SUDAKİ MUCİZE
Yayınlanma :
27.01.2023 10:19
Güncelleme
: 27.01.2023 10:19
Hayat için dört temel unsur “anasır-ı erbaa” diye meşhur olan; su, toprak, ateş ve havanın hayat için vazgeçilmezliği değil de hangisinin öncelikli olduğu ve hayatın ilk kaynağının hangisi olduğu konusu ilk çağlardan bugüne hem teolojinin hem felsefenin hem de bilimin konusu olagelmiştir
Konuya mitolojik açıdan da baktığımızda bütün mitolojilerde yaratılış ve türeyiş destanlarında evrende önce suyun var olduğu izahı ve kabulü vardır.
Kur’an’da Yâsin suresinde mealen: “İnsan kendisini bir damla sudan/nutfeden yarattığımızı görmedi mi?” ifadesi de insanın yaratılışını suyla izah eder.
Denizleri ve gölleriyle, dünyanın %70’inin; insan vücudunun da %70’inin su olduğu bilgisi bilimin bize söylediği Dr. Masaru EMOTO’nun da kitabında tekrarladığı bir bilgidir.
Dr. Masaru EMOTO bu konuda, kitabının sonuna eklediği 31 sayfada bizlere sunduğu su moleküllerinin yeni bir yöntemle özel yöntemlerle çektiği fotoğraflarıyla suyun kendisindeki mucizeyi sunuvermiş değerli okurlarım.
Dr. Masaru EMOTO, bir kaba koyduğu suya söylediği ya da bir kağıda yazarak kabın kenarına yapıştırdığı; “Teşekkür ederim! , Seni Seviyorum! ,Çok naziksiniz!” vb olumlu/pozitif kelime ve sözlerle çektiği fotoğraflarda kristal kar tanelerine benzeyen altıgen şekiller kaydederken; suya söylediği ya da bir kağıda yazarak kabın kenarına yapıştırdığı; “Aptal! , Senden adam olmaz! , Sen bir işe yaramazsın!” vb. olumsuz/negatif kelime ve sözlerle çektiği fotoğraflarda kristal altıgen yapının bozulmuş ya da dağılmış şekillerini kaydedebilmiştir.
Bu tespitlerden hareketle. Dr. Masaru EMOTO, konuyu insana taşımış: %70 su olan insana da negatif sözler söylendiğinde sözün titreşiminin insanın su dokusunu bozduğu; insanı huzursuz kıldığı ve gerilim yaşattığı; pozitif sözler söylendiğinde ise titreşimlerin insanın su dokusunu olumlu etkilediği için insana huzur ve mutluluk verdiği sonucuna ulaşmıştır.
Dr. EMOTO, “Sudaki Mucize”yi yayınlamakla kalmamış, 2000 yılından başlayarak dünya ülkelerinin hemen tamamında konuyu konferanslar olarak sunmuştur. Nitekim bu gayretlerini gören, “İçinizdeki Devi Uyandırın” ve “Sınırsız Güç” kitaplarının yazarı Anthony Robbins onun için: “Masaru EMOTO, basit ve herkese ulaşabilen mesajlarıyla dünya barışı konusunda yapılan çalışmalara çok önemli katkılarda bulunuyor.” Demiştir.
Kitaptaki bölüm başlıklarını hatırlatmak sanırım kitap hakkında bize daha iyi fikir verecektir:
*Su ile kullandığımız kelimeler arasındaki ilişkiler.
*Zihinsel durumunuzu su kristalleriyle geliştirin.
*Titreşim ve rezonans kavramlarını anlamak.
*Rezonansı günlük hayatta kullanmak.
*Su kristalleri potansiyelinizi açığa çıkarabilirler.
*Temiz suyla yaşamak: Huzuru, barışı, ve rahatı bulmak.
*Sevgi ve minnettarlık duyguları ve dünyayı kurtarmak.
*Su kristallerini fotoğrafları.
“Sudaki Mucize” beni aldı 1960-1970 arasındaki çocukluğuma götürdü. Denizli’nin Güney ilçesinde, evlerimizde su yoktu. Suyu mahalle çeşmelerinden taşırdık testi, kova, teneke vb araçlarla.
İlçe merkezinden iki saat uzaklıktaki üzüm bağlarına giderken eşeğimize iki teneke su asardık. Bağda akşama kadar o iki teneke sudan hem içer, hem yemek yapar hem de eşeğimize su verirdik. Bahar aylarında bağlarda büyük taşların çukurlarına biriken yağmur sularını içerdik.
İnsanlara verdiğiniz bir bardak su karşılığında aldığınız güzel dua “Sular gibi azîz ol!..” idi… Gelinler baba evinde yeni evine, gençler askere gurbetçiler çalışmaya giderlerken arkalarından su dökülürdü; yolu açık olsun, kazasız belasız gidip gelsin denilerek.
Nasıl düşündürmesin ki, suyu özensiz kullanmaya alışmış bir insan modeli ile karşı karşıyayız artık. Hem kişi bazında hem de ülkeler bazında suyun gittikçe önem kazanacağını söylemek için müneccim olmaya gerek yoktur.
Bu yıl iklim değişikliğinin daha çok hissedilişi ve yağışların yetersiz oluşu daha şimdiden ülkeleri yönetenleri kara kara düşündürmeye başladı bile. Özellikle su fakiri olarak bilinen ülkemizde daha şimdiden başlanarak acilen su kullanımı ve tasarrufu konusunda ülke genelinde bir seferberlik başlatılması gerekiyor. Yoksa yarın çok geç olabilir.
Nitekim Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ceyhun ÖZÇELİK’in açıklamaları bu gerçeği bütün çıplaklığıyla ortaya koymaktadır:
“Ülke genelinde yüzde 38’lere varan bir yağış azalması söz konusu. Bu oran en fazla Marmara Bölgesinde. Bu oran yüzde 53. Ege, Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesinde ise yüzde 42 ila yüzde 47 arasında bir yağış azlığı söz konusu. Yağış azlığı bir yandan bizim yüzeysel akışımızı azalttığı için barajlarımızdaki su seviyesini azaltırken, diğer taraftan da yeraltı su seviyesinin azalmasına sebebiyet veriyor. Özellikle İzmir, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerimizde içme suyu temininde zorluklar oluşturacağı açık bir şekilde gözüküyor. İstanbul’da bugün itibari ile yüzde 29,6 civarında barajlarda bir doluluk oranı söz konusu. Bu da İstanbulluların kişi başı 15 metreküplük bir suyunun kaldığı anlamına geliyor. Kayıp kaçakları düştükten sonra iki aylık bir sularının olduğu söylenebilir”
Bunun sonucu nereye mi varır? Çoktandır bize ütopya gibi gelen “Su savaşları”na varır. Çünkü insan susuz yaşayamaz. Suya sahip olmanın yolu da savaşlardan geçecektir. Nitekim ülkemizde de dağlık alanlarda yaşayan yörüklerin ve köylülerin birbiriyle yaşadığı en ciddi kavga sebebi suya sahip olabilmek içindir.
Son bir hatırlatma; kötü rüya görmektense uyanık kalmak gerektiği gibi; susuzluktan kavrulmamak için ciddi anlamda bir su tasarrufuna gidilmelidir.
ALLAH, hiçbir canlıyı susuzluk ile imtihan etmesin…
SEVGİLERİMLE…
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: