının çoğu ilçeden üzüm bağlarına göçerdi; hatta, beş, altı, yedi ayını bağlarda geçiren kimseler olurdu.
Ayrıca Bodrum, Köyceğiz, Marmaris taraflarında kışı geçiren Yörükler günlerce sürüleriyle Güney üzerinden yayan yürüyerek Afyonkarahisar ya da Uşak taraflarına giderlerdi. Dolayısıyla bu insanlar nereye göçerlerse göçsünler, hayat devam ettiği için zaman içinde toplumda herkesin ilgiyle takip ettiği festivaller, büyük eğlenceler, yarışmalar düzenlenmesine ve kültürel boyut oluşmasına vesile olurlardır.
Göçmenlik olgusu yüz yıllar içerisinde hep ola gelen sosyal bir vakıa olduğu için gittikleri yerlere kendi kültürel değerlerini taşırken aynı zamanda da kendileri karşılaştıkları toplumların kültüründen etkilenmişlerdir. Bu da sürekli bir kültürel yenilenme gibi bir sonuç oluşturmuştur.
Dar alandaki göçebelikten tarih boyunca durmadan yer değiştiren Türk milletinin yer yüzü göçlerinde karşılaştıkları büyük medeniyetler, inançlar ve güçlü kültürlerden neler alıp verdiğinin muhasebesi yapılsa bilmem içinden çıkılabilir mi?
Bu oyunların açılışını ekranlardan seyrederken bir kere daha şu gerçeği gördük ki, dijital çağın Türk milletine ufak tefek kültür erozyonlarının yanında çok büyük katkıları olmaya başladığı bir gerçektir:
Yer yüzüne yayılmış bulunan üç yüz milyon civarındaki Türk milletinin mensupları birbiriyle buluşmakta, kucaklaşmakta, tarih boyunca hiç olmadığı kadar birbirine yakınlaşmaktadır.
İşte Türkiye Cumhuriyetinin ve Türk dünyasının en büyük şansı da budur. Göçler nedeniyle bin yılı aşkın süredir birbirinden kopuk yaşamış olan dünya Türklüğü birbiriyle buluşmaktadır. Teknolojiyi ve dijital çağı işte bu nedenle seviyorum.
Dileğimiz 4. Göçmen Oyunlarının 44. Ve 444.cülerinin yapılması ve yaşanmasıdır.
Atatürk’ümüzün bizlere kazandırdığı ruh ile:
Ne mutlu Türk’üm diyene!..”
SEVGİYLE…
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yorumlar
Kalan Karakter: