Ne garip bir soru değil mi değerli okurlarım?
Diyeceksiniz ki: “Elbette Müslümanların bayramı!..”
Ben de soracağım o zaman hangi Müslümanların bayramı?
Niyetim bayram sevincine çomak sokmak değil elbette…
Hem yaşadığımız kentte, hem ülkemizde hem de İslâm Dünyasında olana bitene bakınca bu soruları da sormadan edemiyorum…
Her şeyin tekil yaşandığı bir süreçte dinî bayramlarımız da nasibini aldı bu oluşumdan efendim.
Aynı aile, aynı parti, aynı cemaat, aynı tarikat, aynı dernek vb içinde yaşanan farklılıkların yanına bir de İslam dünyası denince, 30 milyon km-kareyi bulan bir yüzölçümü üzerinde l milyarı geçen nüfusun yaşadığı 57 devlet ve 80 dolayında Müslüman topluluğun varlığını eklerseniz neden böyle dertlendiğimi anlarsınız efendim…
“Bana göre!” , “Bize göre!” , “Cemaatime, grubuma, partime vb göre bayram sevinci yaşama yerine doğrudan Kura’ana göre bayram sevincini yaşama anlayışında buluşabilse dünya Müslümanları bayramlarımız çok daha anlamlı olacaktır emin olunuz…
“Kur’ana göre bayram sevinci yaşamak”tan ne anlayacağız diyebilirsiniz hemen. Haklısınız. Anlatmaya çalışayım…
Ramazan Bayramı oruç ibadetine duyulan bir şükrün sevincidir, Kurban Bayramı da kurban ve hac ibadetinden dolayı duyulan bir şükrün sevincidir.
Bayram günleri sevinç günleridir. Bu günlerde sevinçli ve güler yüzlü görünmek esastır. Bunun olması için de hemen her yörede kültürel oluşumlar ortaya çıkmıştır yerine göre: Arife günü toplu mezar ziyaretleri, çörek derme geleneği vb.
Bizim çocukluğumuzda 1960’larda mahallenin belli alanlarında kızlar kendi aralarında, delikanlılar kendi aralarında toplaşarak dut ağaçlarına kurulan salıncaklara sırayla binerek eğlenirlerdi.
Bayramlar kardeşliği canlandırır. Canlandırmalıdır. Canlandırmasına yönelik çalışmalar sergilenmelidir. Cami dernekleri sadece caminin maddi bakımıyla yetinmemeli insan kazanama ve cemaati çoğaltma yolunda çaba gösterebilmelidir.
Bayramlar ziyaretleşmeyi ve iletişimi artırır.Farklı şehirlerde yaşayanların imdadına elbette sosyal medya ve iletişim teknolojisi yetişir… Bu konuda baya da mesafe aldık… Özellikle yaşadığımız kentte geldi gelmedi demeden en yakınımızdan başlayarak özellikle yaşça büyükleri ziyaret çok daha anlamlı olacaktır.
Bayramlar Toplumsal Dayanışma Ruhunu Kuvvetlendirir. Elbette doğru söze ne denir diyeceksiniz!.. Varsılların yoksulların halinden anlaması gereken özel zaman dilimleridir bayramlar. Varsıl ailelerin oturduğu sitelerde yaşayanlar etraflarında yoksul göremeyeceklerdir elbette… Niyetleri paylaşmak olursa kolayca bulacaklarından ben eminim… Fitrenin, zekatın çıkış sebebi de varsılların yoksulların halinden anlaması ve gereğini yerine getirmeleri hatırlatmasıdır.
Bayramlar Hayata Neşe Katar.Bayramlar bunun için güzeldir ve bunun için özlenir. “Ah, nerede o eski bayramlar?” serzenişinin ardında çocukluk yıllarının saf bayram sevincine duyulan özlem vardır…
Bayramlar Dargınlık ve Küskünlükleri Giderir. Gidermelidir de!
Bayramlar, aramızda bulunan soğuk ve gergin ilişkileri yumuşatma, ayrıca kırgınlıkları, küslükleri bitirmezamanı olmalıdır. Hz. Peygamber Müslümanlar arasındaki dargınlığı hiç hoş karşılamamış ve şöyle buyurmuştur:
“Birbirinize kin tutmayınız, haset etmeyiniz, sırt dönmeyiniz ve ilginizi kesmeyiniz. Ey Allah'ınkulları, kardeş olunuz. Bir Müslüman’ın, din kardeşini üç günden fazla terk etmesi helâl değildir.”
Efnedim işin sırrı bu noktada: Güleryüz ve merhamaette saklıdır. Affedicilik işin merhemidir. Hediyeleşme ve ziyaretleşme de işin yaş pastadaki kremasıdır…
Kur’anı-Kerim’de şöylebuyrulmaktadır: “Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının.” (Nisa 1)
Birbaşka ayet-i kerimede mealen şöyle buyrulmaktadır. “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortakkoşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdakiarkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.”(Nisa 36)
“Şüphesiz Allah, adaleti,iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder”(Nahl, 90)
Siz benim ne demek istediğimi anladınız değerli okurlarım. Onun için sözü burada tatlıya bağlayarak yarından sonra 30 Mart 2025 Pazar günü idrak edeceğimiz Ramazan Bayramınızı kutlayayım ve sözü Yahya Kemal şiiriyle noktalayalım derim.
Evinizde, ailenizle, sevdikleriniz ve sevenlerinizle mutlu vu huzurlu bir bayram yaşamanız dileğiyle her birinize saygı ve sevgilerimi şeker niyetine sunuyorum efendim…
ATİK-VALDE'DEN İNEN SOKAKTA
Nihad Sami Banarlı'ya-
İftardan önce gittim Atik-Valde semtine,
Kaç def'a geçtiğim bu sokaklar, bugün yine,
Sessizdiler. Fakat Ramazan mâneviyyeti
Bir tatlı intizâra çevirmiş sükûneti;
Semtin oruçlu halkı, süzülmüş benizliler,
Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer;
Bakkalda bekleşen fıkarâ kızcağızları
Az çok yakından sezdiriyor top ve iftarı.
Meydanda kimse kalmadı artık bütün bütün;
Bir top gürültüsüyle bu sâhilde bitti gün.
Top gürleyip oruç bozulan lâhzadan beri,
Bir nurlu neş'e kapladı kerpiçten evleri.
Yârab nasıl ferahlı bu âlem, nasıl temiz!
Tenhâ sokakta kaldım oruçsuz ve neş'esiz.
Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı
Hadsiz yaşattı rûhuma bir gurbet akşamı.
Bir tek düşünce oldu tesellî bu derdime;
Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime:
"Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür;
Madem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür."
Yahya Kemal BEYATLI
Yorumlar
Kalan Karakter: