Günümüz insanının en yaygın sorunlarından birisidir YALNIZLIK.
Özelde ülke insanımızın son elli yılda köylerden kasabalardan son sürat büyük kentlere taşınmasıyla oluşan sosyolojik yalnızlığın yanına bu sefer de son yıllarda dünyada da gittikçe hızla yayılan dijital ve sanal yalnızlık eklenmesi yalnızlığı katmerlendiren bir diğer olgu olarak çıkmıştır karşımıza.
Tekli dünya düzeninin adı olan küreselleşmeyi hayata geçirmek için oluşturulan neoliberalizm uygulamalarının ekonomide görülen yansımalarının yanında sosyal hayatta ortaya koyduğu en önemli sorun da tekleşme/yalnızlaşma olarak karşımıza çıkmaktadır.
İşin aslı tespihin ipi kopmuş taneleri ortalığa saçılmıştır. Siz istediğiniz kadar dağılan tespih tanelerini toplayın; artık ortada bir yığın tespih tanesi vardır fakat acı gerçek tespih yoktur. Bunun en acı göstergelerinden birisi aynı apartmanlarda oturup aynı asansörü kullanan apartman sakinlerinin birbiriyle selamlaşmaması, alt, üst, yan yön komşuların birbirlerini tanımaması, adını bile merak etmemesidir.
İşte sosyolojik olarak böylesi bir yalnızlık yaşanırken güzel ülkemizde, PAÜ mezunu öğretmen şâir Ayşe MIZRAK’ın “Yalın Halde Yalnızlık” adını verdiği şiir kitabı, anlatmaya çalıştığım yalnızlığın toplumdaki farklı alanlardaki yansımalarını işleyen şiirleriyle çıkıp geldi 27 Mayıs 2023 gününde evimize…
Sevgili Ayşe Mızrak PAÜ-Pamukkale Ünv. Tarih Bölümü mezunu. Devamında da Anadolu Ünv. Açık Öğr. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Mezuniyet sonrasında Denizli’nin ilçelerinde ve memleketi olan Konya Beyşehir’de öğretmen olarak görev yaparken önce Kilis’te, şimdi de Afyonkarahisar’ın Şuhut ilçesinde sürdürmektedir öğretmenliğini.
PAÜ’de öğrenci iken şiire olan ilgisi ve sevgisi ona “Gözyaşı” adını verdiği ilk şiir kitabını kazandırır. Öğretmenliğe başladıktan sonra da görev yaptığı her yerde dergilerde şiirleri yayınlanır.
“Verin beni şiirlere
Âşıklar beni okusun…”
Dileğiyle çıktığı şiir yolculuğunda kendisine önceleri “Şiir Kadın” demişken, hayata bakış felsefesinde yaşadığı gelişme üzerine bu sefer “Katre/Damla” mahlasını/takma adını yakıştırır kendisine.
Şiirle olan ilgisini de âşık edebiyatındaki rüyâda bâde içilmesine misal bir yaklaşımla anlatır bizlere:
“Öyle böyle değil halim erenler,
Şiire batırıp yumuşlar beni
Ey aşka, sevgiye ömür verenler,
Aşk ile yıkayıp yumuşlar beni.”
Sevgiliden bir tek dileği vardır şâirimizin. Bu dileğini de şöyle dile getirir:
“Şiir dök yollarıma
Kalbindeki ritimle oluşsun her ölçüsü
Yüreğinde yaşansın aşkların en güçlüsü
Şiir dök yollarıma
Ritim bozulsun sol yanımda
Mecnun tarihe gömülsün
Yeter!”
Samimi sevgisini de şöyle döker mısralara:
“Sevdim işte, sevdim seni
Bir şiirin en güzel mısarıydı gözlerin
Daha yeni büyüdüm, çok yeni…
Yüreğimi avuçladı hesapsızca yüreğin…”
Sevgiliye verdiği değeri ifadesi ise gerçekten şâirânedir:
“Kirpiklerimin ucunda taşıyorum dünyayı,
Gözlerimi kapasam düşecek
Yerle bir olacak dünya.
Senin hatırına
Hep senin hatırına
Açık kalır gözlerim…”
Sevgiliye olan onca güzel sözlerin yanına eklediği şu sözü ise onun şiirler olan ilgisinin en gerçekçi anlatımıdır:
“Ben şiire âşığım sen üstüne alınma:”
“Yalnızlığın ayak izlerine hürmetim vardır,”
Diyen şâirimiz yalnızlıkla olan ilişkisini de şöyle dile getirir:
“Yalın halde yalnızlık, yalın halde ben,
Uzaklarda bir yerde bir nağme fısıldıyor
Mutluluk mu ayaklarımın altından kayıp giden
Yalın halde yalnızlık, yalın halde ben…”
Çıktığı şiir yolculuğunda bir nevi Donkişot’un yel değirmenlerine savaş açmasına misal, toplumda gördüğü insanı yalnızlaştıran her türden konuya karşı bir kalem erbâbı olarak tek başına yaşadığı savaşa dair gerçekleri şiirin imkânlarıyla sunar okuruna sevgili Ayşe Mızrak:
“Devrilesi bir zamanın devrik cümlesi gibiyim.
Herkes düz cümle de ben devrilmiş gibiyim.
Değmiyor yüreğime şimdiki zaman
Geçmiş zaman kipiyle çekimlenmiş
Bir hasret mısrası gibiyim.”
Hayat mücadelesinde yaşadıklarını şöyle özetler şairimiz:
“İlkbaharı gördüm, yazı da gördüm,
Başıma bin türlü çorap da ördüm
Yeşildi, çiçekti kısacık ömrüm
Koparıp elime vereni gördüm.”
…….
“Ey ayşe, nereye gider bu gidiş
Katresin okyanusu buldun mu?
Doğru yolun adresini sordun mu?
Doğru bildiğimi yanlış da gördüm.”
“Ahir Zaman İnsanı” şiirinin her dörtlüğünün sonundaki mısralardaki söyleyişleri insanın konumunu şöyle anlatır bizlere:
“Şerlerde yarışıyor âhir zaman insanı
…..
Kırmakta yarışıyor âhir zaman insanı
…
Maaşta yarışıyor âhir zaman insanı
….
Kıyafette yarışıyor âhir zaman insanı
….
İnkârda yarışıyor âhir zaman insanı
…
Yakmakta yarışıyor âhir zaman insanı
…
Satmakta yarışıyor âhir zaman insanı
….
ZİNDE Yayıncılıktan Mart 2023’te çıkan ve 224 sayfadan oluşan kitapta zengin bir konu çeşitliliği vardır. Bartın maden işçileri, Kilis, ekonomik daralma, 6 Şubat 2023 depremi, kadına şiddet, Çanakkale, gönül, ölüm, ömür, gurbet, hüzün, hayat, vicdan, gurbet, vuslat, israf, öfke, insan, susmak, Beyşehir Gölü vb.
Ayşe Mızrak’ın hem tarih hem de Türk Dili ve Edebiyatı okumuş olması onun hayata çok yönlü bakmasını sağlamıştır. Bu özelliğinden kaynaklanan kelime çeşitliliği ve zenginliği de şiirlerinde kendisini göstermiştir.
Akıcı bir şiir dili oluşturan şâirimiz hayat görüşünü ve hayat anlayışını da şöyle dile getirmektedir:
“Ver diyorum Ayşe, ver neyin varsa,
Giderken verdiğin yanına kârsa
At kalbinden Allah’tan gayrı ne varsa
Ölümler mi çoğaldı ben mi büyüdüm?”
Şair olur da yazar olur da SON SÖZ olmaz mı; elbette olur: İşte Ayşe Mızrak’ın da okurlarına son sözleri şöyledir:
“Yalnızlığım kadar anlayan olmadı beni
Yalnızlığım kadar sarılan
Sırılsıklam yalnızım.”
“Sırtıma çakılmış ihanet çivisiyle yöneliyorum yalnızlığıma, yöneliyorum Rabb’ime…”
“Gül çarşısında dikenlerle yaşamayı öğrendik.”
“EBEDÎ AŞK”IN İZİNDE SELAMET BULMAK DUASIYLA…”
SEVGİLERİMLE…
Yorumlar
Kalan Karakter: