Yine de lisan-ı münasiple, muhatapların anlayacağını umarak anlatmaya çalışayım. Dünyadaki adaletsizliğin sorumlusu olmayabilirsin fakat adaletsizlik karşısında ki duruşunun tek sorumlusu sensin unutma.
Tereddüde düşersen hatırla !
Allah resulü buyurdu ki:
"Sizden birinin insanlardan korkusu, hakkı söylemekten onu alıkoymasın. Çünkü hakkı söylemek ne eceli yaklaştırır, ne de rızkı uzaklaştırır." (Ahmed İbn-i Hanbel, Müsned) Eleştiri düşüncenin ürünüdür, düşünce aklın, akıl imanın, iman dinin ürünüdür.
Bu coğrafyada maalesef kutsal değerler hep aşağılanır ama yaşayanlar üzerinden hiç eleştirilmez, bir inanç diğerini aşağılar, küçümser, yok sayar ama eleştiremez. Şarkıda söylendiği gibi;
Ya dışındasındır çemberin
Ya içinde yer alacaksın
Kendin içindeyken, kafan dışardaysa
Çaresi yok kardeşim!
Her akşam böyle kederlenip, mutsuz olacaksın
Böylece emniyetleri özgürlüklerine kurban edilmiş koca bir mutsuzlar ordusu ‘yaratılır’. Hem içinde olup hem eleştirmek ihanete eşdeğer toplumsal reaksiyonlara maruz kalır.
Halbuki bir inancı yüceltmenin yolu onu eleştirenleri küçümsemekten geçmemeli, insanı yok ederek bir inancı var edemezsiniz. Herkes sizin gibi olacaksa bu coğrafyada artık hikâye yazılmayacak mı? Sadece sizin pencerenizden görünen bir dünya, insan olmak için yeterli mi?
Evet belki sizin sığınağınızda kalarak emniyetli bir hayat sürdürülebilir, fakat erdem sahibi insan asla olunamaz. Erdemli insanların yol hikayeleri vardır önce kendi düşünce dünyalarında başlayan. Erdemli insanların keşifleri vardır, haritaları önce yüreklerinde ve kendi düşünce dünyalarında çizilmiş.
Şimdi bütün bunları bir kenara atalım ve sizin sığınağınızda emniyette mi yaşayalım? Ruhu ölüme mahkûm edilmiş düşünmenin ‘’akıl etmenin’’ özgürlüğü elinden alınmış hangi insan emniyettedir? Azar azar olması, yavaş yavaş olması, ummadığımız ellerden olması malum gerçeği değiştirmez.
Siz erdem yolculuğunun referansı olduğunu düşünen faniler ‘hikmetinden sual olunmaz’ lafzının yeni muhatapları sizler misiniz?
"Sizden birinin insanlardan korkusu, hakkı söylemekten onu alıkoymasın. Çünkü hakkı söylemek ne eceli yaklaştırır, ne de rızkı uzaklaştırır." (Ahmed İbn-i Hanbel, Müsned)
Tereddüde düşersen hatırla !
Allah resulü buyurdu ki:
"Sizden birinin insanlardan korkusu, hakkı söylemekten onu alıkoymasın. Çünkü hakkı söylemek ne eceli yaklaştırır, ne de rızkı uzaklaştırır." (Ahmed İbn-i Hanbel, Müsned) Eleştiri düşüncenin ürünüdür, düşünce aklın, akıl imanın, iman dinin ürünüdür.
Bu coğrafyada maalesef kutsal değerler hep aşağılanır ama yaşayanlar üzerinden hiç eleştirilmez, bir inanç diğerini aşağılar, küçümser, yok sayar ama eleştiremez. Şarkıda söylendiği gibi;
Ya dışındasındır çemberin
Ya içinde yer alacaksın
Kendin içindeyken, kafan dışardaysa
Çaresi yok kardeşim!
Her akşam böyle kederlenip, mutsuz olacaksın
Böylece emniyetleri özgürlüklerine kurban edilmiş koca bir mutsuzlar ordusu ‘yaratılır’. Hem içinde olup hem eleştirmek ihanete eşdeğer toplumsal reaksiyonlara maruz kalır.
Halbuki bir inancı yüceltmenin yolu onu eleştirenleri küçümsemekten geçmemeli, insanı yok ederek bir inancı var edemezsiniz. Herkes sizin gibi olacaksa bu coğrafyada artık hikâye yazılmayacak mı? Sadece sizin pencerenizden görünen bir dünya, insan olmak için yeterli mi?
Evet belki sizin sığınağınızda kalarak emniyetli bir hayat sürdürülebilir, fakat erdem sahibi insan asla olunamaz. Erdemli insanların yol hikayeleri vardır önce kendi düşünce dünyalarında başlayan. Erdemli insanların keşifleri vardır, haritaları önce yüreklerinde ve kendi düşünce dünyalarında çizilmiş.
Şimdi bütün bunları bir kenara atalım ve sizin sığınağınızda emniyette mi yaşayalım? Ruhu ölüme mahkûm edilmiş düşünmenin ‘’akıl etmenin’’ özgürlüğü elinden alınmış hangi insan emniyettedir? Azar azar olması, yavaş yavaş olması, ummadığımız ellerden olması malum gerçeği değiştirmez.
Siz erdem yolculuğunun referansı olduğunu düşünen faniler ‘hikmetinden sual olunmaz’ lafzının yeni muhatapları sizler misiniz?
Bilirsiniz meşhur hikayeyi:
Hz. Ömer adaletiyle nam salmış İslam devletinin ikinci halifesi. Şiddetli ve kudretli biri! Hz. Ömer (r.a.) bir gün hutbede cemaate şöyle seslendi:
“Ben haktan ayrılırsam ne yaparsınız ” Cemaat içinden bir sahabe kalkarak cevap verdi:
“Seni kılıcımla düzeltirim ya Ömer!”
Hz. Ömer (r.a.) ellerini açarak;
“Ya Rabbi! Sana şükürler olsun ki ben Senden gaflete düşersem, Senin adaletinden ayrılırsam, beni kılıcıyla doğrultacak cemaate sahibim” diye şükretti.
Bu hikayede Ömer’e odaklanmayın, hikmetin gerçek sahibinin ‘akl-etmek’ emrine riayet eden, ashaba odaklanın.
Ve kafanızı biraz ellerinizin arasına alıp düşünün.
Tereddüte düşerseniz diye tekrar hatırlatayım!
Allah resulü buyurdu ki:
"Sizden birinin insanlardan korkusu, hakkı söylemekten onu alıkoymasın. Çünkü hakkı söylemek ne eceli yaklaştırır, ne de rızkı uzaklaştırır." (Ahmed İbn-i Hanbel, Müsned)