20 Temmuz 1974, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerçekleştirdiği, “Kıbrıs Barış Harekâtı” ile adaya barış getirdiği tarih.
20 Temmuz 1974’ten, 20 Temmuz 2024’e gelinceye kadar, dile kolay aradan 50 yıl; yarım Asır geçivermiş…
Adını en önemli yer altı zenginliklerinden olan bakır madeninden Latince cyprum/cuprum alan Kıbrıs, Doğu Akdeniz’in kuzeydoğu köşesinde Türkiye kıyılarından 70 km. kadar açıkta olan ve 9251 km2 yüzölçümüne sahiptir. Kıbrıs’ın asıl değeri, jeolojik açıdan Anadolu’nun bir parçası konumunda olmasıdır. Anadolu’nun tam bağımsızlığı her zaman Kıbrıs adasına tam hakim olmasına bağlıdır.
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında 13 Şubat 1975’te kurulan KKTC= Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, adanın % 36’sını kapsayan kuzey bölümünde yer alır. Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin yapısı adada federal bir çözüme gidileceği varsayımı üzerine kurulmuştu. KKTC Devleti Başkanı Rauf DENKTAŞ’ın 1977’de Rum lideri MAKARİOS, ardından 1979’da onun yerine geçen KİPRİANU ile yaptığı toplantılarda Kıbrıs’ta iki kesimli, iki toplumlu federasyon kurulması için ilke anlaşmasına varmışlardı. Fakat Rumlar, bu iki anlaşmanın gereğini yerine getirmedikleri gibi, Birleşmiş Milletler’e başvurarak Kıbrıs’ın tamamında sadece Rumlar’ın hâkim olacağı bir düzenleme yapılması ve bunun baskı ile Kıbrıs Türklerine kabul ettirilmesi için her yolu denemişlerdir.
Bu çabalar sonuç vermeyince bu sefer Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi, 15 Kasım 1983 günü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilân etmiş; Rauf DENKTAŞ da KKTC’nin ilk Cumhurbaşkanı olmuştu. 2020’den bu yana KKTC’nin Cumhurbaşkanı da Ersin TATAR’dır…
2004 Nisan'ında yapılan Annan Planı referandumundan bugüne uluslararası camia KKTC ile var olan ilişkilerini iyileştirmeye başlamış. Avrupa Birliği'nin Genişlemesi'nden sorumlu üyesi G. VERHEUGEN raporunda AB ülkelerinin KKTC'de temsilcilikler açabileceklerini söylemiştir.
Kıbrıs’ın tarihine baktığımızda
Kıbrıs adası, coğrafi yeri, askeri ver ticari önemi dolayısıyla yüz yıllarca Müslümanlarla Hristiyanlar arasında mücadele konusu olmuştur. Akdeniz hakimiyeti el değiştirdikçe adanın sahipleri de değişmiştir. Ortaçağla birlikte; Bizans, Araplar, Fransızlar(Haçlılar) , İtalya(Venedikliler ve Osmanlı hakimiyetiyle derken bugünlere gelinmiştir.
Kıbrıs’a Müslümanların ilk sefer, Hz. OSMAN Döneminde düzenlenmiştir. Bu ilk seferde sahabiden HALA SULTAN olarak bilinen kadın sahabi Ümmü Haram Bint-i Milhan şehîd düşmüştür. Ada önce Haçlıların sonra da Venediklililerin hakimiyetine geçmişse de 1566-1574 Kıbrıs seferleriyle Osmanlı Devletiyle Türk egemenliğine girmiştir.
1571 yılında Venediklilerden alınan ve 307 yıl Osmanlı hâkimiyeti altında kalan Kıbrıs’ın yönetimi 1878 yılında, hükümranlık hakkı Osmanlı İmparatorluğunda kalmak kaydıyla, İngiltere'ye devredilmiştir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı İmparatorluğu ile İngiltere’nin ayrı saflarda yer almasının da bir sonucu olarak, İngiltere 1914'te tek taraflı bir kararla adayı ilhak etmiştir. Türkiye Ada üzerindeki İngiliz egemenliğini Lozan Antlaşmasıyla 1923'te tanımıştır.
1931’den itibaren Kıbrıslı Rumlar, Yunanistan ile birleşme taleplerini yoğunlaştırmışlardır. Kıbrıs’ın Yunanistan ile birleştirilerek, tamamen bir “Elen” adası haline getirilmesi şeklinde özetlenebilecek olan “ENOSİS” kampanyasına, İkinci Dünya Savaşından sonra hız verilmiştir. Bu arada Yunanistan'dan gelen Albay GRİVAS 1955 yılında EOKA terör örgütünü kurmuş ve Ada’daki şiddet eylemleri giderek artmıştır. 1955-1958 döneminde Kıbrıslı Türkler 33 karma köyü terk etmek zorunda kalmışlardır. Kıbrıslı Türkler, gelişmelere paralel olarak, "taksim" görüşünü geliştirmişlerdir.
Türkiye ile Yunanistan 11 Şubat 1959 tarihinde Zürih'te anlaşmaya varmışlar, Londra'da İngiltere'nin ve Kıbrıs'taki iki toplumun liderlerinin onayını almışlardır. Bu şekilde ortaya çıkan Zürih ve Londra Anlaşmaları bağımsızlık, iki toplumun ortaklığı, toplumsal alanda otonomi ve çözümün Türkiye, Yunanistan ve İngiltere tarafından etkin garantisi ilkelerine dayandırılmıştır.
“KIBRIS CUMHURİYETİ”, adanın iki halkı arasında ortaklık temeline dayandırılan uluslararası antlaşmalar uyarınca 1960 yılında kurulmuştur. Bahse konu antlaşmalar tarafından garanti edilen Anayasası, adadaki Kıbrıslı Türk ve Rum halklarının eşit siyasi hak ve statüsüne dayandırılmıştı.
Kıbrıs Rum tarafı, 1960 Cumhuriyeti’nin kurulduğu şekilde yaşamasına şans vermemiş, sözkonusu antlaşmalar sistemiyle vücuda gelen “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin yapısını, Kıbrıs Türklerini devlet kurumlarından dışlamaya, Ada’daki varlıklarını sona erdirmeye ve nihayet Yunanistan ile birleşme (ENOSIS) yolunu açmaya yönelik girişimleri başlatmışlardır.
Kıbrıs Rum tarafı 21 Aralık 1963 tarihinde Kıbrıs Türk toplumuna karşı kapsamlı ve sistematik saldırılara geçmiştir. Kıbrıslı Türkler devlet kurumlarından uzaklaştırılmıştır. Kıbrıs Türk tarihine “KANLI NOEL” adıyla geçen bu kampanya önceden hazırlanmış olan “Akritas Planı”na dayandırılmıştır. Türklerin imhası veya Ada'dan atılmasını öngören Akritas Planı, basit bir örgütün eylem planı olmayıp, Rum yetkililerce hazırlanan bir etnik temizlik girişimidir. Akritas planının uygulanması sonucunda, 30.000 Kıbrıslı Türk 103 köyü terk etmek zorunda kalmıştır.
Dolayısıyla, “Kıbrıs Cumhuriyeti,” Kıbrıslı Rumların 1963 yılında tek taraflı olarak güç kullanımıyla anayasayı feshetmelerinden sonra ortadan kalkmıştır.
1963 "Kanlı Noel" olaylarından sonra, 27 Aralık 1963'e üç garantör ülkenin askerlerinden oluşan bir "Barışı Koruma Kuvveti" oluşturulmuştur. Bu çerçevede İngiliz generalin yeşil bir kalemle harita üzerinde çizdiği bir çizgi ile Lefkoşa 30 Aralık 1963'te ikiye ayrılmıştır. Bu tarihten itibaren bu sınır “Yeşil Hat” olarak adlandırılmıştır.
Kıbrıs sorunu, Rumların Kıbrıs Türklerini 1960’da kurulan ortaklık devletinden dışlama, Ada’da birlikte yaşama ve Ada’yı birlikte yönetme mutabakatını terk ederek, devleti gaspetmeye çalıştıkları 1963 yılından bu yana, uluslararası toplumun gündemindedir.
Bilahare, BM Güvenlik Konseyi’nin, 4 Mart 1964’de aldığı 186 sayılı kararla adaya uluslararası barış gücü (UNFICYP) konuşlandırılmıştır. Bu arada, Yunanistan adaya gizlice askeri kuvvet yollamaya başlamış, bu kuvvetin sayısı zaman içinde 20.000’e ulaşmıştır. Böylece, bir ortaklık devleti olmaktan çıkarak bir Rum yönetimine dönüşen Kıbrıs Cumhuriyeti fiilen Rum/Yunan kontrolü altına girmiş ve iki halk birbirinden tamamen kopmuştur.
1967'de Yunanistan'da yönetimi askeri darbeyle ele geçiren Cunta, Enosis'e ulaşmak için Keşan ve Dedeağaç görüşmelerinde Türkiye ile pazarlığa kalkışmış, bundan sonuç alamayınca Kıbrıs’ta Boğaziçi ve Geçitkale köylerine karşı saldırılar düzenlenmiş, bu saldırılara Yunan birlikleri de katılmıştır. Türkiye'nin anlaşmalardan doğan müdahale hakkını kullanacağı yönündeki ihtarı üzerine bu buhran son bulmuş ve Yunanistan, BM gözetimi altında Ada'dan kuvvetlerini çekmek zorunda bırakılmıştır.
Kıbrıs Rumlarının arasında görüş ayrılıkları belirmeye başlamıştır. EOKA'cılar arasında ortaya çıkmaya başlayan görüş ayrılıkları, Türkiye'nin müdahalesinden çekinen ve Türkleri ekonomik yoldan alt etmeyi yeğleyen Makarios ile süratle sonuç alınmasını arzulayan eski cuntacıları içeren EOKA-B'cilerin karşı karşıya gelmelerine neden olmuştur.
15 Temmuz 1974 tarihinde Yunan Cuntasının desteğiyle EOKA lideri Nikos SAMPSON adayı Yunanistan'a bağlamak amacıyla Makarios'a karşı bir darbe gerçekleştirerek iktidarı kısa süreyle ele geçirmiştir. Kıbrıs'ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne kasteden bu hareket karşısında Türkiye, 1960 Garanti Andlaşması çerçevesinde, önce İngiltere'ye ortak müdahale teklifinde bulunmuştur. Türkiye, İngiltere'nin olumsuz cevap vermesi üzerine, Ada'daki Türklerin güvenliğini de dikkate alarak 20 Temmuz 1974 günü Barış Harekatı’nı başlatmıştır.
Böylece Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı önlenmiş, Kıbrıs Türk halkının varlığı da güvence altına alınmıştır. Türk Barış Harekatı aynı zamanda Yunanistan'da Cunta idaresinin de sonu olmuş ve ülkeye demokrasi getirmiştir.
20 Temmuz 1974 Kıbrıs-lı Türkler için özgürlüğün, bağımsızlığın onurlu yaşamanın sembol tarihidir. Bu güzel değerlerin yaşanmasına vesile olan dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’i Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN’ı, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımızı şehit ve gazi olan kahraman Mehmetçiklerimizi rahmetle ve minnetle anıyoruz…
Son yıllarda şehit öğretmen AYBÜKE YALÇIN’la gündeme gelen duygu yüklü türkü sözleriyle noktalayalım sözlerimizi:
Magusa Liman'ı limandır, liman aman amman
Beni öldürende yoktur din iman
Uyan Ali'm uyan, uyanmaz oldun
Yedi bıçak yarasına dayanmaz oldun
İskeleden çıktım yan basa basa aman amman
Magusa'ya vardım kan kusa kusa
Uyan Ali'm uyan, uyanmaz oldun
Yedi bıçak yarasına dayanmaz oldun
Magusa Limanı'ndan aldılar beni, aman amman
Üç mil uzağına attılar beni
Uyan Ali'm uyan, uyanmaz oldun
Yedi bıçak yarasına dayanmaz oldun
KARŞI/YAKA’DAN… SEVGİLERİMİZLE…
Yorumlar
Kalan Karakter: