Yarın 9 Eylül 1922’nin 101. Yılını yaşayacağız değerli okurlarım.
9 Eylül 1922 tarihi üç yıllık bir millî mücadelenin sonunda Türk Ordularının işgalci Yunan Ordularını geldikleri noktadan İzmir Körfezi’nde denize döktüğü sevinç günümüzdür; Bu sevinçle birlikte İzmir’in dağlarında çiçeklerin açtığı gündür.
Ne diyordu marşımız:
İzmir'in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa
…….”
9 Eylül’e gelinen zaferlerin başlangıcında ne vardı derseniz; 26 Ağustos’ta başlayan “Büyük Taarruz”vardı.
Şâir Yahya Kemal Beyatlının 26 için yaptığı şâir duası nasıldı derseniz bir de onu hatırlayalım derim:
“26 Ağustos
Şu kopan fırtına Türk Ordusu’dur ya Rabbi,
Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi,
Ta ki, yükselen ezanlarla müeyyed nâmın
Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâmın.”
O gün uzun yıllardır sürüp gelen savaşların bezdirdiği Türk insanı adına yapılan bir yürek duası olan bu dua sanki kabul olmuştur ve 9 Eylül günü zaferle noktalanmıştır.
Bilindiği gibi, 15 Mayıs 1919 tarihinde, emperyalist devletlerin özellikle de İngiltere’nin desteğiyle Megola İdeali gerçekleştirmek ve Batı Anadolu’yu işgal etmek amacıyla Yunan ordularının güzel İzmir’imize asker çıkararak işgali başlattığı karanlık bir günün tarihidir. İstiklâl Marşı şâirimiz Mehmet Âkif ERSOY’un sözüyle:
“Tarih tekerrürden ibarettir” derler;
İbret alsaydık, tekerrür eder miydi hiç!..” dediği gibi
Türk tarihinde devlet ve millet hayatını olumlu ya da olumsuz olayları ondan ibret almak için ve bir daha tekerrür etmemesi için anmalıyız ve anlamalıyız…
9 Eylül’ün, 101. Yılı’nı, heyecanlarla, sevinçlerle coşkularla, sevgilerle kutlama sebebimiz de 9 Eylül 1922 olaylarının öncesi ve sonrasındaki olaylardan ibret almak ve tarihin tekerrür etmemesi için üzerimize düşen görevleri bilmek, idrak etmek ve vazife şuuruyla yerine getirmek içindir.
Eylül ayının millî mücadele tarihinde özel bir yeri vardır. Öncelikle 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal’in 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresinde verdiği en zorlu mücadelelerden birisi Amerikan mandacılığı/korumacılığı isteyen delegelere karşı verdiği mücadeledir. Kongrede delegelerin çoğu bu manda fikri taraftarı iken ve İstanbul Hükümetiyle İngiliz gizli servisinin kirli oyunlarına rağmen Mustafa Kemal dirayetli lider kimliği sayesinde istediği sonucu elde etmiş millî mücadeleye giden yolda büyük bir engeli aşmış ve “YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM!..” kararıyla noktalanmıştır Sivas Kongresi de…
ABD Başkanı Wilson’un Anadolu’ya gönderdiği General Harbord başkanlığındaki heyetle 7 Eylül’deki görüşmesindeki bir konuşmayı, Alev Coşkun, “Samsun’dan sonra en zor 19 Ay” kitabında şöyle anlatır:
Harbord: …. Milletinizi ölümden ancak manda idaresini kabul etmenizle kurtarabilirsiniz! Sözlerine karşılık olarak Mustafa Kemal şu cevabı verir:
-“…… biz emperyalistlerin eline düşen bir kuş gibi yavaş yavaş ve sefil/alçakça bir ölüme mahkum olmaktansa, babalarımızın oğulları sıfatıyla vuruşa vuruşa ölmeyi tercih ederiz.” der.
İşte millî mücadele için rütbelerini bırakan ve sivil bir insan olan Mustafa Kemal’i başarıya götüren bu inançtır. “Müdafaa-i hukuk” ve “Kuvayı Milliye” örgütleri bu inançla yapılanmış, bütünüyle bir millet bu inançla İstiklâl Harbini yapmış ve yaşamıştır.
Mustafa Kemal önderliğinde yaşanan bu İstiklâl Harbi, emperyalizme karşı dünyada verilen ilk bağımsızlık savaşı / başkaldırı olmuştur. 23 Nisan 1920’de açılan TBMM eliyle yürütülen Millî Mücadele Sakarya Meydan Muharebesinin ardından “26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz” ile “30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi”yle gelen büyük zaferle başlayan kovalamacada 1 Eylül’den itibaren gün be gün yerleşim yerleri işgalci Yunan güçlerinden kurtarılmıştır:
Nihayetinde 9 Eylül 1922 günü, Fahrettin Altay komutasında İzmir’e giren süvarilerimizden Teğmen Ali Rıza Akıncı ile Yüzbaşı Şerafettin aynı gün İzmir Konak Meydanı’ndaki Hükümet Konağında üç yıldır gönderden inmeyen Yunan bayrağını indirerek yerine Ay yıldızlı al bayrağımızı göndere çekmişlerdir.
9 Eylül 1922, çöken bir imparatorluktan Gazi Mustafa Kemal önderliğinde demokratik, çağdaş, laik ve modern bir Türkiye Cumhuriyeti’nin yaratılma sürecinin başlangıç tarihi olup, her dokuz Eylül’de hem İzmirliler hem bütün Egeliler bu kurtuluş ve kuruluş bayramını 101 yıldır büyük bir coşku ile kutlamaktadır.
İzmir’imizin bu özel gurur gününü sonsuza dek kutlama azmî ve kararlılığı ile; başta Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları olmak üzere: Bütün şehit ve gazilerimizle onları doğuran anaları ve kahraman kadınlarımızı saygıyla, sevgiyle, rahmetle ve minnetle anıyoruz. Ruhları şâd olsun…
“İzmir’in Dağlarında Çiçekler Açar” marşının youtube’den müziğini dinlerken beraberinde de bizim şiirimizi okuyunuz derim:
EGE’YE-ATA’YA SELAM
Üzüme selam.
Yurdumun incisi Ege’ye …
Üzüm yüklü güzüne selam…
İncire selam.
Toprağın bereketi Ege’ye…
İncir tadında sözüne selam…
Zeytine selam.
Kiraz boyalı Ege’ye…
Ozana, mızraba, sazına selam…
Ağustosa selam.
Dumlupınar’dan Belkahve’ye…
Uçarak gelen kısrağa selam…
Eylüle selam.
Kanatlamış atlarıyla körfeze…
9 Eylül nişanlı İzmir’e selam…
Zeybeğe selam…
Zeybekler başıydı Sarızeybek’e…
Gazi’ye, Kemal’e, Ata’ya selam…
Bayrağa selam.
Hilale, yıldıza alına selam…
Edirne’den Ardahan’a, Ardahan’dan Edirne’ye,
Yurduma selam…
Yorumlar
Kalan Karakter: