19-20 Şubat Çarşamba-Perşembe günlerinde ilk cemre havaya düştü.
7 Gün sonra 27 Şubat’ta suya düşerken cemre; 6 Mart günü de toprağa düşecektir….
Cemre, Arapçada; Kor ateş olarak geçmektedir.
Arap kültür ve inancında cemre varlığı ile havanın, suyun ve toprağı ısıtarak baharın gelmesine vesile olur… Böylece baharın habercisi ve müjdecisi olmanın yanında 21 Mart Nevruz ile 6 Mayıs Hıdrellez günleriyle halk takvimindeki iki mevsimin değişim günlerine de hazırlamaktadır insanı, doğayı ve sosyal hayatı.
Halk Takvimi, yılı ”kasım günleri-kış” ve ”Hızır günleri-yaz” diye ikiye böler:
Kasım günleri-kış, miladi takvime göre 8 Kasım’da başlar ve 179 gün sonra 5 Mayıs’ta sona erer.
Hızır günleri-yaz ise 6 Mayıs’ta başlar ve 186 gün sürerek 7 Kasım’da sona erer. Denizli yöresinde ise dutların olgunlaşıp/tatlanıp yenmesi yazın başlangıcı olarak kabul edilir.
Güzel ülkemizde sosyal olaylarda beklenmeyen ikilemler yaşanırken bu yıl bu ikilemlerin doğal olaylarda da yaşanıyor oluşuna tanıklık ediyoruz.
Şöyle ki: 19-20 Şubat 2025 günlerinde kor ateş anlamındaki Cemre havaya düşerken, yurdumuzun büyük bir bölümüne de kar düşüşüne/yağışına tanık oluyoruz.
İstanbul’da 20 Mart günü okullar tatil iken kar yağışı nedeniyle 21 Mart Cuma gününün de tatilin sürdüğü bilgisine ulaşıyoruz İstanbul Valisi sayınDavut Gül’ün açıklamalarından.
Kar tatili sadece İstanbul’la sınırlı mıydı? Hayır!.. 35 ilimizde daha 20 Şubat 2025 Perşembe günü eğitime ara verildiğini öğreniyoruz…
Peki bu haberler iyi mi, kötü mü? Kar yağışına bağlı eğitime ara verilmesini hayra mı yormalıyız, başka bir şeye mi yormalıyız?
Son yıllarda küresel ısınmaya bağlı olarak yurdumuzdaki pek çok sulak alanın ve gölün kuruduğu gerçeğini yaşıyoruz değerli okurlarım. Konuya bu açıdan bakınca toprağın suya kanması için karla kaplanması susuzluğun çözümü için insana umut veriyor. Ayrıca İzmir’imiz dahil büyükşehirlerin su ihtiyacını karşılayan barajların suyla dolacak olması da ayrı bir umut verici gelişme…
Bu konuyu iki şiirle noktalayalım derim müsaadenizle değerli okurlarım!..
CEMRE – Tuğçe KANTAROĞLU’ndan…
Bütün çocukların adı Cemre olsa,
Çocuklar düştükçe ağlamasa,
Bizde Cemre düştü desek,
Baharın gelişini kutlasak…
Mesala toprağa düşse çokcuk
Toprağa Cemre düştü diye sevinsek,
Doğa yeniden filizlenzse,
Bizde umutlansak…
Denize düşseler keşke,
O engin maviliğe,
Mavi huzurun rengi,
Ümitsizliğin hiç olmadığını anlasak…
Uçurtmalarını uçursalar göklere,
Cemreler uçsa havalarda,
Sonsuzluğa salsak hayallerimizi,
Düşlesek, düşlesek, düşlesek…
5-Şubat-2016
KAR MÛSİKİLERİ -Yahya Kemal BEYATLI’dan-
Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu
Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu
Bir kuytu manastırda dualar gibi gamlı
Yüzlerce ağızdan koro halinde devamlı
Bir ergânun ahengi duyulmakta derinden
Duydumsa da zevk almadım İslâv kederinden
Zihnim bu şehirden bu devirden çok uzakta
Tanbûri Cemil Bey çalıyor eski plâkda
Birdenbire mes'udum işitmek hevesiyle
Gönlüm dolu İstanbul'un en özlü sesiyle
Sandım ki uzaklaştı yağan kar ve karanlık
Uykumda bütün bir gece Körfez'deyim artık
1927 –Varşova
KARŞI/YAKA’DAN …. SEVGİLERİMLE…
Yorumlar
Kalan Karakter: