“Ey, mavi göklerimin beyaz ve kızıl süsü
Kız kardeşimin gelinliği, şehitimin son örtüsü!..”
Dizeleriyle başlayan, millî bayramlarımızda coşkuyla seslendirdiğimiz şiirimizdir “Bayrak” şiirimiz.
5 Ocak 1940’ta Adana’da, Adana Erkek Lisesi Edebiyat Öğretmeni Arif Nihat ASYA tarafından yazılmıştır.
Yazılış gerekçesinin hikâyesi de Yavuz Bülent Bakiler’in kitabında yer alan şekliyle AN Asya’nın kendi ağzından şöyledir:
“Hatay, Gazinin gayretiyle 7 Temmuz 1939'da Türkiye'ye bağlanmıştı. Türkiye yeni bir sevinç içindeydi. Bu sevinci Adana da büyük coşkunluklarla yaşıyordu.
Adana'nın Fransız işgalinden kurtuluşu, bildiğiniz gibi 5 Ocak 1922'dir.
Bu bakımdan her sene 5 Ocak gününde Adana'da büyük şenlikler yapılır. Adeta yer yerinden oynar. Şehrin bir saat kulesi var, bir de Ulu Cami minaresi. İşte o saat kulesiyle Ulu Cami minaresi arasına her senenin 5 Ocak kutlamalarında kocaman bir bayrak asılır. On beş izcinin kolları üzerinde taşınan bir bayrak.
Hatay Türkiye'ye bağlandığı için 1940 yılının 5 Ocak kutlamalarının daha bir güzel, daha heyecanlı olması isteniyordu. O bakımdan Adana Maarif Müdürlüğünden bizim okula bir yazı geldi. Yazıda mealen deniyordu ki:
“5 Ocak kutlamasında... o güne uygun şiirin liseniz öğrencilerinden biri tarafından okunması..."
Lise müdürü bu konuda beni vazifelendirdi. Ben de öğrencilerim arasından üç dört kişi seçtim.
-Gidin kütüphanelerde araştırın.. Güzel bir şiir bulun. Pek duyulmamış bir şiir olsun. Meşhurların da kitaplarını karıştırın, adı pek duyulmamış şairlerin de.
Çocuklar gittiler. Birkaç gün sonra geldiler.
-Efendim bulamadık dediler.
-Bulamadık olur mu diye öfkelendim. Gözünüzü dört açarak bir daha araştırın dedim. Çocuklar çıkıp gittiler. Üç dört gün sonra elleri yine boş geldiler.
E peki ne olacak? Kendi kendime dedim ki:
“Arif bu şiiri sen yazacaksın!"
Bir gün sonra da 5 Ocak. Adana'da Ocak mahallesinde oturuyorum. O zamanlar bugünkü evlerde günün her saatinde elektrik yok. Geceleri petrol lambası yakıyoruz.
El ayak ortalıktan çeklince petrol(gaz) lambasının yorgun ışığı altında bayrağımıza sığınarak kalemi elime aldım. Şafak sökerken Bayrak şiiri hazırdı. O gece, şiiri nasıl yazdımsa, öylece kaldı. Üzerinde ikinci bir defa oynamadım."
Arif Nihat Asya’nın kaleminden dökülen millî duygu yüklü şiiri yalnızca bayrak şiiri değildir elbette: Fetih Marşı, Meçhul Asker, Ağıt, Kalk Yiğitim, Yoğuz, Tanrıya Sesleniş vb şiirleri de onun millî duygularla çarpan yüreğinin sesi olan şiirleridir.
Mevlana, Dua ile Naat şiirleri de onun Mevlevîlik duygusuyla yüklü gönül hassasiyetlerinin dışa vurumudur.
1904 Çatalca-İstanbul doğumlu olan Arif Nihat ASYA’nın çocukluğu altı yüz yıllık muhteşem bir maziye sahip olan Osmanlı Devleti’mizin çöküş sürecinin acılarını yaşayarak geçmiştir:
1912 Balkan Savaşı çıktığında 8 yaşındadır.
1914-1918 1. Dünya Savaşı yıllarında 10-14 yaş aralığındadır.
1919-9 Eylül 1922 arasında yaşanan Millî Mücadele ile verilen bir İstiklâl Harbi döneminde 14-17 yaşlarındadır. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanı sırasında ise 18 yaşındadır.
Arif Nihat Asya daha bebekken babasını kaybeder. Üç yaşındayken annesi ikinci bir evlilikle Filistin’e gider. Çocukluğu babasız ve annesiz bir şekilde babaannesi ve halalarının yanında geçer. Eğitimi de bir köy okulunda Örçünlü’de başlar.
Balkan Savaşı öncesinde geldikleri İstanbul’da mahalle mekteplerine gider. 1. Dünya Savaşı yıllarında Rüşdiyede okur. Lise yılları yatılı öğrenci olarak Bolu ve Kastamonu’da geçer. Millî duygularıyla şiirler yazar. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulundan Edebiyat Öğretmeni olarak mezun olur.
Mezuniyet sonrasında 1928'de edebiyat öğretmeni olarak Adana'ya tayin olur. Adana Kız Lisesi ve Erkek Lisesi'nde öğretmenlik ve idarecilik yapar.
Adana'da öğretmenlik yaptığı dönemde 1933 yılında Üsküdar Mevlevihanesi'nin son şeyhi Ahmet Remzi Akyürek'le tanışan Arif Nihat, dervişlik çilesini çekip Mevlevilikte şeyhlik makamına kadar yükselir.
1939-1945 arası, 2. Dünya Savaşı Yıllarıdır…
Malatya Lisesi'ne müdür olarak atanıp Adana'dan ayrılan şair, Malatya Lisesi Müdürü iken Maarif Vekili Hasan Ali Yücel ile yaşadığı sert tartışma nedeniyle huzursuzluk yaşar. Üç yıl kadar Malatya'da çalıştıktan sonra yeniden edebiyat öğretmeni olarak Adana Erkek Lisesi'ne döner. 1948'de Edirne Lisesi'ne sürgün edilir.
1950 Türkiye genel seçimlerinde Demokrat Parti'nin listesinden Seyhan (Adana) Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girer. Dönem sonunda Eskişehir Lisesinde öğretmenlik yapar. 5. Dönem Eskişehir Milletvekili olur.
1955 yılından itibaren Ankara Gazi Lisesi'nde ve Ankara Polis Koleji'nde edebiyat öğretmenliği yapar.
Kıbrıs'ta görevlendirilip iki yıl da Lefkoşa Erkek Lisesi'nde görev yaptıktan sonra 1962'de Ankara'ya döner ve Gazi Lisesi'nden emekliye ayrılır.
Emeklilik sonrasında Yeni İstanbul, Sabah gazetelerinde yazılar yazar.
Aralık 1974'ün sonlarında hastalanır ve 5 Ocak 1975'te Hak’ka yürür… Ankara Karşıyaka Mezarlığı'nda defnedilir.
Milliyetçi şiirleriyle tanınan Arif Nihat Asya, yurdun güzelliklerini, doğasını anlatan, kimi zaman yergici ama Türklüğü yücelten şiirler yazmıştır.
Şiirlerinde günlük Türkçeyi bir sanat dili haline getirerek kullanan Arif Nihat'ın rahat, özentisiz ve sade bir üslubu vardır. Şiiri üzerinde Yahya Kemal'in açık tesiri görülmektedir.
KİTAPLARI:
Kanatlarını Arayanlar, Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, Kubbeler Ses ve Toprak, Top Sesleri, Dualar ve Aminler, Kökler ve Dallar , Aramak ve Söyleyememek, Fatihler Ölmez ve Takvimler, Ayın Aynasında
ŞİİR KİTAPLARI
Heykeltıraş (1924), Yastığımın Rüyası (1930), Ayetler (1936) Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor (1946), Kubbe-i Hadrâ (Mevlana üzerine, 1956), Kökler ve Dallar (1964), Emzikler (1964), Dualar ve Aminler (1967), Aynalarda Kalan (1969), Bütün Eserleri (1975-1977)
RÜBAİLERİ
Rübaiyyat-ı Arif 1, Rübaiyyat-ı Arif 2, Rubaiyyat-ı Ârif (rubailer, 1956) Kıbrıs Rubaileri (rubailer, 1964, 1967), Nisan (rubailer, 1964), Kova Burcu (rubailer, 1967), Avrupa'dan Rubailer (1969), Şiirler (Ahmet Kabaklı derledi, 1971) Bütün Eserleri (1975-1977, Ötüken Yayınları), Bayrak (1940), Çocuk ve Ağaç, Bayrak Şiiri
DÜZ YAZILARI
Kanatlar ve Gagalar (özdeyişler, 1946), Enikli Kapı (makaleleri, 1964)
Yazıya mademki “Bayrak Şâiri”miz diye başladık, o halde yazımızı da şâirimize rahmetler dileyerek BAYRAK şiiriyle noktalayalım.
BAYRAK
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
Arif Nihat ASYA
KARŞI/YAKA’DAN… SEVGİLERİMİZLE…
Yorumlar
Kalan Karakter: