17 Aralık günü, Mevlânâ’nın “Şeb-i Arus” diye adlandırdığı Hak’ka yürüdüğü gündür.
7 - 17 Aralık günleri bu yıl Mevlânâ’nın 750. Vuslat Yıldönümü, Uluslararası Anma Törenleri olarak yaşanıyor değerli okurlarım.
İşte, her yıl 17 Aralık Şeb-i Arus dolayısıyla hem ülkemizde hem de dünya ölçeğinde Mevlânâ severler tarafından gündemde yerini alıyor.
Tam da bu noktada, semâ törenleri vb kamuoyuna yansıtılan Mevlânâ ile yaşadığı dönemdeki Mevlânâ kimliğini düşününce kendi kendime sormadan edemiyorum “Hangi Mevlânâ?” diye…
Öncelikle günümüzdeki Mevlânâ takdimine bir göz atarsak şöyle bir tabloyla karşılaşıyoruz:
Ülke genelinde düzenlenen semâ törenleri: Törenleri düzenleyen belediyelerin ya da kurumsal yapıların kendilerini tanıtma gayretleri.
Müziğin ve salondaki semazenlerin hareketlerinin; dönüşlerinin görselliğin öne çıkarıldığı etkinlikler.
Bazen de sema eğitimi almış olan üçlü beşli grupların konuyu geçim kaygısına vesile eyleyerek olmaması gereken mekanlarda bir neyzen eşliğinde gösteri yapmaları.
Mevlânâ’nın konu edildiği romanlar, hikayeler vb. ile kurgu olarak sunulan Mevlânâ algısı…
Hümanist bir Mevlânâ kimliği sunulurken Şems ile aralarında yine kurguya dayalı yalan yanlış Mevlânâ algısı,
Bilim adına, akademik unvanların arkasına sığınarak yazılan makalelerde Mevlânâ’nın döneminde Moğol İstilası vb konularda, toplumda oluşan olumlu Mevlâna algısını bulandırmaya yönelik gayretler. Bunun temelinde de Mevlânâ’nın insanlarla Allah aşkı arasında kurmaya çalıştığı köprüyü yıkma niyetleri vardır.
Şimdi de döneminde yaşayan Mevlânâ kimliğine bir göz atalım:
Men bende-i Kur’ânem eger cân dârem
Men hâk-i reh-i Muhammed muhtârem
Eger nakl kuned cüz in kes ez güftârem
Bizârem ez u vez an suhen bizârem
* * *
(Ben yaşadığım müddetçe Kur’ân’ın bendesiyim.
Ben, Muhammed Mustafa’nın yolunun toprağıyım.
Biri benden, bundan başkasını naklederse;
O kişiden de şikayetçiyim, o sözden de şikayetçiyim.)
İşte buyrunuz Mevlânâ’nın hem hayat anlayışının beyanını, hem bir uyarısını, hem de bir bedduasını görürüz.
Mevlânâ öncelikle bir İslâm âlimidir. Geldiği topraklarda; Horasan Belh şehrinde döneminin çok önemli bir âlimi olan bir babanın Bahaüddin Veled’in oğludur. Çok küçük yaşından itibaren bu konuda babasının arkadaşı devrinin önemli âlimleri tarafından yetiştirilmiştir.
Gerek Larende/Karaman’da gerekse babasının vefatından sonra Konya’da bu konularda vaazlarıyla, hutbeleriyle, sohbetleriyle halkı aydınlatırken Şems-i Tebrizî ile buluştuğu andan itibaren “İlâhî Aşk”a yönelir; bir aşk insanı olarak ömrünü tamamlar.
Öyle ki, bu dünyadan kendi göçünü “Şeb-i Arus // Düğün Gecesi” olarak isimlendirir.
Mevlânâ’nın sağlığında semâ etmemiş, ney üflememiş, Mevlevîlik diye bir yol açmamış, ilkelerini oluşturmamıştır.
Peki bunca semâ törenleri, müzikler vb nasıl ve ne zaman oluştu, ortaya çıktı derseniz, Hak’ka yürüyüşünün ardından, “Maarif” kitabının da yazarı olan oğlu Bahaeddin Sultan Veled tarafından oluşturulmuştur.
Bu bağlamda Mevlânâ konusunda seyrettiğimiz Şeb-i Arus Törenleri olsun, okuduğumuz romanlar olsun, dinlediğimiz ney’li müzik programları olsun bize “Hangi Mevlânâ” ile buluşturuyor sorusunu sormamız gerekiyor kendimize!..
Mevlânâ’ya ait olup olmadığı tartışmalı olan fakat toplumun Mevlânâ’ya yakıştırdığı şu sözlerdeki çağrı kendi döneminde yaşayan Mevlânâ’ya bir çağrıdır değerli okurlarım:
Hani ne diyordu: “Ben iki ayaklı bir pergelim; bir ayağım Kur’an üzere diğeriyle âlemi gezerim”:
GEL!..
“Gel, gel, ne olursan ol, yine gel,
İster kafir, ister mecusi,
İster puta tapan ol, yine gel,
Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da, yine gel...
Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz biz...”
Ve hepimizin hayatına yön verecek olan şu 7 öğüdü ile noktalayalım yazımızı:
Mevlânâ'nın 7 öğüdü:
1 Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
2 Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
3 Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
4 Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
5 Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
6 Hoşgörülükte deniz gibi ol.
7 Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol
KARŞI/YAKA’DAN, SEVGİLERİMLE….
Yorumlar
Kalan Karakter: