İZMİRLİ OLMAK ...
Yayınlanma :
27.06.2020 11:26
Güncelleme
: 27.06.2020 11:33
1980 öncesindeki neslimizin hemen hepsinin bir memleketi vardı ülkemizde, yani bir yerliydi.
1970 sonrasında nüfusun yüzde sekseninin köylerden kentlere göçmesi, devlet memurluğundaki yer değiştirmeler ve ülke genelinde görev yapma konumundan dolayı özellikle çocukların farklı yerlerde dünyaya gelmesi, 1960’la başlayan Almanya’ya işçi olarak gidiş süreci vb. etkenler sonucunda yaşanan çok hızlı bir yer değiştirmelerin sonucunda, 1980 sonrasında dünyaya gelen kuşakta bir yerli olma duygusunda da gevşeme olmuştur ülkemizde.
İzmir’de özellikle genç kuşağa “nerelisin?” diye sorulduğunda “İzmirliyim” cevabını alırsınız. Biraz samimiyetiniz var da “Aileniz İzmir’e nereden gelmiş?” diye sorduğunuzda alacağınız cevaplar çeşitlidir: Kimisi Balkanlı, kimisi Giritli, kimisi Mardinli, Erzurumlu, Aydınlı, Manisalı, Denizlilidir…
Bir yerli olmak gibi İzmirli olmak da bir kültür işidir, bir bilinç işidir, bir sevdâ işidir! Bir şehirli olmak bir yerli olmak oranın tarihsel sürecini bilmek, kabullenmek, ve sevmekle başlar ya şimdi İzmir’imizin Türk tarihi içerisindeki konumunu Murat Bardakçı’nın; “31 Mart 2013’te Haber Türk Gazetesinde yayınladığı Gâvur İzmir’i 1402’de Timur ortadan kaldırmış, şehri Müslüman yapmıştı.” Başlıklı yazısından takip edelim.
“İzmir Malazgirt zaferinden on yıl sonra 1081’de "ilk Türk amirali" olan Çaka Bey tarafından fethedilirse de kısa sure sonra yeniden Bizanslılar'ın eline geçer. 1328’de Aydınoğlu Umur Bey şehri tekrar fetheder. Fakat Venedik, Cenova ve Rodos donanmaları 1344'te İzmir’i tekrar geri alır ve İzmir bir Latin şehri olarak varlığını sürdürür.
15. yüzyılın ilk senelerine kadar, iki ayrı İzmir vardır: Hristiyanlar'ın kontrolünde olan sahil kesimindeki İzmir ile Müslümanların hâkim oldukları iç kısımlardaki “yukarı” İzmir. Şehrin yukarı tarafı Malazgirt sonrasında Müslümanlar'ın eline geçerse de sahil ve sahildeki kale, Hristiyanlar'ın elindedir. Yapılan bütün kuşatmalar, savaşlar ve mücadeleler işte bu sahil kısmını ele geçirmek içindir.
Bugün hâlâ açık ya da gizli olarak fısıldanan "Gâvur İzmir" deyimi bu devirlere dayanır ve bu söz ile bundan altı asır öncesine kadar Hristiyanlar'ın elinde bulunan "sahil İzmir'i" kastedilmiştir.
"Gâvur İzmir" diye tabir edilen yerleşim alanını Hristiyanlar'ın elinden 1402'deki Ankara Savaşı sonrasında Ege sahillerine uzanan Timur alır. Timur'un ardından Anadolu'daki beylikler mücadelesine de sahne olan İzmir 1424'te İkinci Murad tarafından kesin şekilde zaptedilir.”
15 Mayıs 1919 ile 9 Eylül 1922 arasında Yuan işgali olarak yaşanan talihsiz dönem de halen hafızalarımızdadır.
Bu bağlamda 1. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan işgallerin ardından Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün öncülüğünde verilen Millî Mücadele ile kazanılan İstiklâl Harbi’mizin sonucunda dünyaya 29 Ekim 1923’te ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin bütünlüğü içerisinde güzel İzmir’imiz de vardır ve İzmir bu zaferin en önemli ve değerli bir nşânesidir.
Şu anda Osmanlı devleti bakıyyesi olarak, Osmanlı’nın çekildiği çok çeşitli topraklardan gelen nüfusun en çok olduğu kentlerimizden birisidir İzmir’imiz.
Bütün bunların yanında özel olarak da işgalcilere karşı ilk kurşunu atan Gazeteci Hasan Tahsin’imizle, Atatürk’ün İzmir toprağına emanet ettiği Zübeyde Hanım Annemizin varlığı bu kentte yaşayan herkesi İzmirli yapacak olan en önemli değerlerimizden birisidir.
İzmirli olmak istiyorsak Türk tarihini ve Türk tarihi içerisinde de özelde de İzmir’in tarihini çok iyi bilmek ve içselleştirmek durumundayız efendim…
Bana sorarsanız, ben 1 Eylül 2018’de ikâmetimi Denizli’den İzmir’e taşıdım. Yâni maddî varlığımla iki senedir İzmir’deyim. Fakat; merhum Servet Somuncuoğlu’nun Moğolistan’da Orhun Âbidelerinin bulundağu vadilerde gördüğü ve ülke ülke dağ dağ fotoğraflarını çeke çeke takip ederek İzmir Konaklıdere’de bir mağaranın duvarlarında tespit ettiği Türk Kültürüne ait Tamgaların bu topraklara geldiği MÖ dönemlerden beri İzmir’liyim efendim…
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: