DOĞRU TEŞHİSLERLE DOĞRU TEDAVİ MÜMKÜNDÜR...
Yayınlanma :
22.04.2022 10:25
Güncelleme
: 22.04.2022 10:25
(Haşr/7)
İmam Şafii (ra) bu ayetin yorumunda "O’nun Kur’an dışındaki emir ve tavsiyelerini de kapsar."
“Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna oturan tok bir adamın ‘Size Hz. Peygamberin (sünneti / hadisleri değil) sadece Kur'an bize yeter." onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyen bir kesim, İlk tefrika böyle bu dine girdi.!
Günümüzde peygamberi de devre dışı bırakıp kendi irade ve idrakini Allah'ın iradesi diye pazarlayan çağdaş Allame’ler Adl-i İlahi'nin de hesaplarından gafil bir şekilde takvadan da nasipsiz yorumları Mealist ve tekfirci Vehabi denen ve Ortadoğu’yu kan zulüm kokan bir coğrafya ve İslam dinini de rahmetten yoksun bir din göstermenin gayreti içindedirler.
Oysa İslam’in adı barıştır, selamettir, vefadır, sevgidir, merhamettir, teslimiyettir, esenliktir.
Bu teslimiyeti doğru okuyamayanlar Allah’ın yerine Amerika denen şeytana teslimiyeti öngördüler. Suud firavunlarının paraları ile hem bu dine faşist bir darbe vurdular, hem de, dört (Irak Libya Suriye Yemen) ülkeyi yakıp, yıkıp milyonlarca ölü, dul, yetim, sefil ve garipler ile Muhacir (göçmen) konumunda düşürdüler. Avrupa da kanalizasyonda çalışmaya mecbur edilen, Amerika için ise İlaç sanayisinde laboratuvar kobayı köle ordusu mazlum ve müstezaf (ezilen) bıraktılar.
Bu ucubelerin kültürel derinliği sorgulanırsa daha önce İslam aleminde yüzyıllarca tedrisatı yapılan ve 12 ilim diye bilinen hikmet, hukuk, ekonomi, sanat, tarih, sosyoloji, felsefe, ahlak bilimi, tıp, hendese, ontoloji, pedagoji nihayet Filoloji, İlahiyat bilimlerinin fakirleri oldukları ve sadece birkaç ayeti ezbere okumakla kendilerine olağanüstü yalancı ve sahte roller biçtikleri görülecektir.
Fizikçi Albert Einstein’ın dediği gibi “Tanrıya inanan adam olmak kolay, Asıl zor olan Tanrının inandığı olmaktır”
Peygamber (sav) "Kur’an’ı Kendi reyine göre açıklayan kimsenin yeri ahirette ateştir." İfadesi hiç mi bu mealci’leri ve tekircileri ilgilendirmiyor.?
Allah ile barışık yaşamayı becerenler kulları ile de barışık yaşamayı ilke edinmeleri de bir zorunluluktur.
Kur'an'ı bir bütün olarak değil, işlerine gelen kısımları da tahrif ederek, Peygamber (sav) ve imam Ali'(as) nin söylem ve uygulamalarını da hurafe sayan bu zevat şirk dininin oyuncağı olduğunu hatırlatır ve kasıt yoksa İslam’ı geniş birikimli ahlaki, tarihi, hukuki, İtikadi, sosyal ve siyasal stoklarını bir zenginlik kabul edip çağı ve medeniyetimizi bu birikimler ışığında yeniden ileri zekalarıyla yorumlamaları isabetli olacağını hatırlatırız.
İlmin kapısı Ali (as) mın İlim hilm adalet, cesaret, belagat seceat feraset ve liyakatine tereddütsüz inananlar ise Firavunların, ceberut ve tiranların resimlerini baş uçlarına asmaktan geri durmuyorlar. Böyle bir din anlayışı ne dünyamızı mahmur eder nede ahirette bizi güldürecek.
Peygamberlerin asıl misyonları ikrah ve ifsat değil, ıslah olmuştur, ve Allah o resullere güzel sözle, hikmetle davet edin, olur ki, ibret alırlar ilahi düsturu ilke edinmişlerdir.
Nasıl ki doktorlar hastayı Ameliyat ederken asıl amaç hastayı kesmek değilse ve hastalığı tedavi etmekse davet ve tebliğde esas olan hikmet ve güzel öğüt olmalıdır, İlim ve bilim inisiyatifiyle ikna etmek davetçinin en ideal tekniği ve yöntemi olmalıdır.
Hz. Ali (as) bakın bu konuyu ne güzel metod ifade etmiş bakalım,
“Siz insanlara saraylarınızı sunun bırakın onlar kendi enkazlarını onlar temizlesin” ifadesi davet, tebliğ, irşat ve ihya mesleği ile iştigal edenler için mükemmel bir tavsiye niteliğindedir.
Ceberuti (baskıcı) yaklaşımlar kesinlikle asabiyet barındırır ve ıslah edeyim derken ifsat ve ikrah'ın da elbette vebali İndellah’ta olacaktır. Bu tür bir yaklaşım Kur'an'ın yöntemine de tamamen terstir.
İnsanlar Doğrularını, doğru zaman ve zeminde doğru ifadelerle izhar etmezlerse yanlışlarının kurbanları olurlar. Yanlış üslup doğru sözün celladıdır." demiş İbn-i Rüşd. Çünkü; doğru teşhisler doğru çözümlerle orantılıdır.
Peygamber (sav) dışarıya davetçi gönderirken bilgi, birikim, takva feraset, ve bir bütün olarak tebliğde liyakat aramıştır. Çünkü; her yaşın, her mesleğin, kısaca her statü ve konumun ve konunun bir dili vardır. Davetçi nasıl olmalı? çok boyutlu bir meseledir. Uzun uzun izah gerektiren bir meseledir, Başlı başına bir meslek ve sanattır ve çok geniş izaha muhtaçtır..! Çağımıza İslam’ın garabetlerinden biri de Müslümanın inandığı din ve taptığı Rabbinin ilminden gafil bi haber olması İdrak ve şuur fukarası olmasındandır.
Hakim olmadığımız sorulara zoraki ve akla ve nakle aykırı bir yorum da ifsat sebebi de olabilir. Şunu da unutmamak lazım ki sözden ziyade samimi bir tarzımız ve davranışımız belki bin söze de denk gelebilir. Kısaca hayatımızda söylem ve eylem biriliğ olmalı. Nitekim! literatürümüzde “Söz söylemesini biliyorsan söyle senden ibret alsınlar, söz söylemesini bilmiyorsan sus seni insan sansınlar” deyişi derin anlamlar içerir.
Sonuçta, Allah bizi Amel niyet bütünlüğü içerisinde yargılayacağını da unutmamak gerekir.
Peygamberin (sav) bir hadisi bu konunun tümünü daha güzel ifade eder "Ey Ali senin elinden bir insanın hidayete nail olması doğu ile batıda güneşin vurduğu her şeyden daha kıymetlidir." Bu hadisi üzerinde çok, çok derin düşünmek de gerekmez mi.?
Nitekim peygamber (sav) “Sizi öldürmeye gelen sizde dirilsin” hadisi çok geniş bir yorumun konusudur. Öldürmeye gelen acizliğin sakinidir.
Mevlana (ra) dinleyelim.” Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, Sevmek ve sevilmek için çareler arayın.!” sözün güzelliğine bakın!
Şimdi anladık mı? bu müfsitler ve ifsad için peygamberi dışlayarak İslam adına bu cürümlerini icra etmenin ne kadar kolay olduğunu;
Hz. Ali (as) Sıffin savaşında hakem olacak elçisine “Onlarla Kur’an üzerinden konuşma, Peygamber sünneti üzerinden Münazara yap” ifadesi Onlar vahiy’i anlama konusunda imam Ali (as) kadar anlamadıkları gibi Kendilerini Kur’an’a değil, Kur’an’ı kendilerine uydurmanın gafletini tercih edeceğini İmam Ali (as) çok net anlamıştı.
Müslümanlar artık şunu da anlasınlar; Kitabınızın en büyük Müfessiri Medine Şehrinin İlmi Hz. Muhammed (sav) dır ve Bu şehrin tek giriş kapısı Ali (as) dır. Bunu tüm tarihi kaynaklarda okumak, görmek fazla zor olmasa gerek.
İmam Ali rıza (a s) Senetli bir hadiste, Resulullah'dan şöyle nakletmektedir:
"Ya Ali ,benden sonra sen, mazlum olacaksın. Sana karşı savaşan kimsenin vay haline , ve ne mutlu seninle birlikte savaşan kimseye !
Ya Ali, sen benden sonra , benimsediğim sözüm ve benim dilimle konuşursun. Seni ret eden kimsenin vay haline , ve ne mutlu senin sözünü kabul eden kimseye. Ya Ali benden sonra sen bu ümmetin efendisi imamı ve benim onlara halifemsin; kim senden ayrılırsa , kıyamet günü benden ayrılmış olur ve kim seninle birlikte olursa , kıyamet günü benimle birlikte olur."
Kaynak: Bişaretul Mustafa s. 125 İsbatul hudat c.1s.483
Özgür okumak ve özgür yaşamak için Asrın Müslümanı yukarıdaki izahı doğru okumakla mükelleftir. Ancak bu okumayı becermek özgür bir kafa ile doğru orantılıdır. Özgür yaşayayım derken bunun tarih ve düşünce okumalarının esaretine müptela olanlara ifradi değil, irşadi bir yöntemle aydınlatmak da özgürlüğün ve davetin usulüne, şanına yakışan en iyi yöntem olacaktır.
Özgür okumak ve yaşamanın en güzeli tahammül ve sabırla farklılıkları zenginlik kabul edip bu uğurda harcanan özgürlük çabasını ve şanını kirletmeden ifade etmek de en iyi erdem olacağı da tartışmasız bir yücelik olacaktır.
Düşünce ve fikirlerin gerçekliği doğru yöntemlerle zemin bulurlar.
Peygamberin (sav) Her sahih olan sözü bir ibret vesikasıdır ki “Ey Ali ben bu kitabın Allah’tan insanlara tebliğ etmenin mücadelesini verdim, sen ise bu kitabın yanlış yorumlaması (tevil) üzerine mücadele edeceksin” Bu beyanı peygamberden (sav) hemen sonra süreç işlemiş ve işlemeye devam ediyor. Peygamber (sav) Ehl-i Beyti üzerinden oluşmayan yorum ve beyanlar katiyet barındırmaz, Çünkü; Onlar bu emanetin gerçek sahipleridir. Ehli Beyt kültüründen uzak Emevi ve Abbasi kültürü ile yoğrulan yorumlardan sudur (oluşan) eden İhvanı Müslimin, Cemaati İslami Tevhit hareketi, Dünya Müslüman alimler birliği vs. hiç biri tüm birikimlerine rağmen Dünya küfür ve firavunlarına ölümcül darbeler vuramadılar,
Âmâ İmam Ali (as) mektebinde yetişen İmam Humeyni (ra) gibi bir Arif, Alim, bilge ve uyanık İnsan Dünya istikbarına küresel şeytani güçlere vurduğu anti sömürgeci ölümcül darbeyi “Bu devrim İmam Ali (as) çağdaş dünyaya bir hediyesidir.” İfadesi sahip olduğu teolojinin tüm ceberut, firavun kayser ve sultanları panikletmiş olacak ki, 40 yıldır bu coğrafyada nevşu nema bulan özgürlük aşıklarını ambargo ile boğmak ve her konuda izole etme baskılar kurdular.
.. Bu Kitap destur kitabı ise bu desturun bizim gibi insan cinsinden olan canlı örneklerin hayatı ve söylemleri üzerinden okumak en isabetli idraktir.
Felsefi idrakten bakacak olursak pratiklerle ve örneklemeler üzerinden yapılmayan teşhislerle ve tanılarla genetiğin özüne ulaşılamaz. Ve gerçekçi olmayacaktır. Nitekim Allah bize örnek olarak peygamberi gösterdiğini ilahi tebliğde okumak mümkündür.
Sosyal hayat açısından özetlersek bir olayı tam gören ile hiç görmeyen arasında çelişki yoktur, Çelişkiler yarım görenlerdedir. Çünkü olayı tam gören izah eder hiç görmeyen de inanmama konumundadır. Kitabı tam gören ve çelişkisiz izah eden Peygamberin (sav)İzahıdır ve ‘O’nun örnek öğrencisi, Kur'an'dan milim şaşmayan Ali (as) Ve Ehli beytidir. Ancak Peygambere sonradan isnat edilen söz ve davranışlarda Kitapla doğrudan bir çelişki varsa kitabın izahında işi Allah için meslek edinmiş ustalarına bakmak ve idraki zorlamak gerekebilir.
İslam sosyal hayattan ekonomi, siyaset hukuk, ticaret, cihada ve davete kadar vs. Hayatın bütününü kapsayan
mükemmel bir sosyolojinin hayat sistemidir ve bu sistemin her ünitesinin kendine göre usul esas ve ilkeleri vardır bu ilkeler yüz yıllarca eksik ve kısık olmakla beraber büyük bir medeniyetin hayat pınarı olmuştur. Olmaya devam ediyor. Beşer medeniyeti geliştikçe bu öğretilerin idealitesi daha bariz bir şekilde idrak edilmektedir.
Kur’an-ı kendilerine uydurmaya çalışan zevatların tamamı şüphesiz bu dinin düşmanları tarafından sevk ve idare edildiğini pratiklerinden okumak mümkün iken; Yazdıklarımız, gafil olan taban için belki de bir idrakin yol işaretleri olacaktır. İnsanlık bir gün sömürgecilerin kara defterlerini açarlarsa bunların zulüm ve cürümleri ifşa edildiği gün; Mazlumlar, o gün Zalimin zulüm ve cürümlerinin yok oluşunu bir daha dirilmemek üzere tarihin çöplüğüne atarsk şahit olacaklardır.
İşte bu Vehabi ve Selefilik hormonu ile Şişen Amerikan aklıyla hareket eden tekfirci zevatlerin basit bir cehalet ve gaflet örneğini sunalım.
Irak’ta esir alınan birkaç Şii bir gün zindandaki nöbetçiye bize bir Kur’an-ı kerim getirebilir misin ? teklifine ilk anda sert bir tepki ile Zındıklar siz ne anlarsınız Kur’an’dan deyip terslemiş. Günlerce ısrardan sonra bir Kur’an bulup getirmiş. Esirlerden biri kısmen hafız ve güzel bir seda ile sesli Kur’an’ı Okumaya başlayınca, Bu üst perdeden iğdiş edilmiş ve en üst sınırdan kandırılmış sözde selefi nöbetçi hüngür, hüngür ağlamaya başlamış. Ve işin hakikati için idrakını sorgulama zahmetine katılmış.
Bildiklerimizle ihlasla amel edersek, Şüphesiz Allah bize bilmediklerimiz için de, öğretecek bir yol ve kapı açacaktır.
Yüce Allah’ın bizim için ibret ve hikmet içerikli şu hitabı da derin bir tefekkür icap ettirir.
“Ey İman edenler Allah’tan korkup sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (Furkan) verir...”(Enfal/29)
Selam dua Alim-i mutlak olan Allah'ın ilmine vakıf olan temiz akıl sahiplerine olsun inşallah...
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: