23 Nisan 2025 Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın coşkusunu yaşadık yurt genelinde.
İstanbul’da saat 12.46’da 6.2 şiddetindeki deprem haberleriyle bu sefer yurt geneline yayılan bir korku ve endişeyi yaşadık 23 Nisan 2025 günü.
Birkaç yıl önce bir TV programında bir ilahiyat Profesörü çok anlamlı bir deprem yorumu yapmıştı. Şöyle diyordu adını hatırlayamadığım hocamız:
“Doğaya/kozmik âleme yüklenen bir kader vardır. Akarsular akacak, yağmurlar yağacak, seller olacak, yanardağlar patlayacak, fay hatları kırılacak, tsunami olacak vb bütün bunlar doğal âleme yüklenen kaderdir. İnsanın kaderi ise doğanın bu kaderine saygılı davranarak yaşama iradesini ortaya koyabilmesidir:
Fay hattına, dere yatağına ev yapmayacak, yanardağdan uzak duracak, tsunamiyi dikkate alarak yerleşecek vb…
İnsan doğaya yüklenen kaderi dikkate almadan yaşamayı tercih ederse mutlaka bir gün doğanın önlenemeyen gücü karşısında çok zarar görebilir; canını ya da canlarını kaybedebilir…
Ülke olarak bu gerçekle çok karşılaştık, karşılaşmaya da devam ediyoruz. Bir zamanlar bilgisizlikten, bir zamanlar fakirlikten dolayı taştan çamurdan, derme çatma binalar yaptık.
1039 derken 1992’de yaşadığımız Erzincan depremleri, 1966 Varto depremi, 17 Ağustos 1999’da Gölcük depremi, 12 Kasım 1999 Düzce Depremi, 2011 Van depremi, 30 Ekim 2020’de İzmir depremi, 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli 11 ili kapsayan büyük deprem… vb
23 Nisan 2025 günü İstanbul’da yaşanan depremle ilgili olarak şu ana kadar can kaybı haberi yoksa da korkusu bütün ülkeyi sardı. Çünkü İstanbul demek bir anlamda Türkiye demek; Türkiye’nin özeti demek…
Ülkemizin bırakınız şehirlerini, ilçelerini ve kasabalarını köylerinden bile yaşayan kimse yok mudur? İşte bu noktada İstanbul için: Ülkemizin bir özeti diyebiliriz. İşte bu konumundan dolayı dün deprem haberinin ardından telefonlar kilitlendi. Bir süre İstanbul’a ulaşılamadı.
Deprem gerçeğini yaşarken bir yandan da bilim insanlarının deprem konusundaki birbirleriyle çelişen haberleri ve yorumlarını yaşıyoruz:
Prof. Dr. Ahmet ERCAN: Büyük İstanbul Depremi konusunda “"Bu beklediğimiz büyük İstanbul depremi değil. Ona daha zamanımız var. 2045 ve 2065'ten önce olacağını düşünmüyorum…”
Jeoloji Yüksek Mühendisi Beytullah SARAÇ: “İstanbul için tek risk taşıyan fay olan Kumburgaz Çukuru fayında gerçekleşti.. İstanbul'da bu yüzyıldaki deprem riskini atlattık diyebiliriz…”
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy “Bundan sonra nerede deprem bekliyorsunuz?” sorusuna verdiği cevapta İzmir’e dikkat çekti ve “Narlıdere-Karaburun fayından korkuyorum” dedi. Almanya’nın önde gelen sismologlarından Prof. Dr. Marco Bohnhoff'tan da açıklama geldi. Bohnhoff'a göre 6,2’lik deprem, Marmara fay hattındaki stresi İstanbul yönüne doğru kaydırdı. Bu da İstanbul’a daha yakın bir bölgede yeni bir depremin olasılığını artırıyor. Ancak ikinci senaryo, beklenen asıl büyük depremin henüz gerçekleşmediğini ve bu sarsıntının onun habercisi olabileceğini söylüyor.
Evet… Deprem doğanın bir gerçeği… Ülke genelinde ne yapabiliriz? Ne gibi önlemler alabiliriz? Sorularını çok acil olarak İzmir’imiz için de sormak ve gerekeni yapmak durumundayız. Bu soruların cevaplarını bulmak ve ona göre hazırlık yapmak zorundayız.
Depremsiz ve afetsiz günler dileğiyle…
KARŞI/YAKA’DAN… SEVGİLERİMLE…
Yorumlar
Kalan Karakter: