Eğitim emekçisi ve emeklisi, şâir yazar dostumuz Fahrettin KOYUNCU’nun yayınladığı 21. Kitabının adıdır “ZAMANIN ELEĞİNDEN”
Ayrıca, 11 de çocuklar için yazdığı kitaba imza atmış sevgili Koyuncu…
İZ-KİTAP FEST Kitap Fuarında sergilikte ziyaretime şahsıma imzalayarak armağan ettiği “Zamanın Eleğinde”yi iki gün içerisinde biz de okuyalım –elekten geçirelim- dedim. 23-24 Nisan’da yaşadığım Basmane- Denizli-Basmane tiren yolculuğunda en güzel ve en anlamlı eşliği olduğu bu özgün konulu kitabı sayın Koyuncu Hocamın…
İtabın ilk bölümünde 2008 Mart-Ekim arasındaki dair günlüklerle karşılaşıyoruz kitapta.
2010, 2011, 2012, 2013, 2014, 2015, 2016,2017, 2018 günlüklerinde yazdıkları kimisinde çok az, kimisinde biraz daha çok gözükse de 2008 günlükleri hepsinden baskın çıkmış. Sonrakiler biraz da deyim yerindeyse tadımlık verilmiş okuruna.
Fahrettin KOYUNCU dostumuzun günlüklerini okurken hep Türk Edebiyatına şiir tahlilleri kazandırmasıyla bir dönemde adından çok söz ettiren merhum Prof. Dr. Mehmet KAPLAN Hocanın “Keşke dört yüz yıl önce görev yapan gece bekçileri/zaptiyeler ile mesela Süleymaniye Camii imamı hatıralarını yazsaydı!..” hayıflanması gelir aklıma.
Konuya Kaplan Hocanın hayıflanmasından bakınca Fahrettin Hocamızın bu kitabıyla ne kadar önemli bir iş yaptığını fark ediyor ve gönülden kutluyoruz kendisini…
Biraz da Koyuncu hocamızın söz ettiği konulardan misal verelim sözün burasında:
Dostlarının çıkardığı dergi haberleri: Gediz, Şehir, Sunak, Kıyı, Denizli Hayat, İmece, Mavi Ada, Afrodisyos Sanat, Beşparmak, Akatalpa, Tay, Eliz, Andız, Kasaba Sanat, Varlık, Timolas, Çağdaş Türk Dili, Mühür, Kurşunkalem, Sincan İstasyonu,
Kitap fuarları
Şiire dair konular: Dünya Şiir Günü etkinlikleri, Şiir Yıllıkları, şiirler, şiir kitapları, hikaye kitapları, Şiir Buluşmaları,sevdiği şiir kitaplarının adları, Şiir Otel’deki şiir etkinlikleri,
Arnavutluk’tan haberler, Türkçenin Arnavutları, Tiran Belediye Başkanı, siyaset ve edebiyat, Atatürk’ün emriyle kesilmekten kurtulan Yalova’daki Yürüyen Köşk’ün hikayesi, Edebiyat Günleri,Balkan kitapları,
Dil üzerine: Dil yanlışları, dilin güzel kullanım örnekleri, söyleşiler,
Mustafa KÖZ’ün, “Dağlarca’ya Dair Anılar”dan:
“20002lerin başıydı. Kadıköy’de Dağlarca’yı kamyon çarpmıştı. Karşılaştık. “Geçmiş olsun” dedim. “Kamyon çarpmış.” , “Tabii ki kamyon çarpacak.” dedi sözü uzatmadan. “Ben Dağlarca’yım, bisiklet çarpacak değil a!..”
Okullarda etkinlik yapma isteği ve engellemeler, Hangi Mehmet Akif,
Dedik ya başlıkta “ZAMANIN ELEĞİNDEN” GEÇMİŞİM BEN DE!..” diye… İşte bu başlıktan hareketle kitapta adımızın geçmesi gerekçeleri:
12 Ağustos 2009’da Şehir’de yayınlanan şiirini seslendirmiş olmam.
Ceyhun Atuf Kansu’nun ünlü şiiri “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin yazılmasına vesile olan köy öğretmeni Şefik Sınık’ın mezar yeri üzerine sohbetimiz.2011’de Çivril Belediyesi’nin düzenlediği “Türkçem Zenginliğim” başlıklı Çivril’deki panele katılışımız.
3 Eylül 2011’de Güney Belediyesinin düzenlediği Güney Şelalesindeki şiir dinletisine birlikte katılmamız.
Güney 7. Bağcılık ve Kültür Festivali dolayısıyla “Güney Şelalesi Şiir Akıyor” başlıklı şiir dinletisine katılmamız,
Can Sinanoğlu’nun yeni çıkan şiir kitabı dolayısıyla …
Talip Özkan’ın Hayri Dev’in tanınmasına vesile oluşu, Yazar merhum Mustafa Çetin’inden alınacak dersler…
Kitabı ilginç kılan bir özelliği de kitapta geçen isimlerin bir indeksinin verilmiş olmasıdır.
Bu noktadan hareketle “ZAMANIN ELEĞİNDEN” kitabındaki indekste; 407 isim geçtiğini hesaplamış program … Dizinde en çok adı geçenler diye baktığımıza Hakan KEYSAN 16 kez, İbrahim TIĞ 15, Ahmet GÜNBAŞ’ın da 15 yerde adlarının geçtiğini söyleyebiliriz.
Beni merak ederseniz. Benim adım da 10 kez tekrarlanmış…
Yazmak ne işe yarar? Bilmiyoruz ama yazıyoruz. Bir işe yaraması gerekir mi? Bilmiyoruz ama yazıyoruz. Bilmemiz gerekiyor mu? Bunu da bilmiyoruz, yazıyoruz….
İşte yazmak üzerine Hasan Ali Toptaş’ın cümleleri:
“Yazmak bence bir yalnızlıktan bir yalnızlığa yolculuk. Başka bir deyişle, bir öyküye , bir şiire, bir romana başlarken yalnızsın, bitirdiğinde daha da yalnızsın. Metinlerdeki mahşeri kalabalıkları da ben yalnızlığın bir biçimi olarak görüyorum.” (H. Ali Toptaş)
Her konuda olduğu gibi elbette yazma konusunda da her sade insanın ya da her entelektüelin kendisine göre bir tanımlaması da olacaktır ve olmalıdır da… Orhun Abidelerini yazmasalar bugün Türklerin tarih içerisindeki konumlarını nasıl ifade ederdik?
Bu noktadan hareket le de: “İyiki yazmışsın sevgili Fahrettin KOYUNCU Hocam/kardeşim diyoruz…
KARŞI/YAKA’DAN… SEVGİLERİMİZLE…
Yorumlar
Kalan Karakter: