LÂTİFE HANIM KÖŞKÜ'NDEKİ İNCE HÜZÜN

Lâtife Hanım Köşkü!..
Güzel İzmir’imizin Karşıyaka’daki özel mekânı…
Hayatı farklı açılardan yaşamış olan üç özel ismin: Zübeyde Hanım’ın, Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Lâtife Hanım’ın hatırasının yaşatıldığı mekân.
Bir anne ile oğul, oğulla eşi, anneyle gelini…
Saygıyla, incitmeden dile getilmesi gereken anlatılması çok zor olan, tarihî bir hatıra…
Çok zorlu bir Millî Mücadeleyi kazanmış muzaffer bir komutanın annesi Zübeyde Hanım; Muzaffer bir komutan ve devlet kurucusu Mustafa Kemal;  devlet kurucusunun eşi Lâtife Hanım’ın manevî hatıralarının yaşatıldığı özel mekân…
 Mânevî hatıraların bir duygu insanı olan Eskişehir Anadolu Üniversitesi Rektörü ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşenin elleriyle yaptığı mumya heykellerin her birisinin bir odaya yerleştirilerek  ziyaretçilerle buluşturulduğu   somutlaştırılmış halleri…
Zübeyde Hanım: Hayat hikâyesiyle tek başına bir imparatorluğun çöküşünü; topraklarının parçalanışını ve bütün bunların sosyal dokuda yarattığı sarsıntılar ile acıları nefsinde yaşamış olan bir Türk kadını…
Lâtife Hanım: İzmir’in hatırı sayılır tüccarlarından Uşşâkîzâde Muammer Beyin beş evladından birisi. Büyük romancımız Halit Ziya Uşaklıgil’in yeğeni. İlk okulu İzmir’de, ortaokulu ve liseyi İstanbul Arnavutköy Amerikan Kız Kolejinde okudu. Paris’te  Sorbon Üniversitesinde siyaset ve hukuk okumuş, İngilizce, Fransızca, Almanca bilen, at binen piyano çalan son derece modern ve kültürlü özel yetiştirilmiş bir hanımefendi.
Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatmaya gerek var mı bilmem ki? Ömrünü devletine, milletine adamış onurlu kahraman bir komutan. Millî Mücadelenin önderi. İnkılapları ile sosyal dokuya verdiği şekil; değişim ve dönüşümlerle Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu… Babasını çocukken kaybetmiş, çocukluk yılları hariç Annesi Zübeyde Hanım’la nadiren görüşebilen; gençliği askeri okullarda, subaylığı cephelerde geçen annenin sıcak ve sevgi dolu dünyasının özlemiyle geçen bir ömür.
Sonrasında nedenini, niçinini, nasılını tartışmanın ve hüküm vermenin bize düşmediği Lâtife Hanımla iki yıl süren bir evliliği…
Biz kırk yıldır arada arada gelip gittiğimiz Denizli’mizden iki yıl önce taşındığımız  Karşıyaka’mızda  1 Eylül 2018 tarihinden   itibaren sürekli oturmaya başladık değerli okurlarım.
İşte, Karşıyaka’da oturmaya başladığımız günden bu yana İzmir’e ziyaretime gelen dostlarımı bu mekânla buluşturmaya çalıştım hep…  Evden çıktığım hemen her gün olmasa da iki günde bir, anı evine geldiğim her seferinde içimde bir ince hüzün yaşadım. Bunu yaşayan sadece ben miydim derseniz, anı evine gelen her bir ziyaretçinin yüzlerinde, duruşlarında ve hallerinde de o ince hüznün yansımasını gördüm ve hissettim…
Lâtife Hanım Anı Evinde insanı düşündüren ve de hüznünü pekiştiren diğer iki unsurdan birisi anı evinin bahçesinde yer alan bağrı delik delik olan asırlık dut ağacı ile anı evinin önünde Lâtife Hanım’la Mustafa Kemal’in evlilikleri anısına dikilmiş olan ikiz kara servilerdir. Sanki bu ikiz asırlık servi ağacı birbirini bırakmamak için söz vermiş, bir asırlık ömrü birlikte el ele yaşamış iki sevgilidir benim nazarımda.
“Her pencere büyüklüğü oranında ay ışığı alır!” sözünün hükmünce, elbette Latife Hanım Köşküne gelip gidenler de konuya dair okudukları ve hissettikleri oranda bir duygu elde edeceklerdir ziyaretleri sonucunda.
Bunca duygu yüklü anlatım olur da binayla ilgili bilgi vermek olmaz mı olur elbette değerli okurlarım:
  “Latife Hanım Anı Evi” olarak isimlendirilen bu köşk, Uşşâkizâde ailesi tarafından yazlık olarak yaptırılan bir yapıdır. Zübeyde Hanım bu binada yirmi sekiz gün yaşamıştır.     
 Karşıyaka Belediyesi 2005 yılında köşkü satın almış, İzmir Valiliği ile birlikte  tarihi binanın aslına uygun olarak korunması için gerekli çalışmayı yapmıştır. Bahçesinde yapılan düzenlemelerle birlikte köşk  9 Temmuz 2008 tarihinde “Latife Hanım Anı Evi” olarak ziyarete açılmıştır.
Her gün bahçesinde yüzlerce insanı ağırlayan ve her gün özel olarak anı evini ziyarete gelen üç özel değerimizin anılarıyla buluşturan Latife Hanım Anı Evi, 30 Ekim 2020 günü yaşanan İzmir Depreminde bina hasar gördüğü için ziyarete kapanmış, yeniden korumaya alınmıştır…
İşte, her zaman yediden yetmişe çok sayıda ziyaretçisini ağırlarken, deprem dolayısıyla, depremzede hâliyle sessizliğe bürünmüş görmek insana ince bir hüzün veriyor değerli okurlarım…  
Sevgilerimle…