Deprem Mihenginde Devlet Gerçeği
Yayınlanma :
10.02.2023 09:07
Güncelleme
: 10.02.2023 09:07
‘Mihenk Taşı’nın çağlar boyunca altın ya da gümüşün gerçek mi sahte mi olduğunu ayırmaya yarayan bir taş olduğunu söylemeliyim anlamını bilmeyen genç kuşak okurlarımız için.
İşte, beşinci gündür yaşamakta olduğumuz asrın felaketi olarak yaşadığımız deprem süreci, insanımızda oluşan devlet kavramının ne’liği hakkında bizlere bir mihenk taşı işlevini yerine getirmiştir; getirmektedir…
Bu noktada devlet kavramının ne olduğunu hatırlamamızda fayda olduğunu düşünüyorum efendim:
Devlet:
1-Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık
2-Bu tüzel varlığın yönetim organlarıdır.
Siyasal yapı ve tüzel varlık organları tanımlarının yanında devlet kavramının şu anlamları da vardır: Büyüklük, mevki, makam, mutluluk ve talih…
Daha basit söylersem; Mahalle muhtarından, azalarından belediye başkanlarına; meclis üyelerinden il genel meclisi üyelerine, Kaymakamlardan Valilerimize, millet vekillerimize ve bu silsile içerisindeki bütün kurum ve kuruluşların tamamıyla oluşan bir yapıdır devlet olgusu: Bu olgu içerisinde bütün STKlar, bütün siyasi partilerle onların üyeleri ve yönetim organlarındaki görevliler, muhalefet partisi liderleri, vatandaşımızın seçimlerde kullandığı oyla ülkeyi yönetme yetkisini verdiği hükümetler, bakanlar ve cumhurbaşkanı ile Türkiye Cumhuriyeti Sınırları içerisinde yaşayan 85 milyon vatandaşımızın tamamı Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin birer yap taşıdır, temsilcisidir…
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün öncülüğünde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin hangi şartlarda kurulduğu konusuna girmeyeceğim burada.
Yazı başlığında kullandığım “Deprem mihenginde devlet gerçeği!..”ne getireceğim sözü:
Deprem öncesinde de hissettiğimiz, fakat depremle birlikte açığa çıkan kalplerdeki/gönüllerdeki devlet kavramıyla ilgili bir bölünmeyi bütün çıplaklığıyla görmeye başladık.
Efendim, “Buraya sadece Büyükşehir Belediyesinin araçları geldi; devlet gelmedi!” diye haykıran kişilerin Büyükşehirin de Türkiye Cumhuriyeti Devlet yapılanmasının önemli bir unsuru olduğunu hangi gerekçeyle söylemiş olursa olsun gönüllerdeki bölünmeye zemin hazırladığını söylemek istiyorum.
"Sanki Haluk levent başkanlığında ahbap cumhuriyetinde yaşıyoruz arada da Türkiye derneği destek oluyor gibi." paylaşımını yapan kişilerin de Haluk Levent’in bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve sanatçısı olduğu gerçeğini unutarak yine duygulardaki bölünmeye zemin hazırladığını bilmem ki söylemeye gerek var mıdır?
10 vilayetimizde akıl almaz yıkımların olduğu, 15 milyon civarında vatandaşımızın çeşitli şekillerde etkilendiği bir felâket anında bile ülkemizi yönetenlerle yönetmeye talip olanlar, açıkça söylemek gerekirse: Cumhurbaşkanı ile muhalefet partisi liderleri niçin bir araya gelmezler?
Cumhurbaşkanının afet bölgesindeki incelemelerinde o illerin iktidar ve muhalefet milletvekilleri ile valileri ve Belediye Başkanları vatandaşın karşısına niçin beraber çıkmazlar?
Çok kere bir millet vekili öldüğünde TBMM önünde bir araya gelen iktidar ve muhalefet milletvekilleri enkazın altında can veren binlerce milletin aslı/kendisi olan vatandaşlarımızın cenazelerinde niçin bir araya gelmezler?
Bir araya gelmek ve acıları birlikte göğüslemek, darda kalan insanımızı kucaklamak, onlara umut vermek ve yaşama sevinciyle hayat bağlamak için neyi bekliyoruz ki?
Devlet temsilcilerinin yukarıda sergilediği bir birinden uzak ve soğuk tavrın en olumsuz yansıması kendisini sosyal medyada göstermekte; âdetâ boks maçı yaparcasına aklı başında herkesi derinden yaralayan paylaşımlar yapılmaktadır.
Değerli okurlarım,
Millet, depremi haber aldığı ilk andan bugüne üzerine düşen görevi yerine getirmiştir ve de yerine getirmektedir. Ülkemizin her köşesinden, siyasi bir fark gözetmeden her kurum, her dernek, her şehir, her ilçe millî bir seferberlik halinde deprem bölgesine yardım yağdırmaktadır. Milletimizin en sadeve en fakir insanından en varlıklısı ve zenginine varıncaya kadar üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmektedir.
Biz bu yapıyı: Devletimizi yönetenlerle yönetmeye aday olanların iktidarıyla muhalefetiyle sergiledikleri tavrı Allah korusun Osmanlı’nın yıkılış sürecindeki Osmanlı Hükümetinin İttihatçılarla olan kavgasına benzetiyoruz. İnsanımız o dönemde de üzerine düşen görevi yerine getiriyordu. O cepheden bu cepheye, Balkan’dan, Trablusgarb’a Yemen’e; Kafkas’tan Sarıkamış’a Çanakkale’ye koşturuyor ve kanını oluk oluk vatanı için döküyor, canını ve varını yoğunu seve seve veriyordu.
Lütfen, devlet ayrıymış, Büyükşehir Belediyeleri ayrıymış, devlet ayrıymış, muhalefet ayrıymış, STKlar ayrıymış algısının giderilmesi gerektiğini bir vatandaş olarak iktidarıyla muhalefetiyle bütün liderlerimize arz ediyorum… Yalvarıyorum…
Unutmayalım ki başka Türkiye yok!..
Biz bu yükün altından el birlik yaparsak kalkabiliriz yoksa!.. Kötüyü düşünmek bile istemiyorum.
Şimdilik dünyanın dört bucağından ülkemize sembolik yardım ekipleri gelmektedir. Onlar da insan olarak insani duygularla üzerlerine düşen görevi yapmaktadırlar. Ülkemiz ve özellikle de deprem bölgesindeki vatandaşlarımız adına kendilerine teşekkür ediyoruz.
Unutulmamalı ki devletler arasında ebedi düşmanlık da yoktur, dostluk da yoktur. Şimdi yardım ekipleri gönderen ülkelerin yarınlarda ülkemize nasıl davranacaklarını bugünden kestirmek mümkün değildir.
Sadece Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo, Twitter hesabı üzerinden günün çizimi başlığıyla Türkiye'deki depremi konu alan “Günün Çizimi” diyerek 7 Şubat günü yayınladığı 'Türkiye'de deprem' üst başlığı taşıyan çizimde: "TANK GÖNDERMEYE GEREK YOK!” ifadeleri Batının zihninin arkasında sakladığı bizimle ilgili duygularının en açık bir ifadesi olarak karşımızda durmaktadır.
Evet, Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu ATATÜRK “Benim Nâçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidâr kalacaktır!..” sözünün hayat bulması, iktidarıyla muhalefetiyle ülkemizin öncülerinin göstereceği tavra göre şekil alacaktır.
Gün, milyonlarca insanımızın maddi ya da manevi yaralarını sarma günüdür.
Gün, bu konunun bir günlük, bir haftalık, bir aylık, bir yıllık olmadığı bilinciyle milletçe uzun soluklu bir fedakârlık dönemine gireceğimizin idrak edilmesi günüdür.
Gün, alt yapısı, üst yapısıyla çöken bir bölgenin yeniden deprem öncesi konuma gelebilmesinin yıllarca süreceği gerçeğiyle ruhen bunu kabullenmeye hazır olma günüdür.
Gün insan hayatının her şeyden önemli iken; insanın da devletiyle birlikte değerli olduğu bilincini diri tutmanın günüdür.
Gün gönül gönüle, el ele verme ve birbirimizin kardeşi olduğu duygusuyla yardımda ve hayırda yarışma günüdür.
Gün, devlet büyüklerimizin de iktidarı ve muhalefeti ile vatandaşının karşısına birlikte çıkma günüdür…
KARŞI/YAKA’DAN… SEVGİLERİMLE…
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: