İnanma deyince ne olur sadece kutsal gün ve vakitleri vesile kılıp mesajlaşmayı anlamayın.
İnanma deyince sadece ibadetlerin tekrarını da anlamayın.
İnanma deyince, bir kisve altında şundan bundan görünmeyi, şuna buna bağlı olmayı da anlamayın değerli okurlarım.
İnanma deyince Hz. Muhammed peygamberimizin vesilesiyle vahiy yoluyla biz insanlara bildirilen Hak’kın bizden taleplerinin kalben anlaşılması ve insan-ı kâmil olgunluğunca yaşanması gerçeğini paylaşmak istiyorum siz değerli okurlarımla…
Hoca Ahmet Yesevî’yle başlayan, Hacı Bektaş Veli, Tapduk Emre, Yunus Emre, Ahi Evran, Nasrettin Hoca, Şeyh Edebalı vb karanlık gecelerde gökyüzünde parlayan kutup yıldızları misali, gönül ışıklarını bin yıl ötelerden bugünlere ulaştıran gönül dünyamızın sırlı nefesli ve uzun soluklu şahsiyetlerin vahyi okşayan sözlerini hayatımızın pusulası eyleyip yaşayabilmeyi anlıyorum inanma deyince…
İşte bu sırlı nefesli uzun soluklu şahsiyetlerin bize ulaşan her birisi kutup yıldızı konumundaki yol gösterici sözlerinden örnekler:
MEVLÂNÂ’DAN
Men bende-i Kur'ânem eger cân dârem
Men hâk-i reh-i Muhammed muhtârem
Eger nakl kuned cüz in kes ez güftârem
Bizârem ez u vez an suhen bizârem
………………
(Ben yaşadığım müddetçe Kur'ân'ın bendesiyim.
Ben, Muhammed Mustafa'nın yolunun toprağıyım.
Biri benden bundan başkasını naklederse
Ondan da şikayetçiyim, o sözden de şikayetçiyim.)
….
MEVLÂNÂ’NIN 7 ÖĞÜDÜ
1) Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
2) Ṣevkat ve merhamette güneṣ gibi ol.
3) Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
4) Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
5) Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol.
6) Hoṣgörülülükte deniz gibi ol.
7) Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.
…..
_Kanatsız uçmaya kalkışma!
_Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm.
_O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma!
_ _Hürmet eden, hürmet görür. Şeker getiren badem şekerlemesi yer. Temiz şeyler, temizler içindir; sevgiliyi hoş tut hoşluk gör; incit, incin!
_Edebi olmayan namert, yalnız kendine kötülük etmiş olmaz. Belki bütün dünyayı ateşe vermiş olur.
_İnsan gözden ibarettir. Geri kalan sadece bir deridir. Hiçbir göz, aynı anda hem önünü, hem de ardını göremez. 2 parmağını 2 gözünün üstüne koy; bir şey görebilir misin? İnsaf et! Sen görmesen de dünya yok değildir. Kusur, ancak şom, nefsin parmağında. Kendine gel! Gözünden parmağını kaldır da ne istiyorsan gör.
_Aşk, Tanrı sırlarının usturlâbıdır. Aşkı şerh etmek ve anlatmak için ne söylersem söyliyeyim, asıl aşka gelince o sözlerden mahcup olurum. Aşkın şerhinde akıl, çamura saplanmış eşek gibi yattı kaldı. Aşkı, âşıklığı yine aşk şerh etti. Güneşin vucuduna delil, yine güneştir.
…
YUNUS EMRE’DEN
“İlim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır
Okumaktan mana ne kişi Hakk'ı bilmektir
Çün okudun bilmezsin ha bir kuru ekmektir
Okudum bildim deme çok takat kıldım deme
Eri hak bilmez isen abes yere gitmektir.
Dört kitabın mânisi bellidir bir elifte
Sen elif dersin hoca manası ne demektir…
…..
HACI BEKTAŞ VELİ’DEN…
1.Okunacak en büyük kitap insandır.
2.Eline, belin, ,dilene sahip ol
3.Oturduğun yeri pak et, kazandığın parayı hak et
4.Bir olalım, iri olalım, diri olalım.
5.Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayınız.
6.incinsen de incitme.
7.Yolumuz, ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur.
8.Ara bul…
9.Kadınları okutunuz.
……
AHİ EVRAN
-Eşine, işine, aşına özen göster.
-Eline, diline, beline sahip ol. Kalbini, kapını, alnını açık tut.
-Ahi’nin eli, kapısı, sofrası açık olmalı; gözü beli ve dili kapalı olmalı. -Hak ile sabır dileyip, Bize gelen bizdendir. Akıl ve ahlak ile çalışıp, Bizi geçen bizdendir.
Harama bakma, haram yeme, haram içme. Doğru, sabırlı, dayanıklı ol. Yalan söyleme.
Büyüklerinden önce söze başlama. Kimseyi kandırma. Kanaatkar ol.
Dünya malına tamah etme. Yanlış ölçme. Eksik tartma. Kuvvetli ve üstün durumda iken, affetmesini, hiddetli iken yumuşak davranmasını bil ve kendin muhtaç iken bile başkalarına verecek kadar cömert ol.
Ahi’nin eli, kapısı, sofrası açık olmalı; gözü beli ve dili kapalı olmalı.
…..
KAYGUSUZ ABDAL
Bu adem dedikleri
El ayakla baş değil
Adem manaya derler
Suret ile kaş değil
Gerçi et ü deridir
Cümlenin serveridir
Hakk'ın kudret sırrıdır
Gayre bakmak hoş değil
Adem mana-yı mutlak
Ademdedir nutk-ı Hak
Ademden gafil olma
Nefsi de serkeş değil
…….
Her birisi Kur’an’da saklı olan mânâ ile bezeli olan bu sırlı sözleri kendisine rehber edinen kişi, hem budünyasını hem de öteki dünyasını/ahiretini kurtarmış olur.
Batı bizim bu çağlar aşıp gelen değerlerimizi yalnızca “hümanist” görme konumunda kaldığında, bal yeme niyetiyle, içi bal dolu cam kavanozon dışından yalamaya benzer… Hümanistte ölçü yoktur: Ölçü her bir insanın vicdanında oluşan insan anlayışına göre değişkenlik göstermektedir.
Halbuki hümanı/insanı Allah’ın kutsal kitaplarda bildirdiği şekilyle “Biz insanı ahsen-i takvim üzere yarattık!../Biz insanı en güzel şekilde yarattık!..” kabulüyle insana bakıldığında insan da bir yücelik ve sağlam bir ölçü kazanmaktadır.Ölçü Hak sözü olmaktadır.
Empati/acımaktır(Zor durumda olan birisinin yerine kendimizi koymak ve onun adına üzülmektir: Halbuki merhamet, Allah kaynaklı “rhm”den rahmet sergilemek yani derdine dermen olmaktır; yaraya şifa olmaktır…
İşte âlemin varlığını Allah’a bağlayarak izah kabul eden bir insan-ı kâmil âlemde var olan her bir nesneye ve her bir cana Hak nazarıyla merhamet duygusuyla bakacaktır.
İsraillilerin ve sömürgeci Batının kaybettiği nokta tam da burasıdır: İnsan olarak, sadece kendi insanını kabul etmekte kendilerinin dışındakileri ise insan saymamaktadırlar.
Yahudiler için ahiret kavramı olmadığından öldükten sonra hesap verecekleri bir makam da olmadığı için sınırsız bir zulüm sergileyebilmektedirler.
Oysa Kur’an’ın mânâsıyla inanan insanların oluşturduğu toplumlar savaşın içinde bile hesap verecekleri bir Allah inancıyla kendilerini kontrol etmekte ve hesapsız davranış yapmamaktadırlar.
Ör: Bir savaşta Hz. Ali, bir düşmanını yere yatırır. Göğsüne oturur. Kılıcını kaldırıp vuracağı sırada alttaki düşman hınçla tükürür Hz. Ali’nin suratına… Hz. Ali’nin eli havada asılı kalır. Kılıcı indirmez. Sonra da düşmanının üstünden kalkar ve onu kaldırır.
Düşmanı kendisini öldürmekten neden vaz geçtin? Diye sorduğunda:
-Ben seni savaş kuralları içerisinde bir düşman olarak öldürecektim. Fakat sen benim yüzüme tükürünce iş nefsaniyete dönüştü. Artık kutsallarım için değil de nefsim için seni öldürmüş duruma düşecektim. Hak katında böyle bir duruma düşmemek için de seni bıraktım… Der…
İnsanı, Kur’an mânâsıyla inanarak sevenlerden olabilmek dileğiyle…
KARŞI/YAKA’DAN… SEVGİLERİMLE….
Yorumlar
Kalan Karakter: