“ÖLÜ BAYRAMI”, “Sanat Değirmeni” grubunun başkanı olan çok değerli kültür-sanat insanı şâir Aygün EROĞLU’nun Akdoğan Yayınevi tarafından yayınlanan, çiçeği burnundaki ilk şiir kitabının adıdır değerli okurlarım…
Şimdi bu bilgiyi okur okumaz bazı okurlarımızın zihninden “Ölü Bayramı” da olur muymuş hiç!.. Bizim kültürümüzde ölünün ardından yas tutulur efendim!..” gibi çeşitli duyguların gelip geçtiğini tahmin edebiliyorum…
Hemen şunu hatırlatmak isterim: Hz. Mevlânâ, kendi ölüm gününü “Şeb-i Arus/Düğün Gecesi” olarak isimlendirmişti. Her can, her nefis ölüm acısını tadar da, bu acı gerçeği işte bir Mevlânâ çıkar bir sözüyle unutulmaz kılıverir. Yedi yüz yıldır da hep düğün gecesi olarak anılır; Hak’ka yürüdüğü gecede ney-ler üflenir, bendirler düm tek çeker, Mevlevî âyini icrâ edilir: semâzenler semâ ederken âdetâ özel bir düğün gecesi töreni sergilenir her Şeb-i Arus’ta da zaman içerisinde kanıksanır ve öylece yaşanır gelir…
Iğdır doğumlu olan sevgili Aygün EROĞLU Iğdır’ın insanıdır. Iğdır ve yöresi 1382 yıl önce Kerbelâ’da yaşanan Peygamber torunu Hz. Hüseyin ile arkadaşlarının şehadetinin acısını bir başka yaşar gelir yüz yıllardır. Yalnızca Iğdır mı yaşar bunu; Ağrı Dağı’nın etrafında hayatlarını sürdüren Ağrı ilinin insanları, Kuzey Azerbaycan ve Güney Azerbaycan halkı da bir başka yaşar gelirler. Yaşananlar hep acı hep acı, hep göz yaşı hep feryâd olarak sürüp gelir…
İşte bu hep acı olarak yaşanıp gelirken konuya ilgili ilgisiz daha çok insanın daha çok yörenin dikkâtini çekmek adına yaşananlara “Ölü Bayramı” deyiverir sevgili Aygün EROĞLU…
Dedik ya Aygün Eroğlu şâirdir!.. Şâirlerin bir konuyu anlatırken bazen telmihle, bazen teşbihle, bazen de kinaye ya da tariz ile anlattıkları bilinen bir gerçektir. Sevgili Aygün EROĞLU “Ölü Bayramı” başlığıyla edebiyatımızdaki TARİZ sanatı yapmıştır. Tariz: Bir sözün tam tersini yani zıttını belirtecek şekilde söylemek olarak bilinir. Ölü varsa ortada yas kaçınılmazdır. Bayram derseniz tariz yapmış olursunuz.
Aygün Eroğlu’nun şiir kitabına isim olan “Ölü Bayramı” tanımlaması aynı zamanda Kerbelâ Vakasını işlediği şiirinin de başlığıdır. Şiiri okuyanlar Eroğlu’nın Kerbelâ Vakasının acısını yüreğinde nasıl hissettiğini ve içinin yandığını da göreceklerdir…
“……
Ölü Bayramı”nın yayınlanma hikâyesi çok uzun. Bu konuda kitap şiir dosyası iken okuyan ve kitaba dair görüşlerini Ön Söz olarak paylaşan çok değerli kültür-sanat insanı ve üstâd şâir M. Mazhar APLHAN bakınız bu konuda ne diyor:
“Aygün Eroğlu’nun bilimsel araştırmaya yatkın bir kişiliğe sahip olması ve bu yatkınlığın ortaya çıkardığı endişelerin doğal sonucu olarak kitap bütünlüğündeki yayına hazır olan şiir dosyasını bugüne kadar beklettiği kanısındayım.. Bu tarz çalışma yapan araştırmacı bireylerde, birikim ve titizliğin bilimsel korkuyu da beraberinde getirdiği hepimizin malumudur….
Bu kitabı okumaya başladığınızda şairin iç dünyasının olaylar karşısında yankılanıp nasıl dışa vurduğunu göreceksiniz
….
Yaşanmış olan sosyal, toplumsal, ekonomik, politik ve tarihsel olayların şairde bıraktığı izlerle yoğrulmuş özgün bir şiir kitabıyla karşı karşıyayız… Okuyun göreceksiniz”
M. Mazhar Alphan’ın da dikkât çektiği gibi sevgili EROĞLU, b anneye, ölüme, İzmir’e, İstanbul’a, depreme, Kerbelâ’ya, Ukrayna’ya, Filistin’e-Gazze’ye, Aylan Bebek’e, şehitlere, Şuşa’ya Azerbaycan’a, bayrağa vb şiirler yazar…
“Çok sevdiğim ve saydığım güzel insan Şerif KUTLUDAĞ hocama … İlk imza…” diyerek 1 Ağustos 2024 Perşembe günü imzasıyla sahip olma onurunu yaşadığım Ölü Bayramı sevgili Eroğlu’nun ilk şiir kitabıyken son şiir kitabı olmaması temennisiyle nice şiir kitapları diliyorum…
Değerli okurlarım ben “Ölü Bayramı”nın nasıl mı “ilk imza”sına sahip oldum? Anlatayım:
Yaz başından bu yana biz çok değerli Aygün EROĞLU ile istisnalar hariç hemen her gün Karşıyaka’da İZBAN durağı yanındaki DDY Emekliler Lokali’nde birlikteydik... Sevgili Eroğlu, Sanat Değirmeni grubunun Başkanlığı yanında Şiir Kalbimizde grubu, Karşıyaka Sevgi Şâirleri grubu, Karşıyaka Belediyesi Veysel Çolak Edebiyat Atölyesi vb nerede kültür sanat ortamı varsa gönüllü katılımcısı olduğu için her buluşmamız bir kültür sanat sohbeti şekilde geçiyordu. Haliyle her defasında da konu, şu an elimizde olan “Ölü Bayramı” şiir kitabına geliyordu. Adetâ, şiir dosyasından, kitap oluşumuna, matbaadan kargoya verilişine; kargodan Menemen’e gelişine kadar adım adım takip edince haliyle kültürümüzdeki “Tekkeyi bekleyen çorbayı içer!..” kabulünce ilk imza da bize nasip oldu.
İlk İmza bize nasip olunca da haliyle Ölü Bayramı hakkındaki ilk yazının da bizden olması gerekmez mi değerli okurlarım? “Elbette gerekir!..” dediğinizi duyar gibiyim…
Bu duygular çerçevesinde kitabın arka kapağındaki “Ölü Bayramı”ndan alınmış mısralar ve devamında da “BİZİM İŞİMİZ” şiiriyle noktalamak istiyorum yazımı…
….
Eyy!
Dua dağlarının başı karlı şahidi
Eyy!
Oklanmış yüreklerin gözü yaşlı şehri
Kan güllerinin sarmaşık ağıtları
Şimdi ben ne diyem
Bu bayram günü
Nere gidem
Bugün bayram
Kime diyem…
Aygün EROĞLU
******************************
BİZİM İŞİMİZ
Parkta koşanlarla olmaz işimiz
Bizim şimiz
ürken kedileri
ezilen çimleri
korkan kuşları yazmak
Bakkalla da olmaz işimiz
Bizim işimiz babayladır
ekmek alamayan
dondurmaya bakan
çikolatayı yüzüne bulaştıramayan çocukladır
Minibüs şoförüyle de değil işimiz
Bizim işimiz
İndirim için pasosunu bulamayan gençle
ayakta iki büklüm titrek yolcuyladır
dikiz aynasında bayrağı görüp
şehit oğluna ağlayan anayladır…
Aygün EROĞLU
Yorumlar
Kalan Karakter: