"HACI BEKTAŞ-I VELÎ" 749 YIL ÖNCEDEN GELEN SIRLI NEFES

O bir Hak Erenidir...  İlâhî aşkın taşıyıcısıdır…
Sağlığında “Bilimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır!” demesine rağmen, ölümünden sonra hakkında en çok söylence, efsane, keramet ve mitos oluşturulan bir Hak Erenidir Hacı Bektaş-ı Velî…
İşte onun ismi etrafında  tecelli eden; ilimle/söylence  ikilemi öncelikle onu tanımlarken isim olarak ortaya konmuştur sevenleri tarafından. O hem erendir hem de velîdir. “Hacı”dır, “Bektaş”tır, Velî”dir; “Hak Ereni”dir.
Eren: Er birincil anlamı olan erkek anlamının ötesinde er- /ermek fiilinden Allah aşkına eren; kavuşan/ermiş olan anlamında kullanılır ki tam anlamıyla öz be öz Türkçe bir kelimemizdir; er/en, er/miş
Velî: Arapçadır: Vali kelimesi de evliya kelimesi de Arapçadan gelir.
İşte bizim insanımızın güzelliği kendinde olan er- kelimesiyle Müslümanlığı Kabul ettikten sonra yeni inancı dolayısıyla dinden beslenen bir terim olarak velî kelimesini bir arada kullanma becerisidir.
Yahya Kemal Beyatlı’nın İLâhî Aşka dayalı bir İslâm anlayışını ifade etmesi için dilimize kazandırdığı “Türk Müslümanlığı” anlayışının ana kaynağı olan Ahmet Yesevî Ocağından beslenen ve ondan aldıkları İlâhî Aşkı Anadolu’ya taşıyan öncülerden birisidir Hacı Bektaş-ı Velî…
Hacı Bektaş-ı Velî, binlerce yıllık bir gelenek görenek ve inanışlardan beslenen kültürel varlığını sürdürerek Anadolu’ya gelen ve Müslüman olmasına rağmen henüz Arap kültürünü hayata taşımamış olan insanımızdaki kültür ve inanış ikilemini beceri ve başarıyla yöneten bir Hak Erenidir.
Onun insanımıza sunduğu ana değer bütün insanlığın ortak özlemi olan insana insan olarak değer vermek, insanı sevmek ve onu Yüce bir Yaratıcının eseri olduğu için Yaratan’dan dolayı hoş görmek, kusur aramadan aşk ile kucaklamaktır.
İşte bu şekilde bakabildiği için Hacı Bektaş’a insanımız Hak Ereni demiştir, Velî demiştir. İnsanımız onun için Hacı Bektaş’ı aradan yüz yıllar geçtikçe daha çok sahiplenmiş; insanda kusur arayan ve cehennemle korkutan anlayışlar yanında, insana aşkla bakarak cennetle müjdeleyen anlayışı sahiplenmiştir.
1071 Malazgirt sonrasında Türkistan’dan oluk oluk Anadolu ve Ön Asya’ya akıp gelen Türk boylarının Anadolu’da birlikte yaşayacağı yerli unsurlarla sevgiye dayalı buluşmanın ve birlikte yaşama iradesinin mimarlarıdır Horasan’dan Ahmet Yesevî Ocağından beslenip gelen Anadolu Erenleri…
Anadolu’da en çok  Nasihatnâmelerin yazıldığı dönemdir 13. , 14., 15. Yüz yıllar…Hacı Bektaş-ı Velî, Yunus Emre, Nasrettin Hoca, Ahi Evran, Hacı Bayram Velî’nin ardı ardına aynı yüz yıllarda çıkışı tesadüfî değildir.1299’da Osmanlı Devletinin kuruluşunda Osman Gazi’nin rüyasını yorumuyla adı ölümsüzleşen Şeyh Edebalı’nın Osman Gazi’ye en önemli nasihati: “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!..” dır…
Bu çağdaki Hak Erenlerinin insana sunduğu sevgi öylesine İlâhî ve kalplere seslenici niteliktedir ki sanki aşûre kazanındaki; buğday, fasulye, mısır, susam, haşhaş, çitlenbik, incir, nar vb kaynayan ürünleri ortak bir tatta buluşturan şeker kıvamındadır.
Hacı Bektaş-ı Velî’nin evrensel doğruluk taşıyan sözlerinden bazıları:
İncinsen de incitme.
Göze nur gönülden gelir.
Eline, diline, beline sahip ol.
En büyük keramet çalışmaktır
Bir olalım, iri olalım, diri olalım.
İlim beşikte başlar mezarda biter.
İnsanın kemâli, ahlâk güzelliğidir.
Marifet ehlinin ilk makamı, edeptir.
Marifet, nefsi silmek değil, bilmektir.
İnsanın güzelliği, sözünün güzelliğidir.
Dili, dini, rengi ne olursa olsun; iyiler iyidir.
16 -  23 Ağustos 2020 tarihleri arası Kültür Bakanlığı tarafından “Hacı Bektaş-I Velî’yi Anma Haftası” olarak etkinliklerle anılmaktadır bu yıl gelecek yıl 750. Yılı dolayısıyla UNESCO tarafından uluslar arası etkinliklerle anılacağı belirtilen Hak Eren’imizi biz de saygıyla, sevgiyle ve rahmetle anıyoruz ve de Hak Erenlerimizin sırlı nefeslerinin sonsuza kadar insanlığın yüreğini sevgilerle mayalamasını  diliyoruz.