SANATIN BESLENME KAYNAKLARI NELER OLMALI
Yayınlanma :
23.09.2022 09:54
Güncelleme
: 23.09.2022 09:54
Sanat: En yalın anlamıyla; bir ifade aracı olarak tanımlanır.
Sanatın 2500 yıl kadar bir geçmişi olduğu kabul edilir:
Moğolistan’dan, Kazakistan’a, Kırgızistan’dan Kafkasya’ya, Gevaruk Yaylasından Ankara Güdül’e, Kütahya’dan İzmir Konaklıdere’ye kadar mağaralardaki duvar resimlerini, Mısır’daki Piramitleri, Anadolu’da antik dönemde vazolara resim yapanlar sanat teorisi üzerinde tartışmışlar mıdır bilinmez…
Sanatı bizzat ortaya koyanlar üretimlerini sürdürürlerken Platon, Aristo vb sanatı tanımlamaya çalışırken filozofların, sosyologların, psikologların ve sanat tarihçilerinin devreye girişiyle sanata bakış da tanımlamada da çeşitlilik ve farklı bakışlar ortaya çıktı.
Nietzche ile Freud’un sanatı benlikten sıyrılarak fark ediş boyutuna ulaşmasıdır derken sonuçta bir yaşantı süreci olarak değerlendirildi ve yüzeyde, hacimle, sesle, sözle, ve mimle; yöntemlerle insan varlığı için geçerli olan herhangi bir yaşamın ifadesi olarak kabul edildi sanat.
Yazının başlangıcında sanatın 2500 yıl kadar bir geçmişi olduğu kabul edilir dedik ya!.. Bu rakam Asya, Avrupa ve Afrika’dan oluşan karalar için geçerlidir. Norveç, İsveç, Finlandiya vb ülkelerde bu rakamdan söz edebilmek mümkün değildir.
Günümüzün süper gücü olarak bilinen ABD’nin kurulduğu coğrafi kıtadan 1492 yılında haberdar olur modern dünya dediğimiz Avrasya… Bu tarih ecdâdımızın İstanbul’u fethinden 40 yıl sonra demektir.
Türkçenin varlığının kayalara işlenmiş olan abideleri olan Orhun Yazıtlarının 725, 732, 735 yıllarına ait olduğu bilgisinden hareketle aynı tarihlerde şu anda dünyaya egemen olan batılı ülke ve milletlerin isimlerini ve yazılarını ararsak hayal kırıklığı yaşanacağının bilinmesini isterim…
Bu bilgileri şunun için paylaşıyorum; ulu ağaçların gökyüzüne uzanan muhteşem görüntülerinin simetrisi olarak toprağın derinliklerine giden bir de kökleri vardır. Ulu ırmakların da hem uzunluk hem de taşıdıkları su miktarı olarak muhteşem bir özgünlükleri vardır.
İşte tarihin derinliklerinde yaşamış olan diller ile o dillerin mensubu olan milletlerin de; Araplar, Farslar, Çinliler, Türkler, İspanyollar, Ruslar vb milletlerin de ulu ağaçların köklerine ve ulu ırmaklarına misal derinliklere giden tarihsel kimlikleri vardır.
Bu gerçekliği görüp kabul eden sanatçılar bu derinlik ve büyüklükten beslenirler. Bunu kabul etmeyen sanatçılar ise bu derinlik ve büyüklükten mahrum kalırlar; dolayısıyla sanat üretimleri de dara alanların dar anlayışları içerisinde fasit bir dairede döner durur.
Demem o ki özelde Türk dilinin ve Türk milletinin tarihi 100 yıldan ibaret değildir, Sadece Orhun Yazıtlarından bugüne aradan geçen 1300 yıl vardır. O günden bugüne sadece şiir dalında baktığımızda ozanlarımız, âşık Edebiyatımız/Saz şâirlerimiz, Tekke şâirlerimiz, Divân Edebiyatı şâirlerimiz, Batılılaşma Dönem şâirlerimiz, Millî Edebiyat Dönemi şâirlerimiz, bütünüyle Cumhuriyet Dönemi şâirlerimiz ve Türk Dünyasının bütünüyle birlikte yaşayan şâirlerimiz… Bu bütünlük içerisinde konuya bakan ve bu muazzam birikimden ve mirastan yararlanmasını bilen şâirlerimizin şiirleri elbette özüyle ve sözüyle farklı olacaktır.
Şimdi sorarım sizlere: Orhun Âbidelerindeki Türkçe metni, Aprınçur Tigin’i, Kutadgı Bilig’i, Divanü Lûgati’t Türk’ü, Dede Korkut Hikâyelerini, Oğuz Kağan Destanını, Türk Mitolojisini bilenlerle bilmeyenler; Yunus Emre’yi, Hacı Bektaş Veli’yi, Mevlânâ’yı, Ali Şir Nevâî’yi, Nasrettin Hoca’yı, Ahi Evran’ı, Pir Sultan Abdal’ı, Dadaloğlu’nu, Köroğlu’nu, Karacaoğlan’ı, Fuzuli’yi, Bâkî’yi, Nedim’i, Namık Kemal’i, Ziya Gökalp’i, Mehmet Akif Ersoy’u, Yahya Kemal Beyatlı’yı, Nazım Hikmet’i, Necip Fazıl’ı, Arif Nihat Asya’yı, Sezaî Karakoç’u, Bahattin Karakoç’u, Abdurrahim Karakoç’u, Ahmet ârif’i, Âşık Mahzunî Şerif’i bilenlerle bilmeyenler; okuyanlarla okumayanlar bir olur mu?
Nasıl ki Rusça yazan bütün şair ve yazarlar Rus dili ve edebiyatının; Çince yazanlar Çin dili ve edebiyatının; Fransızca yazanlar Fransız dili ve edebiyatının şair ve yazarları olarak görülüyor ve dönemleri ideolojileri ayırt etmeksizin bu kabul doğrultusunda değerlendiriliyorsa bizim tarihimiz boyunca yazan şâir ve yazarlarımız ayırt edilmeksizin bir büyük dilin, bir büyük edebiyatın ve bir büyük medeniyetin mensuplarıdır.
Sadece Necip Fazıl’da, sadece Nazım Hikmet’te, sadece Sezai Karakoç veya Mehmet Akif’te takılıp kalanlar; sonuçta bir büyük edebiyat/şiir hazinesinden mahrum kalacaklardır.
Bir zamanlar GAP Bölgesinde barajlar yokken “Fırat/su akar Türk bakar!” derlerdi… GAP Bölgesinde “Yedi Küpeli Gelin” adıyla sembolleşen barajlar yapıldıktan sonra yöredeki suya bağlı hayat nasıl olumlu şekilde değiştiyse; tarihi birikimlerden yararlanabilen edebiyat ve şiir meraklıları da de aynın GAP bölgesinde barajlardan sonra hayatları değişenler misali daha zengin, daha gümrah ve daha üretken bir sanatçı kimliğine kavuşacaklardır.
Bu gerçekler ışığında ATATÜRK’ün “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür.” sözüne kulak verdiğimizde kültürün bizi nerelere götüreceği/vardıracağı yazılanlarla açıkça ortaya konmuştur. Bunlardan mahrum kalındığında olacakları da yine ATATÜRK dile getirmiştir sonuçta:
“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından birisi kopmuş demektir!” Millet yerine sanatçıyı koyduğumuzda tekil olarak sanatçının ne hallere düşeceği ni görebiliriz.
Sözü bir söz sultanının, Mevlânâ’nın sözüyle noktalamak isterim:
“Pişmişin halinden anlar mı ham,
sözü kısa kesmek lazım vesselam.”
Sevgilerimle!..
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: