Karşıyaka DDY =Devlet Demir Yolları Emeklileri Lokali, devamlı müşterileriyle, bahçesindeki asırlık dut ağaçlarının gölgesiyle ve İZBAN Durağının hemen yanındaki konumuyla yaz boyunca uzaktan yakından gelen dostlarımızla buluşma mekânlarımızdan birisi oluverdi yaz sıcakları boyunca…
İzmir’in dört bucağından ve il dışından gelen dostlarımızla kendi evimizin bahçesiymişçesine buluşuverir olmuştuk DDY Emekliler lokalinde…
8.8.2024 Perşembe günü bakalım kimler gelecek derken, öncelik Sanat Değirmeni grubunun başkanı sevgili Aygün EROĞLU’nun olmuştu yine…Biz çaylı sohbetleri demlerken Aygün kardeşime “Bana dünyayı ilgilendiren üç önemli konu adı söyler misin?” soruma: “1-İran’la İsrail Savaşacak mı? 2- Rusya-Ukrayna Savaşının sonucu ne olacak? 3- İsrail’in Filistin’i İşgali; Gazze’deki soykırımı!..” diye cevap vermişti.
Derken 1941 tarihli doğumuyla sadece İzmir’in değil ülkemizin edebiyat dünyasının de kıdemli yazar ve şâirlerinden olan M. Mazhar ALPHAN Üstâdımız elindeki gevrekleri ve peynirleriyle çıkıp geliverince masamıza, gevrekler Eroğlu’nun sıraladığı gündemin de önüne geçiverdi.
Şiir Kalbimizde grubunun başkanı sevgili Metin SOYDEVELİ dostumuz da elinde gevreklerle çıkp geliverince masamız, gevreğiyle, peyniriyle, çayıyla tebessümüyle, şakasıyla Barış Manço’nun “Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim sofrasına!..” dediği şarkısına konu olan Halil İbrahim Sofrası’na dönüşüverdi…
O arada Mazhar APHAN üstadımız bana “Sana ben SON İLETİ’yi vermiş miydim?” dediğinde sükut ederek cevap veremeyince yanında taşıdığı poşetinden çıkarıp, “M. Mazhar ALPHAN’dan sevgili dostum Şerif KUTLUDAĞ’a romanla değil mi sorusuyla,” yazarak imzalayıverdiği kitabını elime aldığımda kapaktaki “SON İLETİ- KUŞLUKÇİÇEĞİM(Kendine Tatile Çıktı)” adını okuduğumda, kendi kendime: “Tamam!.. Mazhar Hocamdan Son iletiyi/mesajı aldık… ALPHAN üstadım; Kuşlukçiçeğim(Kendine Tatile Çıktı) “Hele Şerif Hoca bir bak da geliver bakalım Kuşlukçiçeğim şimdi nerelerdedir?” demek istiyor bana dedim… Sorunun cevabının verilebilmesi için kitabın hemen okunması gerekiyor dedim ve Mart 2023’te Klaros Yayınlarından çıkan 66 sayfalık kitabı bir solukta iki saat içerisinde okuyuverdim…
Müsaadenizle DDY Lokalinde doyamadığımız yaz sohbetlerini devamı olarak “SON İLETİ-KUŞLUKÇİÇEĞİM-(Kendine Tatile Çıktı)”dan anlatarak sürdürüverelim derim değerli okurlarım:
Her şeyden önce bu kitabın temasının “aşk” olduğunu söylemeliyim. Öyle bir aşk ki bize göre; inancımıza ve geleneğimize göre yasak aşk: üç çocuklu bir adamla evli bir kadının arasında yaşanan aşkı konu ediniyor yazarımız.
Batılı bakış açısıyla sadece aşk’ı ele aldığınızda da bu sefer Kitabı okurken zaman zaman William Shakespeare’in Romeo ve Jüliet’inden, Honoré de Balzac’ın Vadideki Zambak’ından, ya da Tolstoy'un Anna Karenina’sından bölümler okuyorsunuz duygusuna kapılıyorsunuz.
Bu aşk öyle bir aşk ki iki taraflı da platonik âşıklar misali… Cinselliğin öne çıkmadığı, aşkın idealize edildiği, kavgasız dövüşsüz, kusur aramaksızın iki tarfın birbirini her şeyiyle kabullendiği, eksikliklerini gidermeye çalıştığı, batılı edebî eserlerde görebileceğimiz karşılıklı saygı dolu on yedi yıl sevgiyle sürüveren bir aşk!..
Kitabın ilginç yanı âşık olan kahramanın, yazarın kendi adını soyadını taşımasıdır. Bunu âşık olduğu kadının Kuşlukçiçeği’nin ona yazdığı mektuplarda “Alphan’ım!” ve “Sevgili Mazhar!” hitaplarında açıkça görebiliyoruz…
Kitabı elinize alıp da hızlıca çevirdiğinizde büyük ihtimalle sizler de benim gibi kitabın içerisinde sanki iki ayrı kitap varmış algısını yaşayacaksınızdır. Öyle ya nesir bölümüne “SON İLETİ” başlığını koyarken yazarımız şiirli bölümüne de “KUŞLUKÇİÇEĞİ” başlığını koyuvermiş…
SON İLETİ’NİN ARA BAŞLIKLARI:
On Sekiz Yıl Önce AVM, Şişli/İstanbul
İtiraf,
İçkinin Sinsi Düşman Kimliği
Hastaneye Yatırılmadan Bir Hafta Önce
Hastaneye Yatırıldığı Gün
Yoğun BakımAMATEM’den Sonraki Yaşantımız
Cumartesi Ev İzni - “Şiiri olduğunu düşün geçmişte yaşadıklarının”
Ayça’m İçin
SON
“Yoğun Bakım AMATEM’den Sonraki Yaşantımız” bölümünde verilen Mazhar ALPHAN’ın; “Aşkım!” ya da “Biricik Aşkım!” diye başlayan dört; Kuşlukçiçeği’nin ise ona yazdığı ve “Alphan’ım!” ve “Sevgili Mazhar!” hitaplarıyla yazdığı altı mektup yanında; SON bölümde de Mazhar bir mektup yazarken Kuşlukçiçeği iki mektupla vedâ eder kendisine âşık olan kahramanına….
KUŞLUKÇİÇEĞİ 4 BÖLÜM’DEN OLUŞMUŞ:
BÖLÜM 1 “Gözle değil, yürekten görüyorum seni
Güneş nasıl yüreğiyse ışığın”
BÖLÜM 11 “Zaman içinde değişen ne
Zaman mı, insan mı, eşya mı
Giyinip çıkıyoruz birbirimizi
Tindeki anlamlar mı yoksa”
BÖLÜM 111 “İçimizdeki Çilingir”
BÖLÜM IV “Yanmadan soyunamıyor insan demek
Hep böyle sürecek değil ya
Yağmuru sarkıtırım avluya
Tutunup çıkarsın güneşe, buluşuruz
Derken havada, delişmen bir kanama”
1’le başlayan 34sıra no’suyla tamamlanan KUŞLUKÇİÇEĞİ tam bir “Nehir Şiir”
Bu nehir şiirde en çok tekrarlanan söz bölüm sonlarındaki düşünmeye davet;
Şiiri olduğunu düşün içimizdeki çilingirin
Şiiri olduğunu düşün o çoban çeşmesinin
Şiiri olduğunu düşün, gözlerinin gerisi,
Şiiri olduğunu düşün, sana yüz sürdüğüm
Şiiri olduğunu düşün, bin yıl sonraki
Şiiri olduğunu düşün içimizdeki aydınlığın
Şiiri olduğunu düşün dört kitabın
Şiiri olduğunu düşün dört kapının
Şiiri olduğunu düşün Binlerce yıl sonraki ah! kalbim
Şiiri olduğunu düşün Zübeyde Ana’ların
Şiiri olduğunu düşün Üskidar Çeşmesi’nin
Şiiri olduğunu düşün ışığa işlediğin ibrişimin
Ve
“KUTSAL BİR DÜĞÜN İÇİN” sözüyle noktalanıyor “Nehir Şiir”
Kitabı okumayı tamamladığınızda nesir ve şiir yazım tekniğinden kaynaklanan iki ayrı kitap algısının yanıltıcı olduğunu, aslında bir bütün roman okuduğunuzu fark ediyorsunuz…
Bu yargıya nasıl mı vardım? Müsaadenizle açıklayayım değerli okurlarım:
İlk bölüm nesir anlatımını içeren şiirsel anlatımı ve şiirsel mektuplarıyla okuru öylesine bir duygu girdabına alıyor ki, KUŞLUKÇİÇEĞİ başlığı altında verilen Nehir Şiir’e geçtiğinizi fark etmiyorsunuz bile. İşte bu noktada iki başlık altında birbirini bütünleyen duygu devamlılığıyla kitabı okumayı tamamladığınızda bir roman okuduğunuzu anlamaya başlıyorsunuz.
Bu noktada nesirden şiire geçişi fark etmeyişimizi şahsen ben yazarımız M. Mazhar ALPHAN’ın konuya olan hakimiyeti, anlatımdaki ustalığı ve şiirsel anlatımdan şiire geçişine bağlıyorum. Bu geçişte de Yeşilçam’ın siyah-beyaz filmler kuşağındaki tertemiz aşkların gözlerimizden yaşlar getirten üslubunu buluyorum… Haydi konuyu tatlıya bağlayalım: Nesir kısmını yaş pastanın ana gövdesine şiirli anlatım kısmını da yaş pastanın üstünü süsleyen çilekli, çikolotalı süslenmiş bölüme benzettim efendim…
17 Temmuz 2024 tarihinde www.aydın24haber.com ‘da yayınladığım “GEL ATEŞLE ABDEST TAZELEYELİM” şiir kitabının ardından, 9 Ağustos 2024 günü www.izmirkenthaber.com da da çok değerli M. Mazhar ALPHAN Üstadımızın “SON İLETİ-KUŞLUKÇİÇEĞİM-(Kendine Tatile Çıktı)” kitabıyla siz değerli okurlarımla sohbet etmenin onuruyla…
KARŞI/YAKA’DAN… SEVGİLERİMLE…
Yorumlar
Kalan Karakter: