Yarın 29 Mayıs 1453
Bugün İstanbul’u dinliyorum ben de Orhan Veli gibi gözlerim kapalı.
Bakalım İstanbul kulağıma neler fısıldayacak, ne gibi sırlarını paylaşacak benimle!.. Ben de sizler gibi merak içindeyim değerli okurlarım.
Tam da İstanbl’u dinlemeye hazırlanmışken, fonda yine Orhan Veli şiirinin yankısı geliyor kulaklarıma:
……
“İstanbul\'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul\'u dinliyorum, gözlerim kapalı.”
……..
Öyle değil mi değerli okurlarım!.. Kapalıçarşı hep serin değil mi? Mahmutpaşa hep cıvıl cıvıl değil mi? Sadece, şâirin gönlüyle şiirde değil, insan hareketliliğinin kısıtlandığı pandemi sürecinden bu yana avlular, meydanlar güvercinlerle daha dolu değil mi? İstanbul bir saatin “tik tak”ları misali hiç dinmeyen çekiş sesleri ve yakın çevresiyle birlikte Türk sanayisinin üretim merkezi değil mi?
İstanbul’a Türk İstanbul diyen Yahya Kemal Bir Başka Tepeden şiirinde İstanbul’a bir can dostuna seselnir gibi ÂZÎZ İSTANBUL! Diyerek seslenir:
“Sana dün bir tepeden baktım Âzîz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
25 Mayıs’ya ölüm, 26 Mayıs’ta doğum yıldönümünü andığımız Necip Fazıl’ın
salt şiir adına en muhteşem şiiridir belki de “CÂNIM İSTANBUL!”şiiri:
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
…
İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım…”
Vedat Türkali, İSTANBUL şiirinde uzaktan İstanbul’u düşündüğünü dillendirir:
Salkım salkım tan yelleri estiğinde
Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
Uzaktan seni düşünürüm İstanbul” der…
Ümit Yaşar Oğuzcan “İSTANBUL DEDİM DE SENİ HATIRLADIM!” der durur aynı başlıklı şiirinde.
“Bu şehirdedir işim gücüm, // “Ekmek param.”sözü sadece Orhan Veli’nin şâirâne söylemi değildir. Hem Anadolu’nun dört bucağından hem de dünyanın çeşitli ülkelerinden insanların ekmek parası için geldiği, halk yakıştırmasıyla “TAŞI TOPRAĞI ALTIN” olan bi rşehirdir.
Nitekim Nedim de bir şiirinde:
“Bu şehr-i Sıtanbûl ki bî-misl ü bahâdır
Bir sengine yek-pâre Acem Mülkü fedâdır…” sözüyle Farsları kızdıracaktır.
TUİK-Türkiye İstatistik Kurumunun 2019 verilerine göre; İstanbul’un nüfüsü: 15 milyon 519,267 kişidir. Trabzon: 239.968 Giresun: 244.534 Erzurum: 251.299 Samsun: 279.391 Tokat: 289.990 Ordu: 293.163 Sivas: 364.641
Yurt dışından gelip yerleşen Türkler: 458.702
Suriye uyruklu vatandaşların sayısı: 546.296
Demekki İstanbul sadece İstanbul değildir!.. İstanbul hem Anadolu’dur, hem Balkandır…Türk tarihi boyunca da Oamanlı’nın egemen olduğu toprakalrda yaşayan insanların buluşma noktasıdır…
Sözün burasında Arif Nihat Asya’nın “FETİH MARŞI” şiirini ve bunun Mehter tqrfından seslendirilişini hatırlatmamak olmazdı elbette…
“Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektirilen, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle sûrun dişleri sökülecek!
Yürü; hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!”
Ve… Öyle de olmuştur!.. Yekenler biçilmiş, yelkenler dikilmiş, dağlardan çektiler kalyonlar çekilerek Haliç’e indirilmiştir. 29 Mayıs 1453 günü İstanbul kapılarını beyaz atlı süvarisine/sevgilisine Sultan Mehmet’e açıvermiştir. Bu açıverme eyleminden dolayı Sultan Mehmet’e Fâtik: Açan denmiştir. Fetih de; açmak demektir…
Bu açılıştan geriye Akşemseddin’e atfedilen Eyüp El Ensari/Eyüp Sultan’ın mezarınının bulunması kerâmeti bir de Ulubatlı Hasan efsanesi kalmıştır.
İstanbul!.. Şu anda sadece ülkemizin değil bütünüyle dünya Türklüğünün ve İslâm âleminin de yüzük kaşı bir şehridir. Dünyanın da gözbebeğidir. Bizlere düşen görev İstanbul’un değerini bilerek yaşamak ve sonsuza kadar İstanbul’u yaşatmaktır…
Son söz olarak CANIM İSTANBUL diyelim de şiirini de meraklıları için bulma kolaylığı düşüncesiyle paylaşarak selâmlayalım Âzîz İstanbul’umuzu!..
CANIM İSTANBUL
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...
Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? ..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...
O manayı bul da bul!
İlle İstanbul'da bul!
İstanbul,
İstanbul...
Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir ' Katibim'i...
Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul...
Necip Fazıl Kısakürek
"İSTANBUL'U DİNLİYORUM" 568'İNCİ YILDA
Yayınlanma :
28.05.2021 10:34
Güncelleme
: 28.05.2021 10:34
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: