"TOPRAK" ANADIR, YÂRDIR, VATANDIR
Yayınlanma :
22.01.2021 09:24
Güncelleme
: 22.01.2021 09:24
8 Ocak 2021 günü vefat eden, 1994-1999 arasında Karşıyaka Belediye Başkanlığı görevinde bulunan Kemal Baysak’ın 11 Ocak 2021 Pazartesi günü İzmir Karşıyaka Beşikçioğlu Camiinde kılınan cenaze namazındayız…
Özgeçmişinden Bosna Hersek’tan İzmir’e göç eden bir ailenin İzmir doğumlu bir evlâdı olduğunu, sosyal hayatında Bosna Hersek Türkiye Fahri Başkonsolusu, Türkiye Bosna Hersek Kültür Dernekleri Federasyonu Kurucu ve Onursal Başkanı, Dünya Bosna Hersek Göçmenler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Büyükelçisi, İzmir Bosna Sancak Kültür ve Yardımlaşma Derneği Onursal Başkanı, Terbay Şirketler Gurubu’nun Kurucu ve Onursal Başkanı; Denizli’de Ulu Çarşı’yı yapan Terbay İnşaat mensuplarından dostumuz olan halen de Turgutlu’da ikamet eden Muharrem Baysak’ın amcaoğlu olduğunu da öğreniyoruz.
Bosna Hersek’te 1991-1995 yılları arasındaki soy kırımı döneminde gerek Bosna’da bulunan soydaşlarına gerekse İzmir’e gelebilen Boşnaklara kucak açarak her türlü konuda yardımcı olan Kemal Baysak’a, cami bahçesini dolduran duruşları ve her halleriyle Saray Bosnalı oldukları belli olan ve cenaze namazı kalabalığı içerisinde sırtında Bosna Hersek bayrağı işlemeli eşofmanıyla katılan delikanlı, gösterilen saygıyı ve sevgiyi anlatmaya yetip artıyordu.
Tabut cenaze arabasına konulurken araçta, toz şeker konulan şeffaf naylon poşetlerde toprak olduğunu gördüm. Merakla bakarken yanımda aynı tabloyu görenlerin arasında şöyle bir konuşma geçtiğine tanıklık ediyordum:
-Bak, bak, görüyor musunuz? Kemal ağabeyin mezarına dökülmesi için Bosna toprağı konulmuş!
-Sen ne yaptın? Senin evinde de toprağın var mı?
-Evet ben geçen yaz Bosna’ya gidenlere getirmiştim… Senin var mı?
-Sormayın!.. Biliyorsun geçen yaz ben de Bosna’ya gitmiştim. Hiç toprak getirmek aklıma gelmemiş. Fakat Bosna’ya ilk gidenlerden isteyeceğim. Mezarıma dökülmesi için mutlaka Bosna toprağı getirteceğim…
Toprağın ana, yâr ve vatan olduğunu insana iliklerine kadar hissettiren ikinci bir vakanın haberini de paylaşmakistiyorum sözün burasında:
Merhum Kemal Baysak’ın vefatından üç gün önce medya haberleri ABD’de yaşayan ve kanser tedavisi gören Cumhuriyetle yaşıt olan 98 yaşındaki uluslar arası üne sahip Halk Bilimci Prof. Dr. İlhan Başgöz’ün Sağlık Bakanlığının gönderdiği ambulans uçakla yurda getirildiğini yazıyordu. Gazete haberlerinde sedyede üzerine örtülen Türk bayrağı ile gördüğümüz İlhan Başgöz’ün dudaklarından yurda kavuşmanın sevincini ifade eden, Enver Gökçe’nin şu mısrası dökülüyordu:
“Senin emekçin olaydım, şen olası türküsü dost kokusu, dost selamı Türkiye"
İlhan Başgöz’ün ülkeye getiriliş hikâyesinin başlangıcında da Doğan Hızlan’ın gazetede yazdığı bir yazının etkili olduğu bilgisini de paylaşmalıyım sözün burasında…
Gerek Kemal Baysak’ın vefatı ve hayat hikâyesi, gerekse İlhan Başgöz’ün 33 yıl ayrı kaldığı vatanına dönme isteği ve isteğin yerine getirilişi bir anda aklıma Cengiz Aytmatov’un Toprak Ana romanını getirdi aklıma:
“Toprak Ana” Kırgız Türklerinin dünya ölçeğindeki MEŞHUR romancısı Cengiz Aytmatov’un çok sevilen romanınının adıdır.
Celal Yıldırım 30 Haziran 2020’de yayınlanan “Ülkü Tamer ve Toprak Ana” başlıklı yazısında Cengiz Aytmatov’ın Toprak Ana kitabından şöyle söz eder…
“Yıllar önce elime geçmişti bu kitap. Kitabın ismi: “Toprak Ana”, yazarı ise Cengiz Aytmatov’du. Varlık Yayınları’ndan çıkmış, 1995 basımı cep kitaplarındandı… II. Dünya Savaşı yıllarında yaşanan acıları ve zorlukları anlatan, 126 sayfalık bir romandı. Kitap Cengiz Aytmatov’a ait olsa da benim dikkatimi kitabın yazarından daha çok, çevirisi çekmişti. Çevirmeni Ülkü Tamer’di.
Demek ki, Toprak Ana nasıl Tolunay’la buluştuysa, Ülkü Tamer de Cengiz Aytmatov’la bu kitapta buluşmuştu. Allah’ım ne muhteşem bir kitaptı o! Toprak Ana’nın Tolunay’la “sonbahar bozkırında” buluşup dertleşmesi, Savankul’la Tolunay’ın bereketli bir hasat mevsiminde başlayan aşkları, bu aşkın sonucunda kurulan sıcacık bir yuva ve doğan çocuklar… Aslan parçası üç evlat… Kasım, Muslubeg ve Caynak… Sonra başlayan II. Dünya Savaşı… Ailenin tüm erkeklerinin birer birer savaşa gitmesi…
Tolunay’ın evlat hasretiyle Muslubeg’i tren istasyonunda beklemesi, sonra uzaktan gelen tren katarından “Ana! Alima-a-an!” diye bir ses duymaları… Tolunay’ın evladına bir kez bile sarılamadan tren katarının çekip gitmesi… Böylece evlat hasretinin kıyamete kalması. Muslubeg’den geriye ise sadece asker kasketinin yadigâr kalması. Tolunay’ın o kasketin evin duvarına asması, Muslu Beg’i özledikçe o kasketi koklaması. Ve sırasıyla cepheye gidenlerin bir daha asla dönmemeleri… O buğday başaklı geniş ekin tarlaları, çat ayazda sarf edilen onlarca emek, kavuşmalar, yoksulluklar acılar, acılar acılar…
Özetle savaşın çarpıcı trajedisi.. Tüm bunlar Ülkü Tamer’in o güzelim Türkçesi ile zihnime nakşedilmişti. Ben işte o çeviriye vurulmuştum. Ve o çevirideki tadı başka “Toprak Ana” çevirilerinde asla bulamadım. Şair Ülkü Tamer, şairliğindeki inceliğini çeviride de göstermişti…”
……………
Toprak Ana romanı nasıl bitiyordu?
- Gidiyor musun, Tolunay?
- Evet! Ölmez de sağ kalırsam, yine gelirim. Hoşça kal, Toprak Ana!”
Toprak ana, anadır yârdır, vatandır deyince bir de ” Fatma Girik’le Tamer Yiğit’in baş rolleri paylaştığı, Memduh Ün’ün yönettiği 1973 yapımı bir Türk filmi olan “Toprak Ana” filmi geldi aklıma…
Âşık Veysel’in “Benim Sadık yârim kara topraktır!” sözüyle destanlaştırdığı şiiri bir gerçeği dile getirir: İnsanın hem anası hem de en vefalı yâri kara topraktır. “Hani topraktan geldik toprağa gideceğiz!” derler ya… Önce toprak bizi besler yaşadığımız sürece sonra da biz bedenimizle toprağı besleriz.
“Ayna Grubu”ndan Erhan Güleryüz’ün seslendirdiği çok dokunaklı bir şarkının sözleri şöyle der:
“Vasiyetimdir beni götürsünler doğduğum topraklara.
Beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar.
Baş ucumda biten yediverenleri ah âşıklar koklasınlar..
Değerli okurlarım sanırım maksat hasıl olmuştur. Çok söze ne gerek vardır. Yeniden başlığa dönersek:
TOPRAK; ANADIR, YÂRDIR, VATANDIR!..
Ne demişti büyük önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK:
"BU VATAN, ÇOCUKLARIMIZ VE TORUNLARIMIZ İÇİN CENNET YAPILMAYA LAYIKTIR."
Sevgiyle…
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: