TAHIL KRİZİNİN HATIRLATTIKLARI
Yayınlanma :
22.07.2022 09:14
Güncelleme
: 22.07.2022 09:14
Çünkü hem Ukrayna hem de Rusya dünya insanının temel gıdası olan tarım ürünlerinin; tahılın en çok üretildiği iki ülkeydi.
İki ülkenin savaşı sırasında en çok etkilenenlerden birisi de tahıl yüklü gemiler olmuştu. Bu gemiler, savaş sahasında mahsur kaldığı için, çıkış yapamamış, savaşın başladığı ilk günden bu yana tahıl ürünlerinin dünyaya ulaştırılması konusunda büyük sıkıntılar yaşanmıştı.
İşte özellikle Türkiye Cumhuriyeti ve BM yetkililerinin üstün gayretleriyle taraflar bir masada buluşturulmuş anlaşma zemini aranmıştı.
21 Temmuz 2022 Perşembe akşamında medya haberleri şu başlıkla dünyaya sevindirici bir haber veriyordu:
“Dünyayı sarsan tahıl krizi Türkiye ve BM'nin girişimiyle son buluyor… Ukrayna ve Rusya taraflarının katılımıyla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in hazır bulunacağı tahıl sevkiyatı anlaşması imza töreni yarın (yani bugün) 16.30’da Dolmabahçe Ofisi’nde gerçekleştirilecek…”
Şimdi bu konuyu bir yana koyup tahıl krızinin bana hatırlattığı yaşanmışlıklardan söz edeyim sizlere:
1970lerde Türkiye dünyada bir tarım ülkesi olarak bilinirdi. Nüfusun büyük çoğunluğu köylerde ya da köy yaşantısının egemen olduğu şehirlerde otururdu. İşte benim doğup büyüdüğüm Denizli’nin Güney ilçesi de bu tasnife dahildi o tarihlerde. 1954 doğumlu olduğum için 1960 ile 1970 arasını bilinçli olarak yaşadığım ve hatırladığım ilçemde halen de devam eden yılda tek ürüne bağlı bir ekonomik doku vardır.
O yıllarda aile büyüklerinin yegane gayesi, iyi bir arpa buğday ürünü alabilmek, kuru üzüm ve pekmez ile varsa tütün satarak kışı kimseye muhtaç olmadan çıkarabilmekti.
Aslında bu anlayış bütün Anadolu’da “Fakirin gelecek yıl tükenmez!” , “Fakirin karnını yarmışlar kırk tane gelecek yıl çıkmış!” vb sözlerle dile getirilirdi.
Ekim ayı ile başlayan tarlanın tarıma hazırlığı bahar aylarında yeşillenmesiyle yaşama sevinci verirdi tarla sahiplerine.
Haziran ayında “Hasat Zamanı” ya da “Ekin Ayağı” diye isimlendirilen buğdayların biçme zamanında konu komşu birbirine ödünce giderek bir arada çalışmanın ve zorlukları başarmanın duygularını paylaşırdı.
Gün boyunca mümkün olduğunca orak yardımıyla ve elle yolunan buğdaylar deste deste biriktirilirdi. Bu işlem en az bir haftasını alırdı ailelerin.
Acıkıldığında en basit yiyeceklerle karın doyurulurdu. Tarhana çorbası ya da bulgur pilavı yenilirken bir tas suya katılan toz şeker karıştırılır. Sonra kuru yufka öğcelenir bu suyun içine. Sonra da kaşıklanırdı.
Buğday hasadının en özel ve eğlenceli zamanı “Harman Zamanı” olurdu. Bazı kimselerin tarlasında kendi harman yeri varken bazı harman yerleri de çevredeki çiftçilerin ortaklaşa kullandıkları harman yerleri olarak hizmet verirdi.
Yaz sıcağında öküzlerin ya da atların çektiği dövenlerle değişmeyen dairesel bir döngü içerisinde durmadan dönülürdü. Bu işte zaman zaman değişim yapılarak harmanı döğenler dinlendirilirdi. Bu yapılmazsa döğendeki kişi uyurdu. Bu sırada hayvanlar da harmandan dışarıya çıkar giderdi. İşte hiç istenmeyen bir durumdu. Çünkü bu durum yaşanırsa dövenin altında çakılı duran çakmak taşı tabir edilen keskin mermer parçaları dökülür ya da kırılırdı. Bu da hiç istenmeyen bir durum olurdu.
Dövme işinin ardından samanlı buğday karışımı tınaz yapılır yel esmesi beklenirdi. Çünkü yel eserse yabayla tınaz yığınından alınan malzeme havaya doğru atılır rüzgar esiyorsa samanla buğday tanelerini ayırırdı. Bu işlemin olabilmesi için bazen bir hafta rüzgarın beklendiği olurdu.
Bu süreçte harmanın başında yatılırdı. Toprağın üstüne çuval/harar serilir taştan yastık yapılır, bazen taşın üstüne papuçlar konularak yastık yapılırdı. Üzerimize bir kilim ya da yorgan parçası örter uykuya varıncaya kadar gök yüzündeki yıldızları seyrederdik.
Bu işlemin ardından buğdaylar çuvallara, samanlar hararlara konulur hayvanlara sarılarak ilçedeki evlere taşınırlardı. Bu taşınma sırasında eşek ya da beygiriniz yorgunluktan ya da yavsı tabir ettiğimiz ısırıcı sineklerin hayvanlara musallat olması nedeniyle yüküyle yol ortasına yatıverirdi. Hayvanı yerinden kaldırmanız yolda geçecek birilerine bağlı olurdu…
Sonrasında yıkanması, kurutulması, değirmende öğüttürülmesi,evde hamur yoğrulması ocakta yufka olarak pişirilmes vb
Şimdi bütün bu işlemlerin birkaç saat içerisinde biçer döver ya da patos tabir edilen makinelerle yapılıyor oluşu, o günün insanının neler çektiğini gösterir erbabına…
İşte bu süreci yaşayan insanlar için ekmek bir nimettir anlayışı kabul görür; buğdayın bir tek başağını, ya da ekmeğin bir parçasını atamazdı, gözden çıkaramazdı.
Tahıl ürünleri içinde yolması ve işlemesi en zor olanı burçaktır. Burçak üzerine yakılmış bir halk türküsü:
BURÇAK TARLASI
Sabahtan kalktım da ezan sesi var
Ezan da sesi değil yâr yâr, burçak yası var
Bakın şu deyyusun kaç tarlası var
Aman da kızlar ne zor imiş burçak yolması
Burçak tarlasında yâr yâr, gelin olması
Eğdirme fesini yavrum, kalkar giderim
Evini başına yâr yâr, yıkar da giderim
Elimi salladım, değdi dikene
İntizar eyledim yâr yâr, burçak ekene
İlahi kaynana, ömrün tükene
Aman da kızlar ne zor imiş burçak yolması
Burçak tarlasında yâr yâr, gelin olması
Eğdirme fesini yavrum, kalkar giderim
Evini başına yâr yâr, yıkar da giderim
Şimdi bir de “Harman Yeri” türküsünün sözlerini paylaşalım:
HARMAN YERİ SÜRSELER
Harman yeri sürseler, oy sanem vay sanem
Yerine gül ekseler, esmer kaday ben alım
Bahtılı kız başına, oy sanem oy sanem
Sevdiğine verseler, esmer kaday ben alım
Harman yeri yaş yeri, oy senem vay sanem
Yavaş yeri hoş yeri, esmer kaday ben alım
Gel beraber gezelim, oy sanem vay sanem
Sevdiğim gitme geri, esmer kaday ben alım[1]
Sevgilerimle…
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: