Yine yüreklerimizi yakan, ocaklarımıza ateş düşüren Kahramanmaraş merkezli iki büyük depreme aynı gün içinde şahitlik ettik. Bir çok uluslararası kuruluş tarafından dünyanın bugüne kadar gördüğü en büyük kara depremi olarak nitelenen depremde onbinlerce canımızı kaybettik. Çocuklarımızı, gençlerimizi, büyüklerimizi toprağa tevdi ettik. Bin yıldır vatan dediğimiz bu topraklara gözyaşlarımızı döktük. Acımız tarif edilemeyecek kadar büyük. Buna rağmen inancımız ve kainatın sahibi olan Allah’a(c.c.) teslimiyetimiz icabı tahammül etmeye gayret ediyoruz.
Bu topraklarda yaşayan insanlar çok acılar gördü. Depremler, sel felaketleri, savaşlar ve salgın hastalıklarda binlerce insanımızı kaybettik. Ancak bu felaket kadar büyük olanı ile karşılaşmamıştık. Tam 10 il merkezi ile ilçe ve köylerinde yıkıma sebep olan bu afet iliklerimize kadar işleyen bir acıya sebep oldu.
Deprem sonrası milletimizin bütün fertleriyle birbirine kenetlenmesi, bu felakete dayanmamızda en büyük tesellimiz oldu. Her büyük musibet ve felaket sonrasında hiçbir toplumda benzeri görülmemiş bir dayanışma sergileyen aziz milletimiz, millet olma şuurunun ne olduğu konusunda dünyaya örnek olacak davranışlar sergiledi. Afet bölgesine yardım etmek için gidenlerden tutun, elinde avucunda ne varsa afetzede kardeşlerimize göndermek için çareler arayan insanlarımızın büyük bir çoğunluk olduğuna şahit olduk. Çocuklarına yemek hazırlamaktan utanan anneleri, insanlar orada toprağın altında soğukta kurtarılmayı beklerken ben burada sıcak odamda oturup bekleyemem diyerek afet bölgesine koşan insanlarımızı tanıdık. Görevlendirme yazısı geciktiği için yıllık iznini kullanarak yardıma giden asker ve polislerimizin varlığı ile teselli bulduk. Öğretmenlerimizin gruplar kurarak kurtarma ekibi oluşturup bölgede büyük işler yaptıkları anlatıldı. AFAD, AKUT, UMKE ekiplerinin ve Zonguldak kömür işletmelerinde çalışan madenci kardeşlerimizin insanüstü gayretlerini, sağlık personelinin, belediye görevlilerinin bir can daha fazla kurtarmak için verdikleri mücadeleyi izledik.
Böylesine fedakarlıklar arasında sadece hükümeti, dolayısıyla devleti suçlamak için yarışa giren bir başka Türkiye’yi de görmüş olduk. Yüzyılın felaketi olarak nitelendirilen böyle bir afeti sadece siyasi rant elde etmek maksadıyla kullanmaya kalkan, ucuz kahramanlık peşindeki tatlı su kahramanlarını ve salon mücahitlerini tanımış olduk. Bu kadar fedakarlığı görmezden gelip, bir tane bile olumlu haber yapmayan kökü dışarıda medya organlarının yayınlarını seyrettik. Ve ABD merkezli FOX tv, TELE1 ve Halk tv gibi medya gruplarının bu ülkede hala nasıl yayın yapıyor olmasını tartıştık. Kimseyi ayrıştırmak istemiyorum. Millet nezdinde Türk-Kürt, Alevi-Sünni gibi bölücü girişimlerin herhangi bir karşılığı yok. Ancak bu asil milletle kanı uyuşmayanlar, böyle bir felaketten bile rant elde etme derdine düştüler. Sayıları çok değil belki ama, afetzedelere gönderilecek malzemeleri iki katı fiyata satmaya çalışanları, enkazları ve yardım malzemelerini yağmalamaya uğraşan müptezelleri de ibretle izledik.
Hülasa millet olarak çok büyük bir felaket yaşadık. Depremi bizzat yaşayanların acılarını hafife almak gibi olmasın ama onlarla beraber aynı acıyı milletçe yüreğimizde hissetttik. Biz etnik, dini ve mezhebi ayrılıkları bir kenara bırakıp büyük millet olmanın şuuruyla bin yıldır beraber yaşadığımız bu coğrafyada kıyamete kadar var olacağımızı bir kez daha ispatladık.
Bu kadar büyük bir afette aksayan, eksik kalan veya yanlış yapılan bazı şeyler mutlaka olacaktır. Önemli olan devletin ve milletin elele vererek canhıraş bir şekilde bu felaketin üstesinden gelmeye çalışıyor olmaktır. Bu mücadelede ayağımıza bağ olmaya çalışan, Türkiye düşmanlarını da hafızamıza kaydediyoruz. Yeri ve zamanı geldiğinde hesabını soracağız.
Bu itibarla tüm milletimize büyük geçmiş olsun diyerek, maddi ve manevi yardımda bulunan, enkaz kaldırma çalışmalarında emek harcayan tüm görevli ve gönüllülere şükranlarımı sunuyor, depremde şehit olanlara Allah(c.c.)tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Rabbim böyle felaketleri milletimize bir daha yaşatmasın inşallah.
Selam ve dua ile.