KENDİNİ BİLMEK, TEMEL SORUNLARIMIZDAN BİRİSİ
Yayınlanma :
12.08.2022 09:24
Güncelleme
: 12.08.2022 09:24
Kendini bilmek dendiğinde hemen Mevlânâ’nın şu meşhur sözü aklıma geleir:
“Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol!..”
Çoğumuzun hoşuna gider bu söz ve hemencik söyleyip geçiveririz. İnsan olarak başkalarına akıl vermek, öğüt vermek ve nasihat etmek hoşumuza gider her nedense…
Birilerine verdiğimiz akıl, öğüt ve nasihat verme konusunda dönüp bir de kendimize baksak ve kendimizi tartıya koysak deriz, demesine de buna da pek yanaşmayız. Çünkü nefsimize ağır gelir…
Ligler başladı ya!.. Yaş, makam, mevki, varlık şöhret ayırt etmeksizin fanatik taraftar kimliğine baktığımızda, söylenen sözler, yapılan tartışmalar ve iddialaşmalardan ne takım oyuncularının ne de yönetimin haberlerinin olmadığı gerçeğiyle yüzleşiriz. Bu durumda sormak gerekir işte. “Ben kimim?” diye…
Anadolu’da televizyon öncesi dönemlerde Yeşilçam!ın siyah b beyaz filimleri seyredilirken filim boyunca tablo şuydu:
“Seyirci genel anlamda olumlu karakterlerin yanında yer alır, onların sahnesi çıktığında alkışlanırdı. Kötü adamların sahnelerinde durum değişir, derhal bütün sinemayı ıslıklar, yuh sözleri ya da hakaret sözleri inletirdi…
Demek istediğim, tiyatro seyircisinin ya da ciddi bir konser dinleyicisinin sergilediği olgun tavrı Yeşilçam seyircisi gösteremezdi.
Günümüzde bu örneklere en yaygın şekliyle siyasi tartışmalar ekleniverdi. İktidar ya da muhalefetten birisinin yaptığı konuşmayla ilgili derinliğine sohbet etmek yerine kim hangi taraftaysa karşı tarafı yenmek ve bir boks maçındaki gibi ringin dışına atmak gibi bir sonuç almaya yönelik olarak ilgili ilgisiz lehte aleyhte ne kadar duyduğu, dinlediği ve okuduğu söz varsa yüksek sesle sıralama telaşı içerisine girdiklerini görüyoruz.
Oysa, medeni/uygar insanlara daha doğrusu kendini bilen insanlara yakışan tavır, birmasa etrafında konuya ait bildiklerini ortaya dökerek konu hakkında hem bilgilenmek hem dekendi kimliğimizi ortaya koymak gibi bir güzelliği yaşamak da vardır.
“Hz. Muhammed: “Nefsini (yok) bilen, Rabbini bilir.” Der bir hadis-i şerifte.
“Çeşm-i insaf gibi kâmile mizân olmaz
Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz” der Talibi adındaki bir şâirimiz de…
“Kendinibilen Rabb’ini bilir” deryine Hz. Muhammed
Bu sözlerden anlıyoruz ki, bütün zamanlarda insanın kendisini bilmesi ve kendisi olması esastır. Kendisi olmak aynı zamanda kendini bilmektir.
Gerek bireysel yaşantımızda gereksetoplum yaşantısında insana kalıcı değer kazandıran da budur: kişinin kendisini bilmesi ve kendisiolması meselesi.
Makamı, mevkisi, kazancı, şöhreti her ne olursa olsun insanlar bu tarzda kimseler ellerinde güç bulundurdukları için geçici olarak saygı gösterirken gücü kaybettikleri anda hızla çevrelerinin boşaldığı gerçeğiyle yüzleşirler.
Bu konum hayatın en acı gerçeklerinden birisidir. Sanırım, insana en yakışan davranış şekli bulunduğu konumda kendisini bilmesi ve kendi gerçeğiyle insanlarla iletişim kurmasıdır
Sevgilerimle…
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: